Ceza Genel Kurulu 2014/94 E. , 2014/525 K.
"İçtihat Metni"Mahkemesi : BAKIRKÖY 28. Asliye CezaGünü : 07.05.2013 Sayısı : 75-601
İmar kirliliğine neden olma suçundan sanık S.. Y..'nın 5237 sayılı
TCK'nun 184/1, 62 ve 50. maddeleri uyarınca 6.000 Lira adli para cezası
ile cezalandırılmasına ve hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer
olmadığına ilişkin, Bakırköy 28. Asliye Ceza Mahkemesince verilen
11.05.2011 gün ve 92-271 sayılı hükmün sanık müdafii tarafından temyiz
edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 4. Ceza Dairesince
28.11.2012 gün ve 16270-27855 sayı ile; "Vicdani kanının oluştuğu
duruşma sürecini yansıtan tutanaklar belgeler ve gerekçe içeriğine göre
yapılan incelemede başkaca nedenler yerinde görülmemiştir. Ancak;
Sabıkasız, sanığa yükletilen, kendi arsasına bina yapma suretiyle imar
kirliliğine neden olma suçunda, kamunun uğradığı maddi (somut) bir zarar
bulunmadığı ve TCK'nın 184/5. maddesindeki etkin pişmanlık
düzenlemesinin, hükmün açıklanmasının geri bırakılması hükümlerinin
uygulanmasına engel oluşturmayacağı gözetilmeden, yasal olmayan gerekçe
ile sanık hakkında CMK'nın 231/5. maddesinin uygulanmasına yer
olmadığına karar verilmesi" isabetsizliğinden bozulmasına karar
verilmiştir. Yerel mahkeme ise 07.05.2013 gün ve 75-601 sayı ile;
"Yüksek Yargıtay Ceza Genel Kurulunun 21.02.2012 gün ve 2011/1-343 esas
ve 2012/50 karar sayılı ilamında belirtilen görüşleri ışığı altında
sanığın sebebiyet verdiği imar kirliliklerini ortadan kaldırma imkanına
sahip iken kendi kârı ve menfaati için hiç böyle bir çabanın içerisine
girmemesi, toplum hayatının sağlık işaretlerinden olan her açıdan, ama
özellikle mimari açıdan göze hoş gelen, yaşanabilir, güzel ve düzenli
şehirler oluşturma hususundaki kamu amacını görmezlikten gelmesi,
tamamen ekonomik çıkarları doğrultusunda hareket edip, toplum ile
birarada toplum menfaatini gözeterek yaşama bilincini önemsememesi,
kendisi için sağladığı ekonomik çıkardan yargılama aşamasında imar
kirliliklerini gidermek suretiyle vazgeçebilme imkanını da
yanaşmamasından kaynaklanan sanığın kişilik özellikleri ile duruşmadaki
tutum ve davranışları göz önünde bulundurularak yeniden suç işlemeyeceği
hususunda kanaate varılmaması ve sanığın haksız olarak elde ettiği
alanın tamamen ruhsata aykırı olarak elde edip, sanığın elde etmiş
olduğu bu alanı ruhsata tabi hale getirmediğinden yapmış olduğu
satışları bu alanı satışa konu etmeksizin satması ve dolayısıyla satış
üzerinden alınan vergilerin bu alanın hesaba katılmamış olması nedeniyle
hesap edilmiş olmasından ötürü açık bir vergi kaybının oluştuğu
tartışmasız olduğu, bununda kamu için açık bir doğrudan maddi zarar
olduğu tereddütsüz bulunması nedenlerinden ötürü CMK'nın 231/6 ncı
maddesindeki şartlar oluşmadığından sanığın cezasında CMK'nın 231/5 inci
maddesindeki hükmün uygulanmasına yasal imkan görülmemiştir"
gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir. Bu hükmün de sanık müdafii
tarafından temyiz edilmesi üzerine, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
13.02.2014 gün ve 291497 sayılı "bozma" istekli tebliğnamesi ile
Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca
değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.
