Mahkemesi : .... Asliye CezaHırsızlık suçundan açılan kamu davasının yapılan yargılaması neticesinde, sanığın üzerine atılı suçu işlediğinin sabit olmaması nedeniyle beraatine ilişkin .... Asliye Ceza Mahkemesince verilen ... gün ve ... sayılı hükmün, katılan vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay ... Ceza Dairesince ... gün ve ... sayı ile onanmasına karar verilmiştir.Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı ise ... gün ve ... sayı ile;"Sanığın kesilmiş orman emvallerinin istiflendiği bölgeden aracıyla geçiş yaptığı ve istiflenmiş odunların bulunduğu yerde minibüsü durdurduğunun sabit olduğu, savunmasına göre minibüsü durdurma sebebinin tuvalet ihtiyacını gidermek, iddiaya ve tanık beyanlarına göre ise odunları istiflendiği yerden araca yüklemek olduğu, orman sahasında mevsimlik işçi ...'ın jandarma beyanında odunların bulunduğu yerden ses gelmesi üzerine daha önce de odunlar çalındığı için diğer tanığın uyarması ile olay yerine gittiğini, önceden tanıdığı sanığı minibüsüne odunları yüklerken gördüğünü, müdahale etmesi üzerine sanığın 'olayı kapatalım' dediğini, kendisinin 'olay bizden çıktı, orman müdürüne intikal etti, aldığın odunları ister getir, ister getirme' dediğini ve yanından ayrıldığını beyan ettiği, görgü tanığı ...'nın da bu beyanı teyit ettiği, olaydan bir gün sonra orman muhafaza memurları tarafından sanığın adresinde tanzim edilen suç tutanağına göre sanığın odunluğunda yapılan aramada istiflenen sahadaki emval ile aynı mahiyette toplam yedi kental, ibreli, çam kabuklu, kâğıtlık emvalin bulunduğu, tutanakta sanığın 'ihtiyacımız vardı, kazık yapacaktık, itfaiyede memurum, beni idare edin' dediği hususunun yer aldığı görülmektedir.Bu bilgi ve beyanlardan anlaşıldığı üzere, aracının plakası bizzat görgü tanıklarınca alınan ve önceden tanınıp suçüstü yapılan sanığın, suça konu odunları aldığı sabittir. Keza odunlar, sanığın evine bitişik odunluğunda yapılan aramada ele geçirilmiş, istiflenmiş emval ile aynı mahiyette olduğu belirlenmiş, sanık orman muhafaza memurlarına suçunu ikrar edip itfaiyede memur olduğu için bu işi kapatmalarını, kendisini idare etmelerini söylemiştir.Kovuşturma aşamasında suçlamayı kabul etmemiş, eşi de bulunan emvalin olaydan üç dört gün önce evin önünden geçen kamyondan düştüğünü ve kendisinin topladığını beyan etmiş ise de, odunların miktarı itibarıyla hayatın olağan akışına uymadığı anlaşılmıştır.Sanığın atılı suçu işlediği, aracının plakasını alan ve kendisini tanıyıp suçüstü yapan tanık beyanları, arama neticesi odunları bulan orman muhafaza memurlarının tanzim ettiği tutanak içeriği ve sanığın tevil yollu ikrarları ile sabit bulunmasına rağmen, beraat kararının onanması yasaya uygun görülmemiştir" düşüncesiyle itiraz kanun yoluna müracaat ederek, Özel Daire onama ilamının kaldırılmasına ve yerel mahkemece verilen beraat hükmünün bozulmasına karar verilmesi isteminde bulunmuştur.CMK'nun 308/1. maddesi uyarınca inceleme yapan Özel Dairece, 07.05.2014 gün ve 16154-12453 sayı ile, itirazın yerinde görülmediğinden bahisle Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.TÜRK MİLLETİ ADINACEZA GENEL KURULU KARARIÖzel Daireyle Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı arasında oluşan ve çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; sanığın hırsızlık suçunun sabit olup olmadığının tespitine ilişkindir.İncelenen dosya kapsamından;Olay tarihinde orman kesim alanında çalışan işçilerin, sanığın, plakasını da verdikleri minibüsü ile ormandan odun çaldığını ihbar etmeleri üzerine, orman muhafaza memurlarınca Cumhuriyet savcısından alınan arama izni uyarınca jandarma görevlileri ile birlikte sanığın evinde arama yapıldığı ve yaklaşık otuz kilogram ağırlığında ibreli kâğıtlık odun bulunduğu,Orman muhafaza memurlarınca ihbardan bir gün sonra düzenlenen sanığın imzadan imtina ettiği tutanakta; kesim alanında çalışan işçilerin telefonla arayarak ismini ve aracının plakasını söyledikleri sanığın odun çaldığını bildirmeleri üzerine, mahkemeden alınan arama izni doğrultusunda aracında ve evinde arama yapıldığı, aracında orman emvali ya da delil olabilecek