İtirazname :2009/93152Yargıtay Dairesi : 8. Ceza DairesiMahkemesi : KORGAN Asliye CezaGünü : 18.11.2008Sayısı : 85-1956136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan sanık M.E.’nın aynı Kanunun 13/1 ve TCK’nun 62. maddeleri uyarınca 10 ay hapis ve 500 Lira adli para cezası ile cezalandırılmasına ilişkin, Korgan Asliye Ceza Mahkemesince verilen 18.11.2008 gün ve 85-195 sayılı hükmün sanık tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 8. Ceza Dairesince 03.05.2012 gün ve 2062-15223 sayı ile;"İddianamedeki anlatıma ve dosya kapsamına göre sanığın, evinde yapılan aramada ruhsatsız tabanca bulunduğu, sanığın savunmasında babasından kaldığını beyan ettiği söz konusu tabancayı taşıdığına ilişkin herhangi bir delilin de bulunmadığı değerlendirildiğinde, ikametinde bir adet tabanca bulundurmaktan ibaret eyleminin kanıtlandığı takdirde 6136 sayılı Yasanın 13/3. maddesindeki suçu oluşturabileceği ve bu suça bakma ve kanıtları değerlendirme görevinin 5235 sayılı Adli Yargı İlk Derece Mahkemeleri ile Bölge Adliye Mahkemelerinin Kuruluş, Görev ve Yetkileri Hakkındaki Kanunun 10. maddesi uyarınca sulh ceza mahkemesine ait olduğu gözetilerek görevsizlik kararı verilmesi gerekirken, yargılamaya devamlı yazılı biçimde hüküm kurulması" isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise 14.06.2012 gün ve 93152 sayı ile;"...Sanık hakkında, suça konu tabanca, şarjör ve mermileri ruhsatsız olarak bulundurup taşıdığı iddiasıyla 6136 sayılı Kanunun 13/1. madde ve fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle kamu davası açılmıştır. İddianamede suça konu silahın sanık tarafından taşındığı açıkça ifade ve iddia konusu edilmiştir. Dolayısıyla kamu davasının yetkili ve görevli asliye ceza mahkemesine açılmasında yukarıda belirtilen yasal düzenlemelere göre yasaya aykırı bir husus bulunmamaktadır.Eylemin iddianamede nitelendirilen suç dışında başka bir suçu oluşturması halinde değişen suç vasfı üst dereceli bir mahkemenin görev alanına girmediği takdirde mahkemece 5271 sayılı CMK.nun 226. maddesi uyarınca sanığa veya var ise müdafiine ek savunma hakkı tanınarak aynı Kanunun 223. maddesi kapsamında bir hüküm verilmesi mümkündür...5271 sayılı CMK.nun 6. maddesine göre de, işin esasına giren Asliye Ceza Mahkemesinin, eylemin 6136 sayılı Kanunun 13/3 madde ve fıkrasında düzenlenen suçu oluşturduğu gerekçesiyle dosyayı görevsizlik kararı vererek alt dereceli Sulh Ceza Mahkemesine göndermesi yasal olarak mümkün değildir" görüşüyle itiraz kanun yoluna başvurmuştur.CMK'nun 308. maddesi uyarınca inceleme yapan Yargıtay 8. Ceza Dairesince 05.12.2012 gün ve 27241-37142 sayı ile; itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARISanığın 6136 sayılı Kanuna aykırılık suçundan cezalandırılmasına karar verilen olayda, Özel Daire ile Yargıtay C.Başsavcılığı arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; 6136 sayılı Kanunun 13/1. madde ve fıkrası uyarınca cezalandırılması için kamu davası açılan sanık hakkında, eylemin aynı maddenin 3. fıkrasında yazılı suçu oluşturduğu gerekçesiyle görevsizlik kararı verilerek dosyanın alt dereceli mahkemeye gönderilmesinin mümkün olup olmadığının belirlenmesine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamından; iddianamede olayın "şüphelinin savunmasının genel hayat tecrübelerine ve hayatın olağan akışına aykırı olduğu ve kendisini suçtan kurtarmaya yönelik olduğu kanaatine varıldığı, şüphelinin 6136 sayılı Kanuna göre yasak niteliği haiz olan tabancayı taşıdığı ve bulundurduğu, söz konusu tabancanın ruhsatının olmadığı, bu suretle üzerine atılı suçu işlediği" şeklinde anlatıldığı, sevk maddesinin de 6136 sayılı Kanunun 13/1. madde ve fıkrası olarak gösterildiği,Suçlamayı kabul etmeyen sanığın, suça konu tabancanın babasından kaldığını ve evinin çatısında bulunduğunu ifade ettiği,Yapılan yargılama sonucunda sanığın 6136 sayılı Kanunun 13/1. madde ve fıkrası uyarınca cezalandırılmasına karar verildiği,Anlaşılmaktadır.5235 sayılı Kanunun 10 ve 11. maddelerinde sulh ceza mahkemesi ve asliye ceza mahkemelerinin görevleri belirlenmiştir. Buna göre;"Sulh Ceza Mahkemesinin görevi, Madde 10 - Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, iki