Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 540 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 1616 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki “alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Mudanya 1.Asliye Hukuk Mahkemesi’nce davanın kabulüne dair verilen 22.06.2010 gün ve 2008/84 E., 2010/293 K. sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 23. Hukuk Dairesi’nin 28.12.2011 gün ve 2011/4231 E, 2011/2895 K sayılı ilamı ile;(...Davacı vekili, müvekkilinin davalı kooperatiften peşin bedelle anahtar teslimi olarak taşınmaz satın aldığını, ancak davalının müvekkilini isteği dışında kooperatif üyesi gibi göstererek aidat ödemesi yapmasını istediğini, müvekkili hakkında verilmiş olan iki ihraç kararının da iptaline karar verildiğini, davalı tarafından yeniden aidat istenmesi ve müvekkilinin ödeme yapmaması nedeni ile üyelikten ihraç edildiğini, buna rağmen peşin olarak ödediği bedelin geri verilmediğini ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere güncelleştirilmiş değer olan 15.000,00 TL’nin davalıdan tahsilini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, davacının sabit fiyatlı ortak alınmasına ilişkin yönetim kurulu kararının genel kurulda iptal edildiğini, davacının bu iptal kararına karşı süresi içinde dava açmadığını, davacının yatırdığı aidatın 4.000,00 TL olmayıp 1.700,00 TL civarında olduğunu, davacının 24.07.2006 tarihinde ortaklıktan çıkarıldığını, 2006 yılı genel kurulunun 27.05.2007 tarihinde yapıldığını, davacının alacağını güncelleştirme yoluyla değil Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine göre isteyebileceğini savunarak davanın reddini talep etmiştir.Mahkemece, iddia, savunma, benimsenen bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre; davacı tarafın 4.000,00 TL ödediğini ispat edememesi karşısında, kooperatif kayıtlarına göre davacının 1.700,00 TL ödediği kabul edilerek, Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine ve anasözleşmeye göre davacının yatırdığı paranın güncellenmesine engel teşkil edecek herhangi bir düzenleme ve emredici, yasaklayıcı bir hükmün bulunmaması gerekçeleriyle davacının talebi ile bağlı kalınarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava, kooperatif üyesinin çıkma payı istemine ilişkindir.Mahkemece, davacının yatırmış olduğu bedelin güncellemesi yolu ile hesaplama yapan bilirkişi raporu hükme esas alınmıştır.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu'nun 17. ve kooperatif tip anasözleşmesinin 15.maddesine göre, kooperatiften ayrılan ortak ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep hakkını haiz olup, bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay geçtikten sonra bu hak talep edilebilir.Bu durum karşısında mahkemece kooperatif konusunda uzman bir bilirkişiye kooperatifin defter ve kayıtları üzerinde inceleme yaptırılarak yukarıda açıklanan ilkeler doğrultusunda rapor alınıp oluşacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanılgılı gerekçeye dayanılarak yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, kooperatif ortağının çıkma payı alacağı istemine ilişkindir.Davacı vekili, davalı kooperatifin, yaptırdığı inşaatın C blok 4. katında bulunan 14 nolu daireyi 01.08.1998 tarihinde müvekkiline 4.000,00 TL bedelle anahtar teslimi sattığını, davacı tarafından bedelin kooperatife ödendiğini, ancak davalının daireyi teslim etmediğini, müvekkilinin bilgisi ve isteği dışında kooperatif üyesi gibi gösterildiğini ve diğer üyelerle birlikte aidat ödemesi yapmasının talep edildiğini, müvekkilinin her hangi bir ödeme yapmaması gerektiğini düşündüğü için, ödeme yapmaması üzerine alınan iki ihraç karının dava açılarak iptal ettirildiğini, ancak davalı kooperatifin 10.06.2006 tarihli ihraç kararıyla müvekkilini tekrar kooperatif ortaklığından ihraç ettiğini, artık uğraşmak istemeyen müvekkilinin bu karara karşı dava açmadığını, ihraç kararının bu şekilde kesinleştiğini, davalı kooperatifin müvekkiline yapması gereken ödemeler konusunda yapılan görüşmelerde sonuç alamadıklarını ileri sürerek, fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak “anahtar teslimi daire satın almak inancıyla davalıya yapılan ödemenin dava tarihi itibariyle yapılacak güncelleştirme sonucunda bulunacak karşılık olan 15.000,00 TL'nin davalıdan