Sanığın 5237 sayılı TCK'nun 184. maddesi uyarınca cezalandırılmasına ve
5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinin uygulanmasına yer olmadığına karar
verilen olayda, Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza
Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlıklar; 1) 5237 sayılı
TCK'nun 184/5. maddesinde yer alan düzenleme karşısında 5271 sayılı
CMK'nun 231. maddesinin imar kirliliğine neden olma suçu açısından
uygulanmasının mümkün olup olmadığı, 2) 5271 sayılı CMK'nun 231.
maddesinin uygulanmasının mümkün olduğunun kabulü halinde, bahse konu
suçun zarar doğurmaya elverişli bulunup bulunmadığı, 3) Somut olayda
sanık hakkında 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinin uygulanmasına yer
olmadığına ilişkin olarak gösterilen gerekçenin yasal ve yeterli olup
olmadığı, Noktalarında toplanmaktadır. İncelenen dosya kapsamından;
08.05.2009 tarihli yapı tatil tutanağına göre, B.. B.. sınırları
içerisinde yer alan .... Mahallesi 3561 parselde bulunan 3 katlı yapıya
sanığın proje harici olarak her iki yandan merdiven ile 4. bir kat ilave
ettiği tespit edilerek yapının mühürlendiği, 02.07.2009 tarihli
encümen kararı ile İmar Kanununun 32. maddesine göre tutanağa konu
yapının yıkılmasına ve Cumhuriyet savcılığına da suç duyurusunda
bulunulmasına karar verildiği, 27.10.2010 tarihli bilirkişi raporun
da, suça konu binada ruhsat ve eklerine aykırı olarak yapılan kısımların
yıkılarak eski hale getirilmediği gibi ruhsata da bağlanmadığı
bilgilerine yer verildiği, Sanığın suçlamayı kabul etmediği, Anlaşılmaktadır. Uyuşmazlık konularının sırasıyla değerlendirilmesinde fayda bulunmaktadır.
5237 sayılı TCK'nun 184/5. maddesinde yer alan düzenleme karşısında
CMK'nun 231. maddesinin imar kirliliğine neden olma suçu açısından
uygulanmasının mümkün olup olmadığı: 5237 sayılı TCK’nun " İmar kirliliğine neden olma" başlıklı 184. maddesi;
"(1) Yapı ruhsatiyesi alınmadan veya ruhsata aykırı olarak bina yapan
veya yaptıran kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis cezası ile
cezalandırılır. (2) Yapı ruhsatiyesi olmadan başlatılan inşaatlar
dolayısıyla kurulan şantiyelere elektrik, su veya telefon bağlantısı
yapılmasına müsaade eden kişi, yukarıdaki fıkra hükmüne göre
cezalandırılır. (3) Yapı kullanma izni alınmamış binalarda herhangi
bir sınai faaliyetin icrasına müsaade eden kişi iki yıldan beş yıla
kadar hapis cezası ile cezalandırılır. (4) Üçüncü fıkra hariç, bu madde hükümleri ancak belediye sınırları içinde veya özel imar rejimine tabi yerlerde uygulanır.
(5) Kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya
yaptırdığı binayı imar planına ve ruhsatına uygun hale getirmesi
halinde, bir ve ikinci fıkra hükümleri gereğince kamu davası açılmaz,
açılmış olan kamu davası düşer, mahkum olunan ceza bütün sonuçlarıyla
ortadan kalkar. (6) İkinci ve üçüncü fıkra hükümleri, 12 Ekim 2004
tarihinden önce yapılmış yapılarla ilgili olarak uygulanmaz" şeklinde
düzenlenmiştir. Türk Ceza Kanunun 184. maddesinin 5. fıkrası,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurul Görüşmeleri (26.09.2004)
sırasında verilen bir önerge ile maddeye eklenmiş olup, bu değişiklik
önergesinin gerekçesi; "İmar kirliliğine aykırı davranışların ortaya
çıkardığı sonuçların ortadan kaldırılmasının sağlanması amaçlanmıştır"
biçiminde açıklanmıştır. İmar mevzuatında belirlenen usul ve
şartlara aykırı olarak inşa faaliyetinde bulunmak, maddede suç olarak
tanımlanmıştır. Maddenin 5237 sayılı TCK’nun "Topluma Karşı İşlenen
Suçlar" kısmının, "Çevreye Karşı Suçlar" bölümü içinde yer aldığı
dikkate alındığında, korunan hukuki değerin çevre olduğu
anlaşılmaktadır. Kanunun 184. maddesinin beşinci fıkrasına göre
kişinin, ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı
binayı imar plânına ve ruhsatına uygun hale getirmesi halinde kamu
davası açılmayacak, açılmış olan kamu davası düşecek ve mahkûm olunan
ceza bütün sonuçlarıyla ortadan kalkacak, diğer bir ifadeyle fail,
anılan fıkra uyarınca etkin pişmanlık hükmünün gereklerini yerine
getirdiği takdirde hakkında cezaya hükmolunmayacaktır. TCK'nun 184.
