Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5360 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 7831 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı asil S.. A.. geldi. Karşı taraftan gelen olmadığından onun yokluğunda duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatın sözlü açıklaması dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.KARARDavacı, davalı E..A.. AŞ.nin avukatı olarak diğer davalı şirketle olan uyuşmazlıklarında davalar açıp , takip ettiğini, bu aşamada karşı tarafın anlaşma yapmasını sağladığını ve davalılar arasında sulh protokolünün yapıldığını, davalı müvekkili E.. A.. şirketinin hedefine ulaştığı halde, haksız olarak 5.2.2010 tarihinde kendisini azlettiğini, protokoldeki değer üzerinden hesaplanan vekalet ücretinin tahsili için davalılar aleyhine icra takibi yaptığını ancak haksız itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile % 40 inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.Davalılar usulüne uygun duruşma gününü bildirir davetiyeye rağmen duruşmaya gelmemişler, cevap da vermemişlerdir.Mahkemece, davalı V..şirketi hakkındaki davanın feragat nedeni ile reddine, diğer davalı E.. A.. şirketi hakkındaki davanın da B.K.'nun 145/2 ve 147/2 maddeleri gereğince müteselsil borçlu olarak feragattan yararlanacağından reddine karar verilmiş, hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.Davacı avukatın , davalı E..A..şirketinin vekili olarak hukuki hizmet verdiğini, yargılama ve davalar devam ederken diğer davalı V.. şirketi ile 5.2.2010 tarihli "anlaşma protokolü " başlıklı protokolle sulh olduklarını akabinde aynı tarihte haksız olarak azledildiğini ileri sürerek , takip ettiği davalar nedeni ile gerek davalı müvekkilin ödemesi gereken, gerekse karşı tarafa yüklenen vekalet ücretlerinin tahsili istemiyle de iş bu davayı açtığı anlaşılmaktadır.Avukatlık Kanununun 165.maddesinde, “sulh ile sonuçlanan işlerde her iki taraf avukatlık ücretinin ödenmesi konusunda avukata karşı müteselsilen sorumludurlar.” hükmü mevcut olup, davanın sulh ile sonuçlanması halinde, avukat müvekkilinden aralarındaki ücret sözleşmesinde kararlaştırılan miktarın tamamını isteyebileceği gibi davada sulh olunan miktara göre karşı tarafa yükletilen vekalet ücretini de isteyebilir. (Bkz. HGK.’nun 16.2.1994 T. 1993/13-810 E., 1994/60 K. sayılı kararı) Aynı sorumluluk, müvekkille sulh anlaşması yapan karşı taraf için de geçerlidir. Avukatla müvekkili arasında ücret sözleşmesi bulunmaması (veya sözleşmenin geçersiz olması) halinde ise, müvekkilin ve müvekkille sulh anlaşması yapan hasmın, sulh olunan miktar üzerinden, gerek Avukatlık Kanununun 164/4. maddesinde düzenlenen (müvekkilin avukata ödemesi gereken) vekalet ücretinden, gerekse Avukatlık Kanununun 164/son maddesinde düzenlenen (hasma tahmili gereken) vekalet ücretinden müteselsilen sorumlu olduklarının kabulü gerekir. Burada, kanundan doğan teselsül hallerinden biri söz konusu olup, Borçlar Kanununun 142. maddesinde düzenlenen "alacaklı, müteselsil borçluların cümlesinden veya birinden borcunun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir" hükmüne göre, müteselsil sorumluluğun gereği olarak, sulh sözleşmesinin taraflarının her biri borcun tamamından sorumludur. Ve alacaklı taraf, B.K.nun 142/1.maddesi uyarınca,müteselsil borçlulardan hepsinden veya birinden borcun tamamen veya kısmen edasını istemekte muhayyerdir.Somut Olayda, davacı 21.11.2011 tarihli celsede davalı V.. AŞ hakkındaki davadan feragat ettiklerini açıklamıştır.Davadan feragat öncelikle bir usul işlemidir. Dava konusu olayda davalılar arasında mecburi değil, ihtiyari dava arkadaşlığı bulunduğundan, davacı tarafın davalılardan birisi hakkındaki feragati usul hukuku bakımından diğer davalı aleyhine bir sonuç doğurmaz ise de, davadan feragat aynı zamanda bir maddi hukuk işlemi olduğundan, davalıların iç ilişkideki rücu hakkı açısından müteselsil sorumlu olan davalıların birbirini etkileyip etkilemediğinin üzerinde durulması gerekir.Davacı taraf tediye veya takasa dayalı olarak değil, herhangi bir karşılık almadan davalı V.. AŞ hakkındaki davadan feragat etmiş ise, BK’nun 145/2 nci maddesi hükmünün göz önünde bulundurulması gerekecektir. Sözü edilen madde “Eğer müteselsil borçlulardan biri borç tediye olunmamış iken ondan tahallüs etmiş ise, diğer borçlular ancak halin veya borcun mahiyetinin irae ettiği nisbette, bu beraetten istifade edebilirler” hükmünü haiz bulunmaktadır. Madde metninden de anlaşılacağı üzere tatmin edilmeden müteselsil borçlulardan birisi hakkındaki feragat, kural olarak diğerlerine tesir etmeyecektir. Ancak, maddede yer alan “halin veya borcun mahiyetinin irae ettiği.......” şeklindeki hüküm nedeniyle bu hallerin varlığı halinde müteselsil borçlulardan birine yönelik bir feragat diğeri yönünden de sonuç doğuracaktır. Dava konusu olayda, davacı temyiz dilekçesinde, davalı V.. şirketinden bir ödeme almadığını, sulh protokolünden kendisini haberdar edip prokol aslını kendisine verdiğinden hakkındaki davadan feragat ettiğini açıklamıştır. O halde davacının tam tatmin nedeni ile feragatı yoksa, olayda BK’nun 147/2 nci madde hükmü uyarınca feragat edilmeyen davalı şirket açısından ağırlaştırıcı bir durum doğurmayacağından, yukarıda açıklandığı üzere, olayda B.K.nun 145/2 maddesindeki koşulların oluşup oluşmadığının araştırılması gerekir. Mahkemece, maddedeki "...halin veya borcun mahiyetinin irae ettiği...." hususu üzerinde durulup tartışılmadan bu koşullarda feragatın sirayet edip etmeyeceği tartışılmadan davacının davalı V... şirketi hakkındaki feragatinden diğer davalı şirketin de faydalandırılması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 24,30 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, 27.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.