emval kırıntısına rastlanmadığı, odunluğunda ise çam kabuklu kâğıtlık odun bulunduğu, söz konusu odunların çalınan emvallerle aynı nitelikle olduğu, kesim alanındaki istiflerden yedi kental, ibreli çam kabuklu, kâğıtlık emvalin çalındığı, evinde bulunan emvali nereden aldığı sorulan sanığın; "itfaiyede memurum, ihtiyacım vardı, kazık yapacaktım, idare edin" dediği bilgilerine yer verildiği,Yerel mahkemece, sanığın evinde yapılan arama neticesinde ele geçirilen odunların yediemin olarak teslim edildiği orman deposunda, suç tarihinden yaklaşık onbir ay sonra icra edilen keşifte hazır bulunan orman yüksek mühendisi bilirkişinin; suça konu odunların sahil çamı ağaçlarından elde edildiğini, suç tutanağında yazılı emvaller ile karşılaştırılma imkânı olmadığından üretime ait olduğu ya da başka bir yerden kesilip temin edildiği konusunda bir kanaat yürütülemeyeceğini belirttiği,Anlaşılmaktadır.Tanık ...; orman işletmesinde kesim işçisi olarak çalıştığını, daha önce de kesim alanında hırsızlık yapıldığını, olay günü ormanda bulunduğu sırada sesler duyduğunu, ...'a; "aşağıdan ses geliyor, odun yüklüyor olabilirler gidip bakayım" dediğini, olay yerine gittiğinde arkadan minibüsü gördüğünü ve plakasını alıp telefonla orman işletme müdürünü aradığını, minibüsün içerisinde odun olup olmadığını göremediğini, yaklaştığında minibüsün hareket ettiğini, arkadaşını arayarak durumu bildirdiğini, traktörle takip ettiklerini, ... Köyündeki emvale beşyüz altıyüz metre mesafede aracın durduğunu, sanığa kesim alanından odun alıp almadığını sorduklarını, sanığın herhangi bir şey söylemediğini, emvali kimin aldığını tam olarak göremediğini, bu nedenle sanığın alıp almadığı konusunda bir şey söyleyemeyeceğini, duruşmada ise; aracı ilk gördükleri yerde ster edilmiş vaziyette orman emvali bulunduğunu, kalınlığı insan kolu kadar olan yaklaşık bir metre boyunda çam odunu istiflediklerini, minibüs hareket ettiğinde eksik emval görmediklerini, aracı gördükleri gün herhangi bir hırsızlık olayı olmadığını, sanığın evinden ele geçirilen emvallerin kendilerine gösterildiğini, söz konusu odunların çalınan emval olmadığını, ifadesinin bir kısmının yanlış yazıldığını, araçtaki şahısla konuşmadıklarını, aracı takip ettiklerini ancak durdurmadıklarını, köyün içine geldiklerinde takip ettikleri araca benzer aracı ve yanındaki sanığı gördüklerini, sanığa aracın kendisine ait olup olmadığını sorduğunu, sanığın kabul ettiğini, aracın plakasını almadığını, takip ettiği araçla sanığın evinin önündeki aracın rengi ve modelinin benzemekte olduğunu, sanığın kendilerine her hangi bir şey söylemediğini belirtmiş,Tanık ... kollukta; olay günü ormanda olduğu sırada ses duyduğunu, ...'ya "aşağıdan sesler geliyor git bak" dediğini, arkadaşının da gittiğini, bir süre sonra telefonla arayarak plakasını verdiği aracın odun yüklediğini söylediğini, bunun üzerine olay mahalline gittiğini, sanığın kendilerine "olayı kapatalım" şeklinde teklifte bulunduğunu, ancak kabul etmediğini, sanığın odun yüklediğini görmediğini, duruşmada ise; olay tarihinde ormanda çalıştığı sırada kendisi ile aynı işi yapan arkadaşının emval çalındığını söylediğini, söz konusu yerin piknik yolu olduğunu ve fazla araç geçtiğini, istifledikleri ağaçların yerinde olmadığını fark ettiklerini, ancak herhangi bir araba veya emvalleri çalan şahsı göremediğini, sanığın evine gittiklerinde minibüsün evin önünde bulunduğunu, emvalin ise bulunmadığını beyan etmiş,Tanık ...; sanığın eşi olduğunu, arama yapıldığı tarihten iki gün evvel evin önünden geçen bir kamyondan üç dört parça odun düştüğünü, arkasından seslendiğini ancak şoförün duymadığını, odunları toplayarak odunluğa koyduğunu, orman muhafaza memurları geldiğinde kamyondan düşen emvalleri gösterdiğini, arama sırasında eşinin evde olmadığını, daha sonra araçla birlikte geldiğini, aracın da arandığını ifade etmiş,Tanık ...; suç tutanağının doğru olduğunu, telefonla bildirilmesi üzerine emvalin çalındığı yere gittiğini, kesim işçilerinin olay mahallinde olduğunu, aracın plakasını kendilerine aynı işçilerin verdiğini, yapılan aramada sanığın ahırında emvalleri bulduklarını, bulunan