maddesi ile korunan hukuki değerin, çevrenin korunması olması ve bu
suçun işlenme sıklığı ve yoğunluğu ile sosyal ve toplumsal bir sorun
olması gerçeği karşısında, kanun koyucunun faili cezalandırmaktan daha
çok, suçun olumsuz etkilerini ortadan kaldırma ve suçun yeniden
işlenmesini önleme amacını esas aldığı, bu amacı gerçekleştirmeye
yönelik olarak da kamu davasının açılmaması, açılmış davanın düşmesi
veya mahkum olunan cezanın bütün sonuçlarıyla ortadan kaldırılmasını
amaçladığı görülmektedir. TCK'nun 184. maddesinin beşinci fıkrasında
yer alan düzenleme onarıcı adalet anlayışına bağlı olarak ortaya çıkan,
bir çeşit etkin pişmanlık hali olup, hukuka aykırı eylemin doğurduğu
sonuçların suçtan önceki hale getirilmesi şeklinde nitelendirmek
mümkündür. Onarıcı adalet anlayışına uygun olarak düzenlenen 184/5.
madde ile fail ıslah edilmekte, mağdur ve toplumun gördüğü zararlar
giderilmekte, ayrıca sorumluluk üstlenerek mağdur ve topluma verdiği
zararı kabul etme ve bunları telafi etme için faile imkân sağlanmakta ve
böylece suçun olumsuz etkileri yok edilmektedir. Uyuşmazlığın
sağlıklı bir şekilde çözümlenmesi için hükmün açıklanmasının geri
bırakılması hükmünün de değerlendirilmesi gerekmektedir. Hükmün
açıklanmasının geri bırakılması, hukukumuzda ilk kez çocuklar hakkında
5395 sayılı Çocuk Koruma Kanununun 23. maddesi ile kabul edilmiş,
19.12.2006 tarihinde yürürlüğe giren 5560 sayılı Kanunun 23. maddesiyle
5271 sayılı Kanunun 231. maddesine eklenen 5 ila 14. fıkra ile büyükler
için de uygulamaya konulmuş, aynı kanunun 40. maddesi ile 5395 sayılı
Kanunun 23. maddesi değiştirilmek suretiyle, denetim süresindeki
farklılıklar hariç tutulmak kaydıyla çocuk suçlular ile yetişkin
suçlular, hükmün açıklanmasının geri bırakılması açısından aynı şartlara
tâbi kılınmıştır. Başlangıçta yalnızca yetişkin sanıklar yönünden
şikâyete bağlı suçlarla sınırlı olarak, hükmolunan bir yıl veya daha az
süreli hapis ya da adli para cezaları için kabul edilen hükmün
açıklanmasının geri bırakılması, 5728 sayılı Kanunun 562. maddesi ile
5271 sayılı Kanunun 231. maddesinin 5 ve 14. fıkralarında yapılan
değişiklikle, Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp
kanunlarında yer alan suçlar istisna olmak üzere, iki yıl veya daha az
süreli hapis veya adli para cezalarına ilişkin tüm suçları kapsayacak
şekilde düzenlenmiş, maddeye 6545 sayılı Kanunla denetim süresi içinde,
kişi hakkında kasıtlı bir suç nedeniyle bir daha hükmün açıklanmasının
geri bırakılmasına karar verilemez hükmü eklenmiştir. 5560, 5728,
5739 ve 6008 sayılı Kanunlarla 5271 sayılı CMK’nun 231. maddesinde
yapılan değişiklikler göz önüne alındığında, hükmün açıklanmasının geri