tahsilini” talep ve dava etmiştir.Mahkemece, kooperatif kayıtlarına göre davacı ortağın 1.700,00 TL ödeme yaptığı, Kooperatifler Kanunu’nun 17. maddesine ve anasözleşmeye göre, davacının yatırdığı paranın güncellenmesine engel herhangi bir düzenleme bulunmadığı, bu nedenle davacının yatırdığı paranın ortaklıktan ayrıldığı tarihteki değerinin belirlenmesi gerektiği gerekçeleriyle davacının talebi ile bağlı kalınarak, davanın kabulüne karar verilmiştir.Davalı vekilinin temyizi üzerine karar, Özel Daire’ce yukarıda başlık bölümünde gösterilen nedenlerle bozulmuştur.Yerel Mahkemece, önceki kararda direnilmiş; hükmü temyize davalı vekili getirmiştir.Hukuk Genel Kurulu’nda işin esasının görüşülmesine geçilmeden önce, direnme kararının süresinde temyiz edilip edilmediği hususu önsorun olarak incelenmiştir.Direnme kararının 30.05.2012 tarihinde davalı vekiline tebliğine ilişkin evrakta “muhatap vekili sekreter A. K.’ye tebliğ edildi” şeklinde şerh verilmiş olup, dosyada harç ve temyiz dilekçesi bulunmaması nedeniyle Kurulumuzca geri çevrilmesi üzerine, davalının Avukatı, direnme kararının kendisine tebliğ edilmediğini, tebligatın yapıldığı söylenen kişinin kendi çalışanı olmadığını, 02.01.2013 tarihli dilekçeyle bildirmesi üzerine, yerel mahkemece kendisine 02.01.2013 tarihinde kalemde gerekçeli kararın tebliğ edildiği, 03.01.2013 tarihinde de harcını yatırarak kararı temyiz ettiği görülmüştür. Yerel mahkemece yaptırılan kolluk araştırması, davalı vekilinin beyanlarını doğrulamış ve tebligat evrakında ismi geçen A.K.’nin, davalı vekilinin sekreteri olmadığı, aynı iş hanında kendisine ait başka bir işyerinde muhasebeci olarak çalıştığı anlaşılmıştır. Bu durumda, davalı vekiline 30.05.2012 tarihinde yapılan tebliğinin usulsüz olduğu tespit edilmiş olduğundan, kararın 02.01.2013 tarihinde tebliğinden sonra verilen 03.01.2013 tarihli temyiz dilekçesinin süresinde olduğu oybirliği ile kabul edilerek, işin esasının görüşülmesine geçilmiştir.Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; davacı ortağın yatırdığı sabit ödeme tutarının, dava tarihi itibariyle yeniden değerlendirmesinin (güncellenmesinin) gerekip gerekmediği noktasında toplanmaktadır.1163 sayılı Kooperatifler Kanunu’nun (1163 sayılı KK) 10. maddesinde düzenlendiği üzere; “Her ortağın kooperatiften çıkma hakkı vardır. Çıkma keyfiyetinin kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmesi halinde ayrılmak isteyen ortağın, muhik bir tazminat ödenmesine dahi hüküm anasözleşmeye konulabilir”Kooperatiften çıkma hakkını kullanan veya çıkartılan ortak, "ayrılma payı" alır. Ayrılma payının “asgari” miktarı, pay sahibinin sermayeye katılma borcu için ödemiş olduğu bedeldir. Fakat, ana sözleşmelerle, buna ek olarak, ortakların veya mirasçıların kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden oluştuğu düzenlenebilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yılın bilançosuna göre hesaplanır. Kanundaki "yedek akçe" kelimesi sadece kanuni yedek akçelere inhisar ettirilmelidir. Ayrılma payı, yılsonu bilançosu esas alınarak düzenlenir, çıkma tarihinin kabulü doğru olmaz (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, Ortaklıklar ve Kooperatif Hukuku, İstanbul 2010, s.887).Ayrılma payının nasıl belirleneceği, 1163 sayılı KK’nun 17. maddesi ve örnek (tip) ana sözleşmenin 15. maddesinde düzenlenmiştir. Kooperatiften ayrılan ortak, ödemiş olduğu aidatın tamamını değil, ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanacak olan masraf hissesi düşüldükten sonra bakiyesinin iadesini talep edebilir. Bilançonun genel kurulca kabulü suretiyle kesinleşmesinden itibaren bir ay süre geçtikten sonra bu hak talep edilebilir.1163 sayılı KK’nun 17.madde hükmü aynen; “Kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kendilerinin yahut mirasçılarının kooperatif varlığı üzerinde hakları olup olmadığı ve bu hakların nelerden ibaret bulunduğu anasözleşmede gösterilir. Bu haklar, yedek akçeler hariç olmak üzere, ortağın ayrıldığı yıl bilançosuna göre hesaplanır.Kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Bu durumda kooperatifin muhik bir tazminat isteme hakkı saklıdır. Çıkan veya çıkarılan ortaklar ile mirasçılarının alacak ve hakları bunları isteyebilecekleri günden başlayarak beş yıl geçmekle zamanaşımına uğrar."