Özeti : Davacıların miras bırakanının, terör örgütünün kamp, sığınak, konaklama ve buluşma noktalarının tespiti amacıyla, güvenlik kuvvetlerine yardım ettiği sırada hayatını kaybettiği; bu nedenle, ölüm olayının, "terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyet nedeniyle" meydana geldiği ve ölüm olayı ile terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyet arasında illiyet bağının bulunduğu sonucuna varıldığından; davalı idare tarafından, ölüm olayının, "terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyet nedeniyle" meydana geldiği dikkate alınarak, davacıların uğradığı zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminine karar verilmesi gerektiği hakkında. Temyiz Eden(Davacılar) : 1- …, 2- …, 3- … Vekili : Av. … Karşı Taraf (Davalı) : Batman Valiliği İstemin Özeti : Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi'nin 19.03.2010 tarih ve E:2009/1913, K:2010/336 sayılı kararının temyizen incelenerek bozulması istenilmektedir. Savunmanın Özeti : Savunma verilmemiştir. Danıştay Tetkik Hâkimi : A. Habip Yıldırım Düşüncesi : Temyiz isteminin reddi ile usul ve hukuka uygun bulunan mahkeme kararının onanması gerektiği düşünülmektedir. TÜRK MİLLETİ ADINA Hüküm veren Danıştay Onbeşinci Dairesince, gereği görüşüldü: Dava; davacıların mirasbırakanı F…'in 06.12.1994 tarihinde, güvenlik kuvvetlerince yer göstermek için götürüldüğü Batman İli, Kozluk İlçesi, … Köyü'ndeki bir sığınakta patlayan bomba nedeniyle hayatını kaybettiğinden bahisle uğradıkları zararın 5233 sayılı Kanun uyarınca tazmini istemiyle yapılan başvurunun reddine ilişkin işlemin iptali istemiyle açılmıştır. Diyarbakır 1. İdare Mahkemesince; davacıların mirasbırakanı F…'in Batman il merkezinde adam öldürme, yaralama, bombalama ve güvenlik kuvvetlerine silahla saldırı suçlamaları ile yakalandığı ve anılan kişinin yapılan sorgulamasında suçlamaları kabul ederek, katıldığı eylemlere ilişkin ifadesinin tutanakla tespit edildiği; davacıların mirasbırakanı tarafından, terör örgütünün sığınak, buluşma yerleri ve kamplarının gösterilebileceğinin belirtilmesi üzerine, anılan kişi ile birlikte, başka bir terör örgütü üyesinin de katılımı ile güvenlik kuvvetlerince kırsal alanda yer gösterme faaliyetine başlandığı; ancak, … Köyü'ndeki bir sığınağın gösterilmesi sırasında davacıların mirasbırakanı ile yanındaki bir terör örgütü üyesinin, terör örgütü mensuplarınca önceden tuzaklanmış patlayıcı maddeye basmaları sonucunda hayatlarını kaybettikleri; davacılar tarafından 5233 sayılı Kanun kapsamında yapılan başvurunun reddi üzerine bakılan davanın açıldığı; buna göre, davacıların mirasbırakanının terör örgütü üyesi olduğunu ve çeşitli eylemlere katıldığını kabul ettiği dikkate alındığında, anılan kişinin ölümünün 5233 sayılı Kanun kapsamında karşılanamayacağı; bu nedenle, dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacılar tarafından, anılan mahkeme kararının hukuka aykırı olduğu ileri sürülerek temyizen incelenip bozulması istenilmektedir. Anayasa'nın 2. maddesinde, Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk Devleti olduğu belirtilmiştir. Anayasa Mahkemesi'nin birçok kararında da belirtildiği gibi, hukuk devleti, eylem ve işlemleri hukuka uygun, insan haklarına dayanan, bu hak ve özgürlükleri koruyup güçlendiren, bütün etkinliklerinde hukuka ve Anayasa'ya uyan, işlem ve eylemleri bağımsız yargı denetimine bağlı olan devlettir. Anayasa'da, Türkiye Cumhuriyeti'nin demokratik hukuk devleti niteliği vurgulanırken, devletin tüm eylem ve işlemlerinin yargı denetimine bağlı olması amaçlanmıştır. Öte yandan, Anayasa'nın 17. maddesi'nde, herkesin, yaşama, maddi ve manevi varlığını koruma ve geliştirme hakkına sahip olduğu; tıbbi zorunluluklar ve kanunda yazılı haller dışında, kişinin vücut bütünlüğüne dokunulamayacağı; rızası olmadan bilimsel ve tıbbi deneylere tabi tutulamayacağı; kimseye işkence ve eziyet yapılamayacağı; kimsenin, insan haysiyetiyle bağdaşmayan bir cezaya veya muameleye tabi tutulamayacağı kurala bağlanmıştır. 