bırakılabilmesi için; 1) Suça ilişkin olarak; a- Yapılan yargılama sonucu hükmolunan cezanın iki yıl veya daha az süreli hapis ya da adli para cezası olması, b- Suçun Anayasanın 174. maddesinde güvence altına alınan inkılâp kanunlarında yer alan suçlardan olmaması, 2) Sanığa ilişkin olarak; a- Sanığın daha önce kasıtlı bir suçtan mahkûm olmamış bulunması,
b- Suçun işlenmesiyle mağdurun veya kamunun uğradığı zararın aynen
iade, suçtan önceki hale getirme veya tazmin suretiyle tamamen
giderilmesi, c- Mahkemece sanığın kişilik özellikleri ile
duruşmadaki tutum ve davranışları göz önüne alınarak yeniden suç
işlemeyeceği hususunda kanaate ulaşılması, d- Sanığın, hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine dair beyanının olmaması, Şartlarının gerçekleşmesi gerekmektedir.
Bu şartların varlığı halinde, mahkemece hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasına karar verilebilecek ve onsekiz yaşından büyük olan
sanıklar beş yıl, suça sürüklenen çocuklar ise üç yıl süreyle denetimli
serbestlik tedbirine tâbi tutulacaktır. Görüldüğü üzere, hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilebilmesi için sanığın
hükmün açıklanmasının geri bırakılmasını kabul etmediğine ilişkin bir
beyanının olmaması ile suça ve sanığa ilişkin bütün objektif şartların
gerçekleşmiş olması yeterli değildir. Ayrıca mahkemenin, kişilik
özellikleri ile duruşmadaki tutum ve davranışlarını göz önünde
bulundurarak sanığın yeniden suç işlemeyeceği hususunda olumlu bir
kanaate uluşması da gerekmektedir. Böylece kanun koyucu suça ve faile
ilişkin tüm objektif şartları taşıyan herkes için mutlak surette hükmün
açıklanmasının geri bırakılmasına karar verilmesi gerektiğini kabul
etmeyip, hakime belirli ölçüler içerisinde bir takdir hakkı tanımıştır.
CMK'nun 231. maddesinin uygulanma şartları ile TCK'nun 184/5. maddesi
karşılaştırıldığında, imar kirliliğine neden olma suçuna özgü olarak
düzenlenen 184/5. maddesi ile fail açısından daha lehe sonuçlar
öngörülmüştür. Nitekim fail hakkında hükmolunan ceza kesinleşse dahi,
suça konu binanın imar planına veya ruhsatına uygun hale getirilmesi
halinde bir süre şartı aranmaksızın ceza bütün sonuçlarıyla ortadan
kalkacak, açılmış olan kamu davasının yine süre şartı aranmaksızın
düşmesine karar verilecektir. CMK'nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün
açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanması ise objektif
şartların yerine getirilmesi ve mahkemece sanığın yeniden suç
işlemeyeceğine ilişkin kanaate ulaşılması halinde mümkün olacak, açılmış
olan kamu davasının düşmesine karar verilebilmesi için ise, hükmün
açıklanmasının geri bırakılması kararı verildikten sonra sanığın beş
yıllık denetim süresi içerisinde kasten yeni bir suç işlememesi
gerekecektir. Bu nedenle, imar kirliliğine neden olma suçunda
ruhsatsız ya da ruhsata aykırı olarak yaptığı veya yaptırdığı binayı
imar planına ve ruhsatına uygun hale getirerek TCK'nun 184/5.