yıla kadar (iki yıl dahil) hapis cezaları ve bunlara bağlı adlî para cezaları ile bağımsız olarak hükmedilecek adlî para cezalarına ve güvenlik tedbirlerine ilişkin hükümlerin uygulanması, sulh ceza mahkemelerinin görevi içindedir.Asliye Ceza Mahkemesinin görevi, Madde 11 - Kanunların ayrıca görevli kıldığı hâller saklı kalmak üzere, sulh ceza ve ağır ceza mahkemelerinin görevleri dışında kalan dava ve işlere asliye ceza mahkemelerince bakılır" şeklindedir.5271 sayılı CMK’nun 6. maddesinde de mahkemelerin görevsizlik kararı veremeyeceği hal belirlenmiştir. Buna göre; "Duruşmada suçun hukukî niteliğinin değiştiğinden bahisle görevsizlik kararı verilerek dosya alt dereceli mahkemeye gönderilemez" hükmü getirilmiştir.Ceza Genel Kurulunun 09.10.2007 gün ve 44-200 sayılı kararında açıklandığı üzere; 5271 sayılı CMK'nun 170. maddesi gereğince kamu davası açma görevi Cumhuriyet savcısına aittir. Cumhuriyet savcısı tarafından iddianame konusu fiilin, iddianamede nitelendirilen suçu oluşturmayıp, başka bir suçu oluşturması, diğer bir deyişle suçun hukuki nitelendirmesinin değişmesi ve değişen bu niteliğin mahkemenin görev alanında veya alt dereceli mahkemenin görev alanında yer alan bir suçu oluşturması halinde, mahkemece 5271 sayılı Kanunun 226. maddesi uyarınca sanığa veya varsa müdafiine ek savunma hakkı tanınmak suretiyle aynı kanunun 223. maddesinde belirtilen hüküm veya hükümlerin verilmesi, değişen niteliğin mahkemenin görevini aşması halinde ise, kanunun 5. maddesi uyarınca görevsizlik kararıyla işin görevli mahkemeye gönderilmesi gerekmektedir.Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde;Suça konu silahın hakkında yakalama emri bulunan sanığın evinde yapılan arama sırasında, çatıda saklanmış olarak yakalanan sanığın yakınında bir yerde ve açıkta ele geçirilmesi karşısında 6136 sayılı Kanunun 13/1. madde ve fıkrası uyarınca cezalandırılması istemiyle asliye ceza mahkemesine kamu davası açılmasında bir isabetsizlik olmadığı gibi, 5271 sayılı CMK’nun 6. maddesinin açık hükmü karşısında, işin esasına giren asliye ceza mahkemesince sanığın eyleminin 6136 sayılı Kanunun 13/3. madde ve fıkrasında düzenlenen suçu oluşturduğu gerekçesiyle dosyanın görevsizlik kararı verilerek alt dereceli sulh ceza mahkemesine gönderilmesine de yasal imkan bulunmamaktadır.Bu itibarla, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının kabulüne, Özel Daire bozma kararının kaldırılmasına, dosyanın esastan incelenmek üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.Çoğunluk görüşüne katılmayan beş Genel Kurul Üyesi; "itirazın reddine karar verilmesi gerektiği" düşüncesiyle karşıoy kullanmışlardır.SONUÇ :Açıklanan nedenlerle;1- Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı itirazının KABULÜNE,2- Yargıtay 8. Ceza Dairesinin 03.05.2012 gün ve 2062-15223 sayılı bozma kararının KALDIRILMASINA,3- Dosyanın esastan incelenmek üzere Yargıtay 8. Ceza Dairesine gönderilmesi için, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 26.11.2013 günü yapılan müzakerede oyçokluğu ile karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
BONO • TEMİNAT SENEDİ • İSPAT YÖNTEMİ
Alacaklının bonoya dayalı olarak kambiyo senetlerine mahsus haciz yoluyla başlattığı takibe karşı borçlu, dayanak senedin 21.06.2012 tarihli araç kiralama sözleşmesi kapsamında alındığını ve teminat senedi olduğunu ileri sürerek takibin iptali istemi ile icra mahkemesine başvurmuş; mahkemece, bononu
PMF TABLOSU • TAZMİNAT HESAPLAMA
Davacılar vekili, müvekkillerinin murisi Pakize'nin içinde yolcu olarak bulunduğu ve davalı N Sigorta ZMSS poliçesi ile sigortalı araç nedeniyle meydana gelen kazada murisin vefat ettiğini belirterek, anne baba, eş ve çocuk için 5.000'er TL destekten yoksun kalma tazminatının müracaat tarihinden iti
VEKALET ÜCRETİ ALACAĞININ TAHSİLİ
Davacı, avukat olduğunu, davalıyı bir icra dosyasında alacaklı vekili olarak ve buna bağlı tasarrufun iptali davasında davacı vekili olarak temsil ettiğini ancak müvekkili olan davalının karşı taraf ile anlaşarak sulh olduğunu, 25/08/2010 tarihli azilname ile kendisini haksız olarak vekaletten azlet
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?