MAHKEMESİ : İstanbul 26. Asliye Ticaret MahkemesiTARİHİ : 14/02/2012NUMARASI : 2011/286-2012/16Taraflar arasındaki “İtirazın İptali ve Alacak” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; İstanbul 6.Asliye Ticaret Mahkemesince asıl davada kira alacağı yönünden davanın kısmen kabulüne diğer taleplerin reddine, birleşen davanın reddine dair verilen 29.12.2009 gün ve 2005/77 E. 2009/835 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 14.Hukuk Dairesinin 19.10.2010 gün ve 2010/8211-10800 E., K. sayılı ilamı ile karar diğer temyiz itirazları reddedilerek sadece davalılardan S.. N..’nun da kabul edilen kira alacağından sorumlu olması gerektiğine işaretle bozulmuş; davalılar vekilinin karar düzeltme istemi üzerine bu kez aynı Dairenin 20.05.2011 gün ve 2011/4726-2011/6570 E., K. sayılı ilamı ile;(...Dava, 01.01.2001 başlangıç tarihli hasılat kira ilişkisinin davalı tarafından süresinden önce ve haksız olarak bozulduğu iddiasına dayalı kar yoksunluğu zararı ile cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.Birleştirilen dava ise, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.Davalılar, davacının kiralananı kira sözleşmesinin öngördüğü biçimde kullanmaya ve işletmeye elverişli durumda bulundurmadığını ve özel hastaneler yönetmeliğine göre bulunması gereken hastane ruhsatının olmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, kiralananın kullanım amacını gerçekleştirecek hastane ruhsatının bulunmadığı ve kira aktinin Borçlar Kanununun 286.maddesi hükmü uyarınca haklı olarak feshedildiği ancak davacı kiralananı 01.01.2001 tarihinden 30.09.2001 tarihine kadar kira akti hükümleri uyarınca kullandığından bu döneme ilişkin kira borcunu ödemesi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, dokuz aylık kira alacağı 54.000 USD’nin 30.09.2001 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, yoksun kalınan kira alacağı ve cezai şartın tahsili istemi ile davalı gerçek kişiler aleyhine açılan davanın reddine,Birleştirilen dava yönünden ise taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı şirketin kira borcundan başkaca borcunun bulunmadığı bilirkişi incelemesiyle saptandığından, birleşen davanın da reddine karar verilmiştir.Taraf vekilleri kararı temyiz etmiş, Dairemizin 19.10.2010 tarihli ilamında yazılı olduğu üzere davalı vekilinin tüm temyiz itirazları yerinde görülmemiş, hüküm davacı yararına bozulmuştur.Davalı, karar düzeltme isteminde bulunmuştur.Yukarıda belirtildiği gibi dava, kar kaybı zararı ve cezai şart alacağının tahsili istemleriyle açılmıştır. Gerçekten dava dilekçesine göre, davacının kiralananın terk edildiği 30.09.2001 tarihinden başlayarak bir yıl için sözleşmenin 4.2 maddesine dayanarak gelir kaybı talep ettiği görülmektedir. Mahkemenin hüküm altına aldığı 54.000 USD ise sözleşmenin yürürlük tarihi olan 01.01.2001 ile işletmenin terk edildiği 30.09.2001 tarihlerini kapsayan kira alacağıdır.Dava, başlangıçta, kar yoksunluğu zararıyla cezai şart alacağının tahsili istemleriyle açılmış ise de, davacı kira alacağı için ayrı bir dava açmış ya da mevcut davasını yöntemince ıslah etmiş değildir.HUMK’nun 74.maddesi gereğince, ayrık durumlar hariç hakim her iki tarafın iddia ve savunmalarıyla bağlı olup, ondan fazlasına veya başka bir şeye hüküm veremez. Bu kurala usul hukukunda “taleple bağlılık kuralı" da denilmektedir.Yapılan bu saptamaya göre davacının kira