Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5389 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3202 - Esas Yıl 2014





Katılanlar vekili tarafından verilen 08.04.2013 tarih ve 12.04.2013 havale tarihli dilekçenin, Cumhuriyet Savcının esas hakkındaki mütalaasına karşı beyanları içerir dilekçe olduğu, CMK’nın 216.maddesi kapsamında delillerle ilgili tartışmaya cevap mahiyetinde bulunduğu anlaşılmakla, tebliğnamede temyiz dilekçesi olarak kabulü yönündeki düşünce benimsenmemiş olup, sanık müdafiilerinin temyizi üzerine yapılan incelemede;Toplanan deliller karar yerinde incelenip, sanık T. C’ın maktül Tuba’ya yönelik eyleminin sübutu kabul, cezayı azaltıcı bir sebep bulunmadığı takdir kılınmış, savunması inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre verilen hükümde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanık müdafiilerinin temyiz dilekçesinde ve duruşmalı incelemede delillerin takdirinde hata yapıldığına, eksik incelemeye, tahrikin varlığına, TCK’nın 62.maddesinin uygulanma zorunluluğuna, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı’nın davaya katılmasına karar verilemeyeceğine yönelen ve yerinde görülmeyen temyiz itirazlarının reddine,Ancak;Maktül Tuba’nın sanık T. C.’ın kız arkadaşı olduğu, maktülün sanıktan ayrılmak istediği, sanığın bunu kabullenemediği, maktulü takip ve taciz ettiği, olay günü de olay yeri olan okulun bahçesinde buluştuklarında önce konuştukları, daha sonra da sanığın maktülü elle boğmaya bağlı mekanik asfiksi sonucu öldürdüğü olayda, her ne kadar sanığın olaydan iki gün önce tanık G.. Ç..’a "işsiz ve bunalımda olduğunu, Tuba’nın da kendisini terk etmek istediğini söylediğini ve Tuba’yı öldüreceğini", sanığın maktülü öldürmesinden sonra olay yerine giden tanık N.. C..’un da sanığın maktüle bakarak "ben sana demedim mi seni kimseye yar etmem, seni öldürürüm demedim mi, her şey annenin yüzünden oldu, anneni görsem onu da öldüreceğim" dediğini beyan ettikleri, tasarlamanın kabulü için öldürme kararının şarta bağlı olmadan alınması, ruhsal dinginliğe ulaşıldığını kabule elverişli makul bir süre geçmesine rağmen eylem kararlılığından dönülmemesi ve belli bir hazırlıkla sebat ve ısrarla öldürme fiilinin gerçekleştirilmesi gerektiğinden, sanık T. C.’ın maktülün kendisinden ayrılmak istemesi üzerine maktülü öldürdüğü, maktülün ilişkiyi devam ettirmeyi kabul etmesi halinde eylemini gerçekleştirmeyeceği ve öldürme kararını şarta bağlı olarak aldığı anlaşılmakla, tasarlamanın unsurlarının gerçekleşmediği olayda, sanığın eylemine uyan kasten öldürme suçundan cezalandırılması gerektiğinin düşünülmemesi,Bozmayı gerektirmekle, sanık müdafiilerinin temyiz itirazlarının bu itibarla kabulüyle, re’sen de temyize tabi bulunan hükmün tebliğnamedeki düşünce hilafına (BOZULMASINA), 19/11/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.