Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
/* Style Definitions */
table.MsoNormalxTable
{mso-style-name:"Normal Tablo";
mso-tstyle-rowband-size:0;
mso-tstyle-colband-size:0;
mso-style-noshow:yes;
mso-style-priority:99;
mso-style-qformat:yes;
mso-style-parent:"";
mso-padding-alt:0cm 5.4pt 0cm 5.4pt;
mso-para-margin-top:0cm;
mso-para-margin-right:0cm;
mso-para-margin-bottom:10.0pt;
mso-para-margin-left:0cm;
line-height:115%;
mso-pagination:widow-orphan;
font-size:14px;font-sizex:11.0pt;
font-familyx:"Calibri","sans-serif";
mso-ascii-font-familyx:Calibri;
mso-ascii-theme-font:minor-latin;
mso-hansi-font-familyx:Calibri;
mso-hansi-theme-font:minor-latin;}
DAVA : Davacı, feshin
geçersizliğine ve işe iadesine karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme, isteği
kısmen hüküm altına almıştır.
Hüküm süresi içinde
davalı avukatı tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik
Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği
konuşulup düşünüldü.
KARAR : Davacı
vekili, müvekkilinin iş sözleşmesinin geçerli neden olmadan işverence
feshedildiğini ileri sürerek feshin geçersizliğine ve işe iadesine karar
verilmesini, işe başlatılmama halinde ödenmesi gereken tazminat ile boşta geçen
süre ücret ve diğer haklarının belirlenmesini istemiştir.
Davalı vekili,
davacının devamsızlık yaptığını, işe geç geldiğini, sık sık ücretinin düşük
olduğundan şikayet ettiğini ve mutsuz olduğunu ifade ettiğini, departman
toplantısında mutsuz olanların zorla çalıştırılmayacakları ve işten ayrılmaları
halinde tazminatlarının ödenebileceğinin beyan edildiğini, davacının bunun
üzerine 02.05.2012 tarihli dilekçesiyle karşılıklı anlaşma ile iş sözleşmesinin
sona erdirilmesini talep ettiğini, talebinin kabul edilerek kıdem ve ihbar
tazminatı ile diğer haklarının ödenerek iş sözleşmesinin feshedildiğini, işe
iade davası dahil dava hakkından feragat ettiğine dair feragatname verdiğini
belirterek reddini talep etmiştir.
Mahkemece, davacıya
kıdem ve ihbar tazminatı dışında makul yarar sağlanmadığı ve davacının ikale
suretiyle işten ayrılması için herhangi bir sebep olmadığı, 02.05.2012 tarihli
dilekçenin bazı hakların ödenebilmesi için verilmiş olabileceği gerekçesiyle
feshin geçersizliği ile davanın kabulüne karar verilmiştir.
Karar, davalı vekili
tarafından temyiz edilmiştir.
Taraflar arasındaki
iş ilişkinin bozma sözleşmesi yoluyla sona erip ermediği hususu temel
uyuşmazlığı oluşturmaktadır.
Bozma sözleşmesi
(ikale) yasalarımızda düzenlenmiş değildir. Sözleşme özgürlüğünün bir sonucu
olarak daha önce kabul edilen bir hukuki ilişkinin, sözleşmenin taraflarınca
sona erdirilmesinin de mümkündür. Sözleşmenin doğal yollar dışında tarafların
ortak iradesiyle sona erdirilmesi yönündeki işlem ikale olarak
değerlendirilmelidir.
İşçi ve işveren
iradelerin fesih konusunda birleşmesi, bir taraf feshi niteliğinde değildir. İş
Kanununda bu fesih türü yer almasa da, taraflardan birinin karşı tarafa
ilettiği iş sözleşmesinin karşılıklı feshine dair sözleşme yapılmasını içeren
bir açıklamanın (icap) ardından diğer tarafın da bunu kabulü ile bozma
sözleşmesi (ikale) kurulmuş olur.
Bozma sözleşmesinde
icapta, iş ilişkisi karşı tarafın uygun irade beyanı ile anlaşmak suretiyle
sona erdirmeye yönelmiştir. Bu sebeple, ikale sözleşmesi akdetmeye yönelik
icap, fesih olarak değerlendirilip, feshe tahvil edilemez.
Bu anlamda bozma
sözleşmesinin şekli, yapılması, kapsam ve geçerliliği Borçlar Kanunu
hükümlerine göre saptanacaktır. Buna karşılık iş sözleşmesinin bozma sözleşmesi
yoluyla sona erdirilmesi, İş Hukukunu yakından ilgilendirdiği için ikalenin
yorumunda iş sözleşmesinin yorumunda olduğu gibi genel hükümler dışında İş
Hukukunda yararına yorum ilkesi göz önünde bulundurulacaktır.
Bozma sözleşmesinin
Borçlar Kanunun 23-31. maddeleri arasında düzenlenmiş olan irade fesadı
hallerinin bozma sözleşmeleri yönünden titizlikle ele alınması gerekir. Bir
işçinin bozma sözleşmesi yapma konusundaki icap veya kabulde bulunmasının
ardından işveren feshi haline özgü iş güvencesi hükümlerinden yararlanmak
istemesi ve yasa gereği en çok bir ay içinde işe iade davası açmış olması
hayatın olağan akışına uygun düşmez.
İş ilişkisi
taraflardan her birinin bozucu yenilik doğuran bir beyanla sona erdirmeleri
mümkün olduğu halde, bu yola gitmeyerek karşılıklı anlaşma yoluyla sona
erdirmelerinin nedenleri üzerinde de durmak gerekir. Her şeyden önce bozma
sözleşmesi yapma konusunda icapta bulunanın makul bir yararının olması gerekir.
