Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5373 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4739 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı borçlu aleyhine Bingöl İcra Müdürlüğünün 2011/3917 Esas sayılı icra takip dosyasıyla takip yapıldığını, davalı vekilinin borca itiraz etmesi üzerine takibin durdurulduğunu, icra takibine konu edilen elektrik faturasının bulunduğu yerin aboneliğinin 20014494 tesisat numarası ile davalı adına kayıtlı olduğunu, bu nedenle elektrik borcundan davalının sorumlu olduğunu belirterek alacağın tahsili için Bingöl İcra Müdürlüğünün 2011/3917 sayılı dosyası üzerinden yapılan itirazın iptali ile takibin devamına, yasal azami sınır oranında davalının tazminata mahkum edilmesine, karar verilmesini dava ve talep etmiştir.Davalı vekili cevap dilekçesinde; açılan davanın reddine karar verilmesini talep etmiştir.Mahkemece, ayrı bir Tüketici Mahkemesinin kurulmadığı yerlerde Asliye Hukuk Mahkemelerinin Tüketici Kanunundan kaynaklanan davalara Tüketici Mahkemesi sıfatıyla baktığı, davanın genel mahkemede özel mahkeme sıfatıyla bakılmasına gerek olmadığı, dava genel mahkeme sıfatıyla açılmış olsa bile, genel mahkemenin davaya bakmak zorunda olduğu, genel mahkemenin sadece bu sebeple görevsizlik kararı veremeyeceği gerekçesiyle Bingöl 2. Asliye Hukuk Mahkemesi olarak uyuşmazlığa bakıldığı, taraflar arasındaki uyuşmazlığa Tüketici Kanununun hükümleri uygulandığı ve davanın nihayetlendirildiği belirtilerek davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.Uyuşmazlık, mesken aboneliği nedeniyle davalı aleyhine elektrik tüketim faturasına dayalı alacak için yapılan takibe vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Dava tarihinde yürürlülükte bulunan 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanunun “Amaç” başlıklı 1. maddesinde yasanın amacı açıklandıktan sonra “Kapsam” başlıklı 2. maddesinde “Bu kanun, birinci maddesinde belirtilen amaçlarla mal ve hizmet piyasalarında tüketicinin taraflardan birini oluşturduğu her türlü tüketici işlemini kapsar” hükmüne yer verilmiştir. Yasanın 3. maddesinde mal; alışverişe konu olan taşınır eşyayı, konut ve tatil amaçlı taşınmaz malları ve elektronik ortamda kullanılmak üzere hazırlanan yazılım, ses, görüntü ve benzeri gayri maddi malları, hizmet; bir ücret veya menfaat karşılığında yapılan mal sağlama dışındaki her türlü faaliyeti ifade eder. Satıcı; kamu tüzel kişileri de dahil olmak üzere ticari veya mesleki faaliyetleri kapsamında tüketiciye mal sunan gerçek veya tüzel kişileri kapsar. Tüketici ise, bir mal veya hizmeti ticari veya mesleki olmayan amaçlarla edinen, kullanan veya yararlanan gerçek ya da tüzel kişiyi ifade eder, şeklinde tanımlanmıştır../..-2-Bir hukuki işlemin 4077 sayılı yasa kapsamında kaldığının kabul edilmesi için yasanın amacı içerisinde yukarıda tanımları verilen taraflar arasında mal ve hizmet satışına ilişkin bir hukuki işlemin olması gereklidir.Somut olayda; davaya konu faturalar mesken aboneliği nedeniyle tahakkuk ettirilmiştir, bu nedenle Mahkemenin kabulünde de olduğu üzere 4077 sayılı kanun hükümlerinin uygulanması gerekmektedir. Bir diğer anlatımla, uyuşmazlığın çözümü tüketici mahkemelerinin görevi içerisindedir. Görevle ilgili düzenlemeler kamu düzenine ilişkin olup, taraflar ileri sürmese dahi yargılamanın her aşamasında resen gözetilir. Görev konusunda kazanılmış hak da olmaz.Belirli kişiler arasında çıkan uyuşmazlıklara veya belli çeşit uyuşmazlıklara bakmak için kurulmuş olan mahkemelere "özel görevli mahkemeler" denir. Özel ve genel görevli mahkemeler arasındaki ilişki bir görev ilişkisidir.Özel görevli mahkemede uygulanacak yargılama usulü hakkında ilgili kanunları ile bazı özel usul hükümleri konulmuştur, bu özel usul hükümleri dışında, HMK hükümleri özel görevli mahkemelerde de uygulanır.Buna göre, özel görevli mahkemelerin kuruluşu, işleyişi ve bu mahkemelerde uygulanan yargılama usulü, genel görevli mahkemeye oranla bazı özellikler taşır.İş veya hakim azlığı nedeniyle bazı yerlerde özel mahkeme yoktur. Bu yerlerde özel(görevli) mahkemelerin görevine giren davalara da genel mahkemelerde bakılır. Bu halde, davanın genel mahkemede özel mahkeme sıfatıyla açılmasına gerek yoktur. Dava genel mahkeme sıfatıyla açılmış olsa bile, genel mahkeme davaya bakmak zorundadır, görevsizlik kararı veremez. Yalnız genel mahkemenin davaya özel mahkeme sıfatıyla baktığını belirtmesi gerekli ve yeterlidir.Mahkemece; davaya tüketici mahkemesi sıfatıyla bakılması gerekirken, davanın genel mahkemede özel mahkeme sıfatıyla bakılmasına gerek olmadığı, dava genel mahkeme sıfatıyla açılmış olsa bile, genel mahkemenin davaya bakmak zorunda olduğu, genel mahkemenin sadece bu sebeple görevsizlik kararı veremeyeceği gerekçesiyle genel mahkeme sıfatıyla bakılması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.Bozma nedenine göre, davalı vekilinin diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 06.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.