alacağına yönelik istemi olmadığı halde varmış gibi 54.000 USD’den ibaret kira alacağının hüküm altına alınması doğru olmamıştır.Davalının bu hususu amaçlayan temyiz itirazları yerinde olduğundan, kararın bu nedenle bozulması gerektiği halde yanılgılı değerlendirme sonucu başka bir sebeple bozulduğu bu defa yapılan incelemede anlaşıldığından karar düzeltme isteminin kabulü gerekir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN : Davacı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle H.U.M.K.2494 sayılı Yasa ile değişik 438/II.fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, 01.01.2001 başlangıç tarihli hasılat kirasından kaynaklanan sözleşmenin davalı tarafından süresinden önce haksız olarak bozulduğu iddiasına dayalı kira alacağı, kar yoksunluğu zararı ile cezai şartın tahsili istemine ilişkindir.Birleştirilen dava ise, itirazın iptali ve icra inkar tazminatı istemine ilişkindir.Davacı asıl davada, özel sağlık kuruluşu olduğunu, davalı şirket ile arasında 23/10/2000 tarihli Can Hastanesi içindeki bir servisin (Üremeye Yardımcı Tedavi Merkezi-ÜYTEM) davalı şirket tarafından işletilmesi konusunda sözleşme imzalandıklarını, anılan sözleşmeyi GYNEM adına davalılardan E.. U..’nun hem davalı şirketi temsilen, hem de müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla asaleten, diğer davalı S.. N..’nun ise müşterek ve müteselsil kefil sıfatıyla asaleten imzaladıklarını, sözleşme gereğince davalı şirketin 01/01/2001 tarihinden itibaren aylık 6000-USD + KDV’yi her ayın başında peşin olarak ödemeyi de kabul ettiğini, ancak davalı şirketin birtakım haksız gerekçelerle 30/09/2001 tarihinde kendisine tahsis edilen yeri terk ettiğini, yine bu sözleşmede davalı şirketin sözleşmenin süresinden önce taşınmazın terki halinde 250.000.USD ceza ödemeyi kabul ettiğini belirterek, 250.000-USD ceza-i şartın, 72.000-USD davalı şirketin kendisine tahsis edilen yeri tek taraflı olarak terk etmesi nedeniyle aylık 6.000-USD'den bir yıllık gelir kaybının toplamda 322.000-USD’nin davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davacı birleşen davada, yukarıda bahsedilen sözleşmenin “Mali Hükümler” başlığı altında ki 4.1. maddesinde; "Bütün ücretler Gynem tarafından tahsil edilir. Her hasta için paket fiyat: 180 ABD $+KDV (kur her bir önceki ayın 1.deki İş Bankası döviz satış kurundan hesaplanır) olarak Gynem tarafından her ayın ilk iş günü ev sahibi şirkete ödenir" hükmünün yer aldığını, bu madde gereğince, davalı şirkete çeşitli tarih ve miktarlarda toplam 27.481.460.140-TL'lik fatura tanzim edildiğini, davalının toplam 23.301.000.000-TL ödeme yaptığını, bakiye 4.180.460.140-TL’nin tahsili için davalı hakkında Şişli 6.İcra Müdürlüğü'nün 2005/7265 E. sayılı dosyasından icra takibi başlattığını, davalının takibe itiraz ettiğini belirterek, itirazın iptaline, takibin devamına, haksız itiraz nedeniyle davalı borçlunun asıl alacağın %40'ından az olmamak üzere icra-inkar tazminatına mahkum edilmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalılar, davacının kiralananı kira akdi sözleşmesinin öngördüğü biçimde kullanmaya ve işletmeye elverişli durumda bulundurmadığını ve özel hastaneler yönetmeliğine göre bulunması gereken hastane ruhsatının olmadığını savunarak davanın reddini istemişlerdir.Mahkemece, kiralananın kullanım amacını gerçekleştirecek hastahane ruhsatının bulunmadığı ve kira akdinin B.K.nun 286 