İş ilişkisinin bozma anlaşması yoluyla sona erdirildiğine dair örnekler 1475
sayılı İş Kanunu ve öncesinde hemen hemen uygulamaya hiç yansımadığı halde, iş
güvencesi hükümlerinin yürürlüğe girmesinin ardından özellikle 4857 sayılı İş
Kanunu sonrasında giderek yaygın bir hal almıştır. Bu noktada, işveren feshinin
karşılıklı anlaşma yoluyla fesih gibi gösterilmesi suretiyle iş güvencesi
hükümlerinin dolanılması şüphesi ortaya çıkmaktadır. Bu itibarla irade fesadı
denetimi dışında tarafların bozma sözleşmesi yapması konusunda makul yararının
olup olmadığının da irdelenmesi gerekir. Makul yarar ölçütü, bozma sözleşmesi
yapma konusunda icabın işçiden gelmesi ile işverenden gelmesi ve somut olayın
özellikleri dikkate alınarak ele alınmalıdır.
Bozma sözleşmesi
yoluyla iş sözleşmesi sona eren işçi, iş güvencesinden yoksun kaldığı gibi,
kural olarak feshe bağlı haklar olan ihbar kıdem tazminatlarına da hak
kazanamayacaktır. Yine 4447 sayılı Yasa kapsamında işsizlik sigortasından da
yararlanamayacaktır. Bütün bu hususlar, İş Hukukunda hakim olan ibranamenin dar
yorumu ilkesi gibi, hatta daha da ötesinde, ikale sözleşmesinin geçerliliği
noktasında işçi lehine değerlendirmenin gerekliliğini ortaya koymaktadır.
Tarafların bozma
sözleşmesinde ihbar ve kıdem tazminatı ile iş güvencesi tazminatı hatta boşta
geçen süreye ait ücret ve diğer haklardan bazılarını ya da tamamını
kararlaştırmaları da mümkündür. Bozma sözleşmesinin geçerliliği konusunda bütün
bu hususlar dikkate alınarak değerlendirmeye gidilmelidir.
Davacı iş
sözleşmesinin geçerli bir sebep olmaksızın işveren tarafından feshedildiğini,
02.05.2012 tarihli belgenin kendisinden baskı ile alındığını beyan etmiş,
davalı ise, departman toplantısında işten ayrılmak isteyenlere kıdem ve ihbar
tazminatı ile diğer haklarının ödeneceğinin beyan edilmesi üzerine, davacının
iş sözleşmesinin sona erdirilmesi talepli dilekçe verdiğini, talebinin kabul
edilerek ve kanuni hakları ödenerek iş sözleşmesinin feshedildiğini
savunmuştur.
Dosyadaki bilgi ve
belgelerden davacı, 02.05.2012 tarihli iş sözleşmesinin sona erdirilmesi
talebini içerir dilekçeyi baskı ile verdiğini ispatlayamamıştır. Her ne kadar
mahkemece davacıya ayrıca makul yarar sağlanmadığından ikalenin geçersiz olduğu
belirtilmiş ise de, iş sözleşmesinin feshi talebi davacıdan geldiğinden,
ikalenin geçerliliği yönünden ek bir menfaat sağlanmış olması gerekmemektedir.
Taraflar arasında geçerli bir ikale yapılmış olup, anlaşma gereğince davacıya
kıdem ve ihbar tazminatı ile sair hakları ödendiğinden, davanın reddi yerine
kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiştir.
4857 sayılı İş
Yasasının 20/3. maddesi uyarınca mahkeme kararının bozularak ortadan
kaldırılması ve aşağıdaki şekilde hüküm kurulması gerekmiştir.
SONUÇ : Yukarıda
açıklanan gerekçe ile;
1-) Mahkemenin
yukarıda tarih ve sayısı belirtilen kararının bozularak ortadan kaldırılmasına,
2-) Davanın reddine,
3-) Harç peşin
alındığından yeniden alınmasına yer olmadığına,
4-) Davacının yapmış
olduğu yargılama giderinin üzerinde bırakılmasına, davalının yaptığı 74,00 TL
yargılama giderinin davacıdan tahsili ile davalıya ödenmesine,
5-) Karar tarihinde
yürürlükte bulunan tarifeye göre 1.500,00 TL ücreti vekâletin davacıdan
alınarak davalıya verilmesine,
6-) Davalı tarafından
yatırılan temyiz harcının istek halinde kendisine iadesine, kesin olarak oybirliğiyle,
11.03.2014 tarihinde karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
KAMBİYO SENEDİ NEDENİYLE BORÇLU OLMADIĞININ TESBİTİ- MENFİ TESPİT DAVASI- İSBAT KÜLFETİ -SENEDİN TALİLİ -BORÇ İKRARI
"İçtihat Metni"Taraflar
arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda;
Denizli 3.Sulh Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen
01.02.2012 gün ve E:2010/1442, K:2012/92 sayılı kararın incelenmesi
taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 19.Hu
SANIĞIN DENETİM SÜRESİ İÇİNDE YENİ BİR SUÇ İŞLEMESİ - ZAMANAŞIMI
Normal
0
21
false
false
false
TR
X-NONE
X-NONE
MicrosoftInternetExplorer4
Esastan verilmiş bir ret kararı olduğundan Avukatlık Ücret Tarifesi gereğince nisbi vekalet ücreti verilmelidir
(...Davacı vekili, 24.12.2008 tarihli sözleşme ile davalının T. Markası altında bayilik faaliyetinin gerçekleştirdiğini, davalıya ait taşınmaz üze-rinde 2021 yılına kadar lehlerine intifa hakkı verildiğini ve intifa bedelinin peşin olarak ödendiğini, Rekabet Kurulunun bayilik sözleşmelerini 5 yıl il
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?