Dava ve Karar: Mühür bozma suçundan sanık Ö. S.'ın 5237 sayılı TCK'nun 203/1, 43, 62, 53 ve 51, maddeleri uyarınca 6 ay 7 gün hapis cezası ile cezalandırılmasına, hak yoksunluğuna ve ertelemeye ilişkin, Ankara 2. Asliye Ceza Mahkemesince verilen 15.01.2013 gün 534-10 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 2. Ceza Dairesince 20.01.2014 gün ve 28769-910 sayı ile;a) Yargıtay Ceza Genel Kurulu'nun 03.02.2009 tarih ve 250-13 sayılı kararında da belirtildiği üzere, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesinin objektif koşullarından birisi de, suçun işlenmesi ile mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen iade, suçtan önceki hale getirme veya tamamen giderilmesi olduğu ancak herhangi bir zararın doğmadığı veya zarar doğurmaya elverişli bulunmayan suçlar yönünden bu koşulun aranmayacağı, mühür bozma suçunun da zarar doğurmaya elverişli suçlardan olmadığı ve sanığın sabıkasının silinme koşulları oluştuğu, mahkemece sanığın ileride suç işlemeyeceği konusunda olumlu kanaat edinerek, cezasının ertelendiği de gözetilerek; 5271 sayılıCMK'nun 231. maddesinin 6. Fıkrasının 'b' bendi uyarınca, kişilik özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yemden suç işleyip işlemeyeceği hususunda oluşacak kanaate göre hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılıp bırakılamayacağına karar verilmesi gerektiği gözetilmeden 'yasal koşullar bulunmadığı' biçimindeki, yasal ve yeterli olmayan gerekçeyle, sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına karar verilmesi,b) Kabule göre de;Kısa süreli hapis cezası ertelenen sanık hakkında 5237 sayılı TCK'nun 53. maddesinin 4. fıkrasına aykırı olarak aynı kanun maddesinin 1. fıkrasındaki hak yoksunluklarının uygulanmasına karar verilmesi” isabetsizliklerinden bozulmasına karar verilmiştir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 04.04.2014 gün ve 124671 sayı ile;“...5237 sayılı TCK'nun 'Kamu güvenine karşı suçlar' bölümünde, 203. maddede düzenlenen 'mühür bozma' suçunun konusu, kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin olduğu gibi korunması veya üzerinde değişim yapılmaması için konulan mühürdür. Suçla korunan değer, kamu idaresinin, dolayısıyla devletin otoritesidir. Kanunla verilmiş yetkiye dayalı olarak ve usulüne uygun bir şekilde yetkili makam tarafından konulan mührün kaldırılması ya da konuluş amacına aykırı hareket edilmesi ile mühür bozma suçu oluşur.Madde gerekçesinde bu husus 'Esasta bir şeyin saklanmasını veya varlığının olduğu gibi muhafazasını sağlamak üzere, kanunun veya yetkili makamların emrine uyularak konulmuş mührün kaldırılmasını cezalandırmaktadır. Gerçekten bu gibi hallerde mührün konulmasının esas nedeni, durumun aynen muhafazasını sağlamaktır. Oysa uygulamada, mühre dokunulmaksızın, durumun değiştirilmemesi hususundaki emre aykırı faaliyetlerin sürdürüldüğü görülmektedir: Bu durumu da ceza yaptırımı ile karşılamak üzere, birinci fıkrada kaldırılmasa da aynı sonucu doğuracak bir harekette bulunan bir kimsenin de aynı yaptırıma tabi kılınacağı açıklanmıştır. Böylece örneğin mühür altına alınan nizamlara aykırı inşaat faaliyetine mühre dokunmaksızın devam edilmesi, mührün fekki gibi ceza yaptırımına tabi olacaktır. Maddenin ikinci fıkrası mühür fekkinin, mührün konulmasını emreden veya mührü koyan veya şeyi muhafaza ile yükümlü olan kişi tarafından yapılmasını ağırlaştırıcı neden haline getirmiştir' şeklinde ifade edilmiştir.