maddesi hükmü uyarınca haklı olarak feshedildiği, ancak davacının kiralananı 01.01.2001 tarihinden 30.09.2001 tarihine kadar kira akti hükümleri uyarınca kullandığından bu döneme ilişkin kira borcunu ödemesi gerektiği gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne, dokuz aylık kira alacağı 54.000 USD'nin 30.09.2001 tarihinden itibaren işleyen yasal faizi ile birlikte davalı şirketten tahsiline, yoksun kalınan kira alacağı ve cezai şartın tahsili istemi ile davalı gerçek kişiler aleyhine açılan davanın reddine karar verilmiştir.Birleştirilen dava yönünden ise, taraflar arasındaki ticari ilişki nedeniyle davalı şirketin kira borcundan başkaca borcunun bulunmadığının bilirkişi incelemesi ile saptandığı belirtilerek birleşen davanın reddine karar verilmiştir.Taraf vekillerinin temyizi üzerine; Özel Daire’ce verilen karar önce davalılardan S.. N..’nun da mahkemece kabul edilen kira alacağından sorumlu olması gerektiğine işaretle davacı yararına bozulmuş; davalılar vekilinin karar düzeltme talebi üzerine, önceki bozma ilamı kaldırılarak, metni yukarıda başlık bölümünde aynen yazılı olan ilamı ile bozulmuş; yerel mahkemece, önceki gerekçeler tekrar edilmek suretiyle direnme kararı verilmiştir.Direnme kararını, davacı vekili temyize getirmektedir.Hukuk Genel Kurulu yerel mahkeme ile Özel Daire arasındaki uyuşmazlık konusu yapılan hususlarda inceleme yapabilir. Özel Daire’nin bozma konusu yapmadığı, yerel mahkeme ile aralarında uyuşmazlık konusu yapılmamış hususlar Hukuk Genel Kurulunda incelenemez.Mahkemece ilk kararda, davacının 12 aylık kira bedeli talebine yönelik olarak, 9 aylık kira bedeli olan 54.000.USD yönünden davanın kısmen kabulüne karar verilmiş, diğer taleplerin ve birleşen davanın reddine karar verilmiştir. Davacı ve davalıların temyizi üzerine bu karar, Özel Daire’ce diğer yönler bozma konusu yapılmadan davalılardan S.. N..’nun da kabul edilen talep yönünden sorumlu olması gerektiği gerekçesi ile bozulmuş, bu kararı sadece davalılar vekili karar düzeltmeye getirmiş, davacı vekilinin ise karar düzeltme talebi olmamıştır. Davalılar vekilinin karar düzeltme talebi üzerine Özel Daire’ce ilk bozma ilamı tamamen ortadan kaldırılmış ve bu sefer davacının kira alacağına yönelik bir talebi olmadığı gerekçesi ile karar bozulmuş, mahkemece ilk kararda direnilerek 54.000.USD kira bedelinin davalı şirketten tahsiline karar verilmiştir. Direnme kararını ise sadece davacı vekili, reddedilen taleplere yönelik olarak temyiz etmiştir. Kabul edilen 54.000.USD yönünden ise, herhangi bir temyiz istemi bulunmadığından, davacının kabul edilen miktara yönelik talebi kesinleşmiştir.Ancak yukarıda da açıklandığı üzere, karar düzeltme aşamasında, Dairenin ilk bozması kaldırıldığından davacının kesinleşen talebi dışındaki diğer temyiz itirazlarının Özel Daire’ce incelenmesi gerekmektedir.Bu nedenle dosyanın temyiz konusu edilen diğer yönlerden inceleme yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesi gerekmektedir.SONUÇ: Davacı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmek üzere dosyanın 14.HUKUK DAİRESİ’NE GÖNDERİLMESİNE, 6217 sayılı kanunun 30. maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununa eklenen “geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 440. maddesi uyarınca kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 16/04/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.