Çıkan veya çıkarılan ortağın sermaye veya mevduatından kısmen veya tamamen yoksun kalacağı hakkındaki şartlar hükümsüzdür" şeklindedir.Bu yasa hükmü uyarınca; ayrılan ortağın hakları, ortaklıktan çıktığı (istifa) veya çıkartıldığı (ihraç) yılın bilançosu çerçevesinde iade edilir.Hakların geri ödenmesi ise, bu bilançonun kesinleşmesinden, başka bir anlatımla bilançonun genel kurulca kabulünden itibaren bir ay içinde yapılabilir. Dolayısıyla alacak, bilançonun genel kurulca kabulünden itibaren bir ay sonra muaccel hale gelir.Aynı yasa hükmünün ikinci fıkrası gereğince, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecek nitelikteki iade ve ödemeler, anasözleşmede daha kısa bir süre tespit edilmiş olsa bile, genel kurulca üç yılı aşmamak üzere geciktirilebilir. Ancak böyle bir karar alınsa dahi, dava edilmesi durumunda mahkemelerce öncelikle, ortağın istediği iade alacağının, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürüp düşürmeyeceğinin bilirkişi aracılığıyla tespit ettirilmesi gereklidir. Erteleme kararı, kooperatife sadece yapacağı geri ödemeleri üç yıla kadar erteleme hakkı verir. Bu sürenin sonunda ortak, yine aynı yasa maddesi ile tip anasözleşmenin 15/1. maddesi uyarınca, yaptığı ödemelerin iadesini, ayrıldığı yılın bilanço tarihinden itibaren bir ay geçtikten sonraki tarihten itibaren faiziyle birlikte geri isteyebilir. Ancak, davacıya yapılacak geri ödeme, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürecekse, dolayısıyla erteleme kararı geçerliyse ve dava, erteleme süresi dolmadan açılmışsa, zamanından önce açılan davanın reddi gerekecektir.Çıkma payının hesaplanmasında, istifa tarihi itibariyle yapılmış olan ödemelerin yeniden değerlemesinin (güncellemesinin) yapılmasının gerekip gerekmediği konusuna gelince;Yukarıda açıklanan 1163 sayılı KK’nun 17. maddesinin ilk fıkrasında da belirtildiği üzere, kooperatiften çıkan veya çıkarılan ortakların kooperatif ile hesaplaşma şekli kooperatif ana sözleşmesinde belirlenebilir. Aynı maddenin son fıkrasında bunun istisnası düzenlenerek “çıkan veya çıkarılan ortağın sermaye veya mevduatından kısmen veya tamamen yoksun kalacağı hakkındaki şartlar hükümsüzdür” şeklinde yasal sınırlama getirilmiştir.Yine, yukarıda açıklandığı üzere; çıkma keyfiyetinin, kooperatifin mevcudiyetini tehlikeye düşürmesi halinde, ayrılmak isteyen ortağın, muhik bir tazminat ödenmesine yönelik anasözleşmeye hüküm konulabilir (1163 sayılı KK. m.10).Anılan yasa hükmü incelendiğinde, yasa metninde "tazminat" düzenlemesi getirildiği görülecektir. Bu tazminat, gerçekte bir ‘ayrılma akçesi’dir. Niteliği ise, ne ceza, ne de tazminattır. Ayrılma akçesi çıkma ile kooperatifin uğrayacağı varsayılan kaybı dengeler. Anasözleşmede aksine hüküm yoksa, ortak kusursuz olsa da ayrılma akçesi öder. Ana sözleşmede bu konuda hüküm yoksa, ortaktan tazminat istenemez. Akçe, tutar (miktar) olarak anasözleşmeye yazılabilir. (Poroy/Tekinalp/Çamoğlu, a.g.e.s.879).Kooperatiflerin; ortaklarının belirli ekonomik menfaatlerini ve ihtiyaçlarını karşılıklı yardım, dayanışma ve kefalet suretiyle sağlayıp korumak amacıyla, gerçek ve tüzel kişiler tarafından kurulan tüzel kişilikler olduğu (m.1) da nazara alındığında, 10. maddede öngörülen ‘tazminat’ ile kooperatiflerin devamıyla elde edilecek faydanın amaçlandığı açıktır.Bu itibarla, kooperatif ile ortağının karşılıklı hak ve yükümlülüklerinin belirlendiği anasözleşmede ve 1163 sayılı KK’nda karşılığı bulunmayan “denkleştirme, yeniden değerleme, sepet hesabı, eskalasyon vs.” yöntemler kullanılarak çıkma payının hesaplanması yasal dayanaktan yoksun olduğu gibi, böyle bir yöntem, kooperatiflerin kuruluş amacı (m.1) ve kooperatiflerin mevcudiyetini tehlikeye düşürülmemesini amaçlayan uygulamaya da aykırı bir yorum olacaktır.Davacı ortağın, ilk önce yönetim kurulunun 29.07.1997 tarihli toplantısında alınan karar uyarınca, 1.700,00 TL ödeme karşılığı 14 nolu daire için anahtar teslim şartıyla üyeliğe kabul edildiği ve bu karar gereğince kooperatife 1.700,00 TL ödediği, ancak daha sonra 29.04.2001 tarihli genel kurul kararı ile eski yönetim kurulunun davacının ortak yapılmasına ilişkin kararın gündeme alınması sonucunda alınan genel kurul kararıyla; “aidat ödemesi koşulu ile eşitlik ilkesi çerçevesinde üyeliği kabul edilmesine” oybirliğiyle karar verildi.