Öte yandan Türkiye özelleştirme uygulamaları nedeniyle elektrik dağıtım bölgelerine ayrılmış ve elektrik dağıtımı belli iller açısından bölünerek bir bölge oluşturulmak suretiyle özel hukuk alanında faaliyet gösteren şirketlere ihale suretiyle verilmiştir. Nitekim 24.11.1994 tarih ve 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunun 57. maddesinin 27.4.1995 tarih ve 4105 sayılı Yasayla değişik (a) bendine göre 'Bu Kanun hükümleri gereğince özelleştirme programına alınan kuruluşlar özel hukuk hükümlerine tabi olup, bunlar hakkında varsa kendi kuruluş kanunları ile diğer kanunlarda yer alan bu Kanuna aykırı hükümler ye 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname hükümleri uygulanmaz' denilmektedir.Yine 4628 sayılıElektrik Piyasası Kanunuile 14.03.2013 tarih ve 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanununda özel şirketlere devlet veya kamu idarelerine ait mühürleme yetkisi verildiğine ilişkin yasal bir düzenleme bulamamakta, sadece 4628 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan 25.09.2002 tarihli 'Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13/3. maddesinde 'Dağıtım lisansı sahibi-tüzel kişi, kaçak elektrik enerjisi tükettiği tespit edilen gerçek veya tüzel kişilerin elektriğini keserek Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunacağı belirtilmiştir.Bu sebeplerle özel hukuk tüzel kişisi olan şirketlerin kamu gücü veya yetkili makam sayılmasına imkan bulunmadığı, bu nedenle de TCK'nun 203. maddesi kapsamında eylemin hukuka aykırılık öğesinin oluşmadığı kabul edilmelidir.Bu çerçeve içerisinde somut olaya bakıldığında;Ankara ilinin bulunduğu elektrik dağıtım bölgesinin Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.'nin 28.01.2009 tarihinde özelleştirilmiş olduğu dağıtım ihalesinin EnerjiSa isimli şirket tarafından kazanıldığı anlaşılmaktadır.07.03.2010 tarihinde mühürlenen elektrik sayacının 10.03.2010 tarihinde, 10.03.2010 tarihinde pano kısmı mühürlenen elektrik sayacının 24.03.2010 tarihinde yapılan kontrollerde mührün bozulduğu anlaşılmakla birlikte, yukarıda anlatılan gerekçelerle suçun kanuni unsurlarının oluşmadığı anlaşılmaktadır. Nitekim Yüksek Yargıtay 11. Ceza Dairesinin 27.01.2014 gün ve 26999-1499 sayılı kararı bu yöndedir.Bütün bu nedenlerle, özel şirket görevlileri tarafından yapılan 10.03.2010 tarihli mühürleme işlemine aykırı davranışın 5237 sayılı TCK.nun 203. maddesinde düzenlenen 'mühür bozma' suçunun yasal unsurlarını oluşturmadığı ye beraat kararı verilmesi yerine, yazılı şekilde başka gerekçelerle bozulmasına karar verilmesinin hatalı olduğu" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurarak, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına ve yerel mahkeme hükmünün mühür bozma suçunun kanuni unsurlarının oluşmaması nedeniyle bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 2. Ceza Dairesince 22.05.2014 gün ve 18237-14405 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIYargıtay Cumhuriyet Başsavcılığınca elektrik enerjisi hırsızlığı suçu yönünden 6352 sayılı Kanunun Geçici 2. maddesi uyarınca dosya mahalline geri gönderildiğinden sanık hakkında mühür bozma suçundan 15.01.2013 günü ikinci kez verilen hüküm hukuki değerden yoksun olup inceleme, mühür bozma suçundan kurulan 19.12.2011 tarihli hükümle sınırlı olarak yapılmıştır.Özel Daire ile Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; Başkent Elektrik Dağıtım A.Ş.nin özelleştirilmesinden sonra Enerjisa A.