odunlarla çalınan emvallerin aynı olduğunu söylemiş,Sanık ... kollukta; olay günü aracıyla oğlunun bisikletini tamire götürdüğünü, dönüşte ağaç kesimi yapılan yerde durup tuvalet ihtiyacını giderdiğini, yolda kesilmiş ağaçlar bulunduğunu, ancak kesinlikle söz konusu odunlardan almadığını, tekrar minibüsüne binerek servis sırası geldiği için durağa gittiğini, oğlunun da yanında olduğunu, orman memurlarınca evinde yapılan arama neticesi bulunan dört parça odunun yoldan geçen orman işletmesine ait kamyondan düştüğünü ve eşi tarafından alınıp eve getirildiğini sonradan öğrendiğini, aracıyla veya araçsız olarak ormandan odun almadığını, suçlamaları kabul etmediğini, duruşmada ise; olay günü oğlu ile birlikte bisikletçiye gittiğini, dönüşte aracını oğlunun kullanmak istediğini, kesim yapılan yere geldiklerinde araçtan indiğini, yanında bulunan bir şişe birayı içip tuvalet ihtiyacını gidermek amacıyla ağaçlığa girdiğini, ardından tekrar köye geldiğini, aracı dolmuş sırasına girmesi için şoföre vereceği sırada eşinin arayarak olaydan bahsettiğini, bir gün önce nakliye yapan kamyonun telefon teline takılması sonucu odunların düştüğünü, eşinin şoföre seslendiğini, ancak tellerin kopmuş olması nedeniyle durmadığını, eşinin söz konusu odunları alıp eve getirdiğini suçlamaları kabul etmediğini savunmuştur.Amacı her somut olayda maddi gerçeğe ulaşarak adaleti sağlamak, suç işlediği sabit olan faili cezalandırmak, kamu düzeninin bozulmasını önlemek ve bozulan kamu düzenini yeniden tesis etmek olan ceza muhakemesinin en önemli ve evrensel nitelikteki ilkelerinden birisi de öğreti ve uygulamada; "suçsuzluk" ya da "masumiyet karinesi" olarak isimlendirilen, Latince ise; "in dubio pro reo" olarak ifade edilen "şüpheden sanık yararlanır" ilkesidir. Bu ilkenin özü bir ceza davasında sanığın cezalandırılmasına karar verilebilmesi bakımından göz önünde bulundurulması gereken herhangi bir soruna ilişkin şüphenin, mutlaka sanık lehine değerlendirilmesidir. Oldukça geniş bir uygulama alanı bulunan bu kural, dava konusu suçun işlenip işlenmediği, işlenmişse sanık tarafından işlenip işlenmediği ve gerçekleştirilme biçimi konusunda şüphe belirmesi durumunda da geçerlidir. Sanığın üzerine atılı bulunan suçlardan cezalandırılmasına karar verilebilmesinin temel şartı, suçun hiçbir şüpheye yer vermeyecek kesinlikle ispat edilebilmesidir. Gerçekleşme şekli şüpheli veya tam olarak aydınlatılamamış olay ve iddialar aleyhine yorumlanarak mahkûmiyet hükmü kurulamaz. Ceza mahkûmiyeti, toplanan delillerin bir kısmına dayanılıp, diğer bir kısmı gözardı edilerek ulaşılan kanaatlere değil, kesin ve açık bir ispata dayanmalı, bu ispat hiçbir şüphe veya başka türlü oluşa imkân vermeyecek açıklıkta olmalıdır. Yüksek de olsa ihtimale dayanılarak sanığın mahkûmiyetine karar vermek, ceza muhakemesinin en önemli amacı olan gerçeğe ulaşmadan hüküm kurmak anlamına gelecektir.Somut olay bu açıklamalar ışığında değerlendirildiğinde;Sanığın sevk ve idaresindeki minibüs ile ormanın kesim yapılan bölümünden geçtiği sırada tuvalet ihtiyacını gidermek amacıyla durduğu, aynı mahalde daha önceden de hırsızlık olayları meydana gelmesi nedeniyle minibüsün motor sesini duyan işçilerin olay mahalline geldikleri, bu sırada aracın hareket ettiği, tanıkların durumu telefonla orman işletme şefliğine bildirdikleri, ertesi gün sanığın aracında ve evinde arama yapıldığı, minibüsünde delil niteliği teşkil edebilecek orman emvali ya da emval kırıntısına rastlanılmadığı, evinin yakınlarındaki kapalı yerde ise odunlar bulunduğu, sanığın eşinin, söz konusu odunların evin önünden geçen bir kamyondan düştüğünü belirttiği, sanığın da bu ifadeyi doğruladığı, sanık savunmaları ile eşi olan tanığın bu yöndeki beyanlarının aksinin, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı delillerle ispatlanamadığı, yerel mahkemece olay tarihinden yaklaşık onbir ay sonra yapılan keşifte hazır bulunan orman yüksek mühendisi bilirkişinin, sanığın evinde bulunan odunlar ile kesim alanından çalındığı iddia edilerek suç zaptına konu olan emvallerin karşılaştırılmasına imkân bulunmadığı, bu nedenle aynı nitelikte olup olmadıkