Dava muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davasıdır.Davalı vekili, müvekkilinin alacaklı olduğu takip dosyasından konulan ihtiyati haczin, davacının alacaklı olduğu dosyaya göre daha önce kesin hacze dönüştüğünü, takip dayanağı bononun dava dışı M.'e borç olarak verilen para karşılığında adı geçenden alındığını ve bedeli paylaşıma konu taşınmazın maliki R.'in bonoyu kefil sıfatıyla imzaladığını bildirerek davanın reddi gerektiğini savunmuştur.Mahkemece davalının takip, kesinleşme ve haciz tarihlerinin davacıdan önce olduğu, davalının da alacağın muvazaalı olmadığını ispatladığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Muvazaa iddiasına dayalı sıra cetveline itiraz davalarında ispat yükü, alacağına itiraz edilen alacaklıya aittir. Alacaklı alacağının gerçek bir hukuki ilişkiye dayandığını takipten önce düzenlenmiş ve birbirini teyid eden usulüne uygun delillerle ispatlamalıdır. Senetler ancak tarafları ve onların cüz'i ve külli haleflerine karşı ileri sürüleceğinden, davacı üçüncü kişi bakımından bir ispat vasıtası olamazlar. Somut olayda davalı borçluya borç para verdiğini savunduğuna göre, bu savunmasını yukarıda gösterilen şekilde ispatlamalıdır. Davalının takip, kesinleşme ve haciz tarihlerinin önce olması tek başına yeterli olmayıp, her zaman düzenlenebilecek nitelikteki bono bakımından borcun doğumu tarihinin Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 299. maddesi de göz önüne alınarak belirlenmesi gerekir. Öte yandan tanık beyanına dayanılarak hüküm kurulması da hatalıdır.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle temyiz olunan hükmün BOZULMASINA, peşin harcın istek halinde iadesine, 05.05.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.