Ş. görevlilerince kaçak elektrik enerjisi kullanılması nedeniyle konulan mührün sanık tarafından bozularak elektrik enerjisi kullanılmaya devam edilmesi halinde, TCK'nun 203/1. maddesinde düzenlenen mühür bozma suçunun yasal unsurlarının oluşup oluşmayacağının belirlenmesine ilişkindir.[b]İncelenen dosya kapsamından;[/b]Sanığın işyerinde katılan kurum görevlilerince 07.03.2010 günü yapılan incelemede, borcundan dolayı kesilen elektriğin kurumun bilgisi dışında açıldığı, sayacın tutuk çalıştığı ve sayaçtaki Sanayi Bakanlığı mühürlerinin orjinalliğinin bozulduğunun tespit edilmesi üzerine sayacın sökülerek panonun mühürlendiği, 10.03.2010 günü yapılan tespitte ise işletmede sayaçtan geçirilmeden kablo uçları direk bağlanarak elektrik enerjisi kullanıldığının tespit edilerek panonun tekrar mühürlendiği, 24.03.2010 günü tarihinde yapılan tespitte de mührün bozularak elektrik enerjisi kullanıldığının belirlendiği ve yapılan tespitlere yönelik olarak tutulan tutanakların sanık tarafından da imzalandığı anlaşılmaktadır.Sanık aşamalarda; suçunu kabul ettiğini, olay tarihinde işlerinin bozuk gitmesi nedeniyle elektrik borçlarını ödeyemediğini, bu nedenle sayacın mühürlendiğini, ancak zorunlu olarak açmak durumunda kaldığını, sayacı söküldükten sonra da yanında çalışanların işsiz kalmaması için elektriği bağlayıp işyerini çalıştırdığını ifade etmiştir.4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun suç ve yerel mahkeme hüküm tarihinde yürürlükte bulunan halindeki 1. maddesinin 1. fıkrasında; "Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde, tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanmasıdır” şeklindeki düzenlemeyle kanunun amacı açıklanmış, 2, fıkrasında: kanunun kapsamı belirlenmiş, 3. fıkrasında müşteri hizmetleri yönetmeliğinin; "Dağıtım ve perakende satış faaliyeti gösteren tüzel kişilerin görüşleri alınmak suretiyle TEDAŞ tarafından hazırlanarak dağıtım ve perakende satış lisansları hükümleri uyarınca dağıtım şirketleri, perakende satış şirketleri ile söz konusu şirketlerden hizmet alan tüm taraflara uygulanacak standart, usul ve esasları belirleyen kuralları, ..." ifade edeceği belirtilmiş, "Elektrik Piyasası Faaliyetleri" başlıklı 2. maddesinin ikinci fıkrasında ise;"(2) Piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin faaliyetlerinde uymaları gereken usul ve esaslar bu Kanun ve ilgili yönetmeliklerle düzenlenir..."şeklindeki düzenlemeyle piyasada faaliyet gösterecek şirketlerin uymaları gereken usul ve esasların kanun ve yönetmelikle düzenleneceği belirtilmiş 4. maddesi ile de kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali özerkliğe sahip ve bu kanun ile kendisine verilen görevleri yerine getirmek üzere Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu kurulacağı ifade edilmiştir.Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından hazırlanan ve 25 Eylül 2002 tarih ve 24887 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak, yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 1. maddesinde; "Bu Yönetmeliğin amacı; dağıtım sistemine bağlanmak isteyen veya bağlı olan tüketiciler ile bu tüketicilere bağlantı anlaşması, perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma kapsamında hizmet veren taraflara uygulanacak standart, usul ve esasların belirlenmesidir" şeklindeki düzenlemeyle yönetmeliğin amacı açıklanmış, 2. maddesinde; "Bu Yönetmelik; tüketicilere dağılım seviyesindeki hizmetlerin, yeterli, kaliteli ve sürekli olarak sunulması için;a) Verimli ve kesintisiz hizmet sağlanmasına ilişkin olarak uyulması gereken hizmet kalitesi standartlarına,b) Elektrik enerjisi tüketiminin: tespiti ve tahakkuk ettirilmesine,c) Tüketim amaçlı olarak elektrik enerjisi ve/veya kapasitenin rekabet ortamında temin edilebilmesi için uyulması gereken esas ve usullere,d) Müşteri şikayetlerinin alınması, değerlendirilmesi ve müşterilerin bilgilendirilmesine yönelik esas ve usullere,e) Müşterilerin hak ve yükümlülükleri ile müşteri zararlarının tazminine,ilişkin hükümleri kapsar" şeklindeki düzenlemeyle de kapsamı tespit edilmiş, "Sisteme bağlantı yapılması" başlıklı 7.maddesinde "Bağlantı anlaşması yapmış olan gerçek veya tüzel kişinin müşteri olarak dağıtım sistemine bağlantısının yapılabilmesi için, perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşmanın dağıtım lisansı sahibi tüzel kişiye tevsik edilmesi gereklidir.Sisteme bağlantı yapılmadan önce, dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi tarafından;a) İmar yerleşim alanında üç iş günü içerisinde,b) İmar yerleşim alanı dışında ise beş iş günü içerisinde,müşterinin ölçü cihazları ve devrelerinin uygunluğu kontrol edilerek sayaç ve ölçü devrelerinin ilgili bölümleri mühürlenir ve sayaç okuması yapılarak tespit edilen ilk endeks değeri ve sisteme bağlantı yapılması hakkında tutanak düzenlenir" denilerek sisteme bağlantı yapılırken uyulması gereken usuller düzenlenmiştir. “Kaçak elektrik enerjisi tüketimi" başlıklı 13. maddesinin 3. fıkrası; "Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi, kaçak elektrik enerjisi tükettiği tespit edilen gerçek veya tüzel kişilerin elektriğini keserek Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunur" şeklinde iken 13.07.2011 tarihinde "Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi, kaçak tespit süreci sonucunda kaçak elektrik enerjisi tüketimi tespit edilen gerçek veya tüzel kişilerin elektrik enerjisini keserek mühür altına alır ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunur" şeklinde değiştirilerek kaçak elektrik kullandığı tespit edilen gerçek ve tüzel kişilerin elektriğinin kesilerek mühürleneceği hüküm altına alınmıştır.Yerel mahkeme hüküm tarihinden sonra 30.03 2013 gün ve 28603 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 6446 sayılı Elektrik Piyasası Kanunun 30. maddesiyle 4628 sayılı Kanunun başlığı "Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun" şeklinde, 1. maddesi de madde başlığı ile birlikte; "Amaç ve tanımlar; Bu Kanunun amacı; Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun teşkilat, görev, yetki ve sorumluluğu ile personelinin özlük işlerine ilişkin esasları düzenlemektir" biçiminde değiştirilmiştir. Bu kanunun amacı 1. maddesinde; 'Bu Kanunun amacı; elektriğin yeterli, kaliteli, sürekli, düşük maliyetli ve çevreyle uyumlu bir şekilde tüketicilerin kullanımına sunulması için, rekabet ortamında özel hukuk hükümlerine göre faaliyet gösteren, mali açıdan güçlü, istikrarlı ve şeffaf bir elektrik enerjisi piyasasının oluşturulması ve bu piyasada bağımsız bir düzenleme ve denetimin yapılmasının sağlanması" olarak açıklanmış, kanunun kapsamı 2. maddesinde; "Bu Kanun; elektrik üretimi, iletimi, dağıtımı, toptan veya perakende satışı, ithalat ve ihracatı, piyasa işletimi ile bu faaliyetlerle ilişkili tüm gerçek ve tüzel kişilerin hak ve yükümlülüklerini kapsar" şeklinde belirlenmiş, "Elektrik Piyasası Faaliyetleri" başlıklı 4. maddesinin 2. fıkrasında da “Piyasada faaliyet gösterecek tüzel kişilerin faaliyetlerinde uymaları gereken usul ve esaslar yönetmelikle düzenlenir'' hükmüne yer verilmiştir.6446 sayılı Kanuna dayanılarak çıkarılan, 08.05.2014 gün ve 28994 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Elektrik Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 1. maddesinde yönetmeliğin amacı; "Bu Yönetmeliğin amacı: perakende satış sözleşmesi veya ikili anlaşma kapsamında hizmet alan veya veren taraflara uygulanacak standart, usul ve esasların belirlenmesidir” şeklinde gösterilmiş, 2. maddesinde kapsam; "(1) Bu Yönetmelik; tüketicilere hizmetlerin yeterli, kaliteli ve sürekli olarak sunulması için;a) Verimli ve kesintisiz hizmet sağlanmasına ilişkin olarak uyulması gereken hizmet kalitesi standartlarına,b) Elektrik enerjisi tüketiminin tespiti ve fatura edilmesine,c) Kaçak ve usulsüz elektrik enerjisi kullanımının tespiti ve bu kapsamda yapılacak iş ve işlemlere,ç) Perakende satış sözleşmesinin içeriği ile imzalanmasına,d) Tüketici şikâyetlerinin yapılması, bu şikâyetlerin değerlendirilmesi sonuçlandırılması ile tüketicilerin bilgilendirilmesine yönelik usul ve esaslara,e) Tüketicilerin hak ve yükümlülükleri ile tüketici zararlarının tazminine,J) Serbest tüketicilerin hak ve yükümlülüklerine,g) Güvence bedellerine ilişkin usul ve esaslara,ilişkin hükümleri kapsar" biçiminde gösterilmiş, 4. maddesinde mühürleme; "Sayaç ve ölçü devresi elemanlarına dışarıdan yapılacak müdahaleyi önlemek amacıyla lisans sahibi tüzel kişiler tarafından ilk enerji verme, sayaç ve ölçü devresi elemanlarını kontrol ve durumunu tespit etme, enerji kesme ve açma gibi işlemler yapıldıktan sonra mühür ile ölçü düzeneğini muhafaza altına alma ya da aldırma yöntemi" olarak tanımlanmış, "Kaçak elektrik enerjisi tüketimi" başlıklı 26. maddesinin 4. fıkrasında; "Dağıtım lisansı sahibi tüzel kişi, kaçak tespit süreci sonucunda kaçak elektrik enerjisi tüketimi tespit edilen gerçek veya tüzel kişilerin elektrik enerjisini keserek sayacı mühürler ve Cumhuriyet Savcılığına suç duyurusunda bulunur" hükmü getirilmiş, 32. maddesine göre tüketicinin "Sayaç ve ölçü devreleri mühürsüz olduğu halde ilgili tüzel kişilere haber vermeden elektrik enerjisi tüketmesi" halinde usulsüz elektrik enerjisi tüketmiş sayılacağı belirtilmiştir.Mühür bozma suçu 765 sayılı TCK'nun "Devlet İdaresi Aleyhine İşlenen Cürümler" balıklı üçüncü babının "Mühür Fekki ve Hükümlerin Muhafazası Altında Bulunan Eşyayı Çalmak" balıklı onuncu faslındaki 274. maddesinde düzenlenmişken, 5237 sayılı TCK'nun “Topluma Karşı Suçlar” başlıklı üçüncü kısmının, “Kamu Güvenine Kaşı Suçlar" başlıklı dördüncü bölümünde "Mühür bozma" başlıklı 203. maddesinde; "Kanun veya yetkili makamların emri uyarınca bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için konulan mührü kaldıran veya konuluş amacına aykırı hareket eden kişi, altı aydan üç yıla kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılır" şeklinde düzenlenmiştir.Millete ve Devlete Karşı Suçlar 5237 sayılı Kanunun dördüncü kısmında, 247 ila 343. maddeleri arasında 8 bölüm halinde düzenlenmiştir. Görüldüğü üzere kanun koyucu 5237 sayılı TCK'nu sistematiğinde "Mühür Bozma" suçunu Devlet otoritesine karşı işlenen suçlar bölümünde değil kamu güvenine karşı işlenen suçlar bölümünde düzenlemiştir. Nitekim mevzuat gereği konulan mührün kaldırılmasının kamu güvenini sarsacağı hususunda da şüphe bulunmamaktadır.Mühür bozma suçu, mührün kaldırılması veya konuluş amacına aykırı hareket edilmesi ile oluşmaktadır. Seçimlik hareketlerden birinin yapılması ile suç oluştuğundan, ayrıca bir zarar veya somut bir tehlikenin