maddesindeki özel düzenlemeden yararlanma imkânı bulunan fail hakkında
CMK'nun 231. maddesinde düzenlenen hükmün açıklanmasının geri
bırakılmasının uygulanma imkânı bulunmamaktadır. Buna göre, daha
lehe hükümleri kapsadığı konusunda tereddüt bulunmayan ve hükmün
açıklanmasının geri bırakılması hükmüne göre özel bir düzenleme olan
5237 sayılı TCK'nun 184/5. maddesinin gereğini yerine getirmeyen sanık
hakkında 5271 sayılı CMK'nun 231. maddesinde düzenlenmiş olan hükmün
açıklanmasının geri bırakılması hükmünün uygulanıp uygulanmayacağına
ilişkin ayrıca bir değerlendirme yapılması gerekmediğinin kabulü
zorunludur. Bu açıklamalar ışığında uyuşmazlık konusu değerlendirildiğinde;
B.. B.. sınırları içerisinde yer alan Yenibosna Mahallesi 3561 parselde
bulunan 3 katlı binaya proje harici ruhsatsız olarak eklediği merdiven
ve ilave katı mühürlenen sanığın yapılan ihtara rağmen 3194 sayılı
İmar Kanunu hükümleri gereğince ruhsat almadığı, suça konu yerdeki
müdahaleyi sonlandırarak imara uygun hale getirmediği ve mahkemece
yeniden suç işlemeyeceği hususunda kanaate varılmadığı belirtilerek
sanık hakkında hükmün açıklanmasının geri bırakılmasına yer olmadığına
karar verildiği anlaşılmaktadır. İmar kirliliğine neden olma suçunu
işleyen sanık, ruhsatsız olarak yaptığı bölümleri projeye uygun hale
getirerek 5237 sayılı TCK'nun 184/5. maddesindeki özel düzenlemeden
yararlanma imkanı bulunduğu halde bunu yapmayarak anılan maddedeki özel
düzenlemeden yararlanmamış olup, bu durumda 5271 sayılı CMK'nun 231.
maddesinde düzenlenmiş olan hükmün açıklanmasının geri bırakılması
şartlarını yerine getirip getirmediğinin ayrıca değerlendirilmesine
gerek bulunmamaktadır. Bu itibarla, sanık hakkında hükmün
açıklanmasının geri bırakılması hükmünü uygulamamak suretiyle sonucu
itibariyle isabetli olan yerel mahkemenin direnme hükmünün onanmasına
karar verilmelidir. Birinci uyuşmazlık konusuyla ilgili olarak
ulaşılan sonuca göre diğer uyuşmazlık konularının değerlendirilmesine
gerek görülmemiştir. SONUÇ: Açıklanan nedenlerle; 1-
Sonucu itibariyle isabetli olan Bakırköy 28. Asliye Ceza Mahkemesinin
07.05.2013 gün ve 75-601 sayılı direnme hükmünün ONANMASINA, 2-
Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına
TEVDİİNE, 25.11.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar
verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
TESPİT DAVALARINDA GÖREVLİ MAHKEME
Taraflar arasındaki "oda kaydının silinmesine dair işlemin iptali, üyelik kaydının devam ettiğinin ve davacının taksi durağında hak sahibi olduğunun tespiti” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bandırma 1.Asliye Hukuk Mahkemesince mahkemenin görevsizliğine dair verilen 06.09.2012 gün ve E:2
SÖZLEŞMEDEN DOĞAN DAVA • YETKİLİ MAHKEME İFA YERİ
(...Davacı, davalının talebi üzerine davalıya 250.000 TL borç para verdiğini, aylık 11.250 dolar faizin düzenli ödenmesi, ana paranın ise 4 ay içinde ödenmesi hususunda anlaştıklarını, davalının ilk ay faizi ödemesine rağmen sonrasını ödemediğini belirterek fazlası saklı kalmak üzere 50.000 TLnin ta
Muhatabın bilinen adresine çıkarılan tebligatın bilâ tebliğ iadesi halinde, 21/2. maddesine göre tebligat çıkartılabilir.
Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki alacaklı tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi E. Ö. tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunu
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?