27.07.2004 tarih ve 25535 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanarak yürürlüğe giren 5233 sayılı Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanun, terör eylemleri veya terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle maddî zarara uğrayan kişilerin, bu zararlarının karşılanmasına ilişkin esas ve usulleri belirlemek amacıyla kabul edilmiş olup; aynı Kanunun 7. maddesinde; hayvanlara, ağaçlara, ürünlere ve diğer taşınır ve taşınmazlara verilen her türlü zararlar; yaralanma, sakatlanma ve ölüm hallerinde uğranılan zararlar ile tedavi ve cenaze giderleri; terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyetler nedeniyle kişilerin mal varlıklarına ulaşamamalarından kaynaklanan maddi zararların, bu Kanun hükümlerine göre sulh yoluyla idarece ödeneceği kurala bağlanmıştır. Dava dosyasının incelenmesinden, davacıların mirasbırakanı F…'in Batman il merkezinde adam öldürme, yaralama, bombalama ve güvenlik kuvvetlerine silahla saldırı suçlamaları ile yakalandığı ve anılan kişinin yapılan sorgulamasında suçlamaları kabul ederek, katıldığı eylemleri güvenlik kuvvetlerine anlattığı; anılan kişi ile birlikte yakalanan başka bir terör örgütü üyesi ile davacıların mirasbırakanının sorgulamaları sırasında, terör örgütünün askeri kanadına ait kamp, sığınak, konaklama ve buluşma noktalarını bildikleri ve istenildiği zaman bu yerleri gösterebileceklerini beyan etmeleri üzerine, Batman İl Jandarma Komutanlığı ile Batman Emniyet Müdürlüğü Özel Harekat Timleri tarafından Batman Cumhuriyet Başsavcılığı'na da bilgi verilerek 05.12.1994 tarihinde bu kişilerin katılımı ile yer gösterme faaliyetlerine başlandığı; ancak, 06.12.1994 tarihinde, güvenlik kuvvetlerince yer göstermek için götürüldükleri Batman İli, Kozluk İlçesi, … Köyü'ndeki bir sığınakta yer gösterilmesi sırasında terör örgütü üyelerince önceden tuzaklanmış bombanın patlaması sonucunda davacıların mirasbırakanı ile yanındaki terör örgütü üyesinin hayatını kaybettiği; davacılar tarafından, mirasbırakanlarının ölümünde güvenlik kuvvetlerinin sorumluğu bulunduğu ileri sürülerek uğradıkları zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazmini istemiyle davalı idareye başvurulduğu; davalı idare tarafından ise davacıların mirasbırakanının terör örgütü ile olan bağlantısı dikkate alınarak başvurunun reddine karar verilmesi üzerine bakılan davanın açıldığı anlaşılmaktadır. Buna göre, davacıların mirasbırakanı her ne kadar önceden terör eylemelerine katılmış ise de, sorgulaması sırasında pişmanlık göstererek terör örgütünün askeri kanadına ait kamp, sığınak, konaklama ve buluşma noktalarını bildiği ve istenildiği zaman bu yerleri gösterebileceğini beyan etmesi üzerine güvenlik kuvvetlerince yer göstermek için götürüldüğü Batman İli, Kozluk İlçesi, … Köyü'ndeki bir sığınakta yer gösterilmesi sırasında terör örgütü üyelerince önceden tuzaklanmış bombanın patlaması sonucunda hayatını kaybettiği dikkate alındığında, davacıların mirasbırakanının artık pişmanlık hükümlerinden yararlanabilecek konumda, güvenlik güçlerinin denetim, gözetim ve korumasında onlara yardım ederken hayatını kaybetmiş bir kişi olarak kabulü gerekmektedir. Bu durumda, davacıların mirasbırakanının, terör örgütünün kamp, sığınak, konaklama ve buluşma noktalarının tespiti amacıyla, güvenlik kuvvetlerine yardım ettiği sırada hayatını kaybettiği, ölüm olayının, "terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyet nedeniyle" meydana geldiği ve ölüm olayı ile terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyet arasında illiyet bağının bulunduğu sonucuna varıldığından; davalı idare tarafından, ölüm olayının, "terörle mücadele kapsamında yürütülen faaliyet nedeniyle" meydana geldiği dikkate alınarak, davacıların uğradığı zararın 5233 sayılı Kanun kapsamında tazminine karar verilmesi gerekirken, başvurunun reddine ilişkin işlemde hukuka uyarlık bulunmamakta olup; İdare Mahkemesi tarafından da, bu gerekçe ile dava konusu işlemin iptaline karar verilmesi gerekirken, davanın reddi yolundaki kararda hukuki isabet bulunmamaktadır. Öte yandan, davacıların mirasbırakanı F… tarafından güvenlik kuvvetlerine verilen ifadede, (davacılardan) kardeşi M…'in, terör örgütüne yardım ve yataklık suçundan Batman Kapalı Cezaevinde tutuklu bulunduğu belirtildiğinden, davalı idarece davacılara ödenecek tazminat miktarı belirlenirken, davacılardan M… hakkında, 5233 sayılı Kanundan yararlanmasına engel bir mahkumiyet kararı bulunup bulunmadığının da araştırılması gerekmektedir. Açıklanan nedenlerle, 2577 sayılı Kanunun 49. maddesine uygun bulunan davacılar temyiz isteminin kabulü ile Diyarbakır 1. İdare Mahkemesi'nin 19.03.2010 tarih ve E:2009/1913, K:2010/336 sayılı kararının bozulmasına, yeniden bir karar verilmek üzere dosyanın adı geçen mahkemeye gönderilmesine, 12.09.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.