doğması gerekli görülmemiştir.Suçun seçimlik hareketlerinden ilki, kanun veya yetkili makamın emri ile konulan mührün kaldırılmasıdır. Mührün kaldırılması fiili, mührün konulduğu eşya üzerinden sökülmesi ya da bozulması şeklinde işlenebilir.Suçun oluşumu açısından diğer seçimlik hareket ise; mührün konuluş amacına aykırı davranılması olarak düzenlenmiştir. Bu seçimlik hareketin gerçekleştirilmesinde, konulan mührün fiziken kaldırılması suçun oluşması açısından şart değildir. Örneğin, mührün bir faaliyetin engellenmesi için konulması halinde, mühür sökülmese bile faaliyete devam edilmesi durumunda suç olunabilecektir.Mühür, kamu idaresi tarafından belirli bir mal veya eşyanın aynen muhafaza edilmesi, varlığının aynen korunmasının sağlanması ya da bir faaliyetin engellenmesi gibi amaçlarla konulmaktadır. Mühürleme, kanun ya da yetkili makamların emri uyarınca yapılmaktadır. Kanunlarda, bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için mühür konulması şeklinde bir düzenlemeye yer verilmesi durumunda, kanunun emriyle konulan mühür söz konusu olmaktadır. Ayrıca idari organlar kanunlarla, bir iş veya işlemin yerine getirilmesi konusunda yetkili kılınabilirler. Nitekim önceden Devlet eliyle yapılmakta olan birçok kamu hizmeti günümüzde kamu otoritesinin denetim ve gözetiminde özel sektör tarafından yerine getirilmektedir. Kanunla verilen bu yetkiyi kullanan organlar, bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için mühür konulması emrini verebilirler. Burada mühürleme emrini verme yetkisi, dayanağını yine kanundan almaktadır.TCK'nun 203. maddesindeki "kanun veya yetkili makamların" şeklinde düzenlemeyle "veya" bağlacı kullanılarak mühürlemeyi ya yetkili makamların yapması ya da dayanağını kanundan alması amaçlanmıştır. Maddede yer alan "veya" bağlacı görmezden gelinip "yetkili makam" ve "kanun" terimleri birlikte değerlendirilerek, mühürleme işleminin mutlaka kamu görevlisi tarafından yapılması gerektiğinin ileri sürülmesi, kanun koyucunun amacına aykırı olacağı gibi kamu otoritesinin denetim ve gözetiminde özel sektör tarafından yapılan elektrik enerjisi dağıtımı hizmetinden beklenen verimin alınmasına engel oluşturacaktır.Öte yandan, kanunda; yer alan "yetkili makam" ibaresinin belirsiz olduğu gerekçesiyle, idari makamlara çerçevesi belli olmayan, sınırsız, belirsiz, geniş bir alanda düzenleme yapma imkânı sağlandığı belirtilerek kuralın, Anayasanın 2 ve 38. maddelerine aykırı olduğu ileri sürülmüş ise de, Anayasa Mahkemesince 22.05.2013 gün ve 77-66 sayı ile; "...itiraz konusu kuralda yer alan yetkili makamlar, kendilerine kanunlarla verilmiş yetkiye dayanarak mühür koymaktadırlar. Bir başka ifadeyle, bir şeyin saklanmasını veya varlığının aynen korunmasını sağlamak için kanunla yetkili kılınan makam, bu yetkisini 'mühürleme' yapmak suretiyle kullanmaktadır. Dolayısıyla, mühürleme yetkisinin hangi makamlar tarafından kullanılacağı, kapsamı ve sınırları kanunlarla önceden belirlenmiş olmaktadır. Bu durumda, yetkili makamların emri ile mühür konulması, çerçevesi sınırsız, belirsiz, geniş bir alanın idarenin düzenlemesine bırakıldığı anlamına gelmeyeceği, bu nedenle 26.9.2004 günlü, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 203. maddesinin (1) numaralı fıkrasında yer alan 'veya yetkili makamların emri uyarınca' ibaresinin Anayasa'nın 2 ve 38. maddelerine aykırı olmadığına" karar verilmek suretiyle, kapsamı ve sınırları kanunla belirlenmek suretiyle mühürleme işleminin yetkili makamlarca yapılmasının hukuka uygun bir işlem olduğu belirtilmiştir.Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;Kanunun verdiği yetkiyle dağıtım sistemine bağlanmak isteyen veya bağlı olan tüketiciler ile yapılacak sözleşmelerde uygulanacak usul ve esasların belirlenmesi amacıyla, kanun koyucunun iradesine uygun şekilde Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu (EPDK) tarafından çıkarılan Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliği ve daha sonra çıkarılan Enerji Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliği ile dağıtım lisansı sahibi tüzel kişilere mühürleme yetkisi verilmiştir. 4628 sayılı Kanunla kurulmuş olan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu'nun (EPDK) gerek 4628 sayılı Kanunun 2., gerekse 6446 sayılı Kanunun 4. maddelerine dayanarak çıkardığı yönetmeliklerin verdiği yetkiye istinaden ilk tesiste mühürleme yapma yetkisi olan özel şirketin, bu mührün herhangi bir şekilde kaldırılması, kaçak elektrik enerjisi kullanılması, borcun ödenmemesi veya abonesiz elektrik enerjisi kullanılması gibi durumlarda da mühürleme yetkisinin bulunduğu kabul edilmelidir. Nitekim 13.07.2011 tarihinde Elektrik Piyasası Müşteri Hizmetleri Yönetmeliğinin 13/4. maddesinde yapığa değişiklikle ve daha sonra 08.05.2014 tarihinde yürürlüğe giren Enerji Piyasası Tüketici Hizmetleri Yönetmeliğinin 4 ve 26/4 maddelerinde kaçak elektrik enerjisi kullanıldığının tespiti halinde, elektrik dağıtım işini üstlenen kurumlara elektriği keserek mühürleme yetkisinin açıkça verildiği sabit olup, yetkiye dayanılarak konulan mührün yetkili makam emriyle konulduğu ve bu mührün kaldırılmasının ise kamu güvenini zedeleyeceği, dolayısıyla da TCK'nun 203. maddesinde düzenlenen mühür bozma suçunu oluşturacağının kabulü zorunludur. Dağıtım lisansı sahibi tüzelkişilerin kanunla üstlendikleri bu işle ilgili olarak mühürleme yetkilerinin olmadığının kabulü, bu alanda bir otorite boşluğuna neden olacağı gibi, Devletin denetim ve gözetimi altında özel sektör eliyle yaptırdığı bu faaliyetten beklenen verimin elde edilememesi sonucunu doğuracaktır.Bu itibarla, Özel Daire onama kararı isabetli olup, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının reddine karar verilmelidir.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
İŞ KAZASI NEDENİYLE SGK TARAFINDAN AÇILAN RÜCU DAVASI ZAMANAŞIMI
Davacı, iş kazası sonucu vefat eden sigortalının hak sahiplerine yapılan yardımlardan, ilk rücu davasından kalan kusur farkı ile kanun ve katsayı artışları nedeniyle oluşan Kurum zararının, 506 Sayılı Kanun’un 26. maddesi gereğince davalılardan tahsiline karar verilmesini istemiştir.Mahkemece, hüküm
Sıra cetveline itiraz davası kime yöneltilmeli - sıra cetvelinde kendi ile veya önce pay ayrılan
Taraflar
arasındaki sıra cetveline şikayetin yapılan yargılaması sonunda
ilamda yazılı nedenlerden dolayı şikayetin kabulüne yönelik
olarak verilen hükmün süresi içinde şikayet olunanlar A.P ve
R.M.A vekillerince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği
konuşulup düşünüldü.
-
K A
Islahla davaya yeni talepler eklenemeyeceği- dava dilekçesinde olmayan tahliye istemi
MAHKEMESİ : Ankara Batı 2. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/02/2015NUMARASI : 2012/1003-2015/191Mahalli mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı itirazın iptali ve menfi tespit davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak davacı-birleşen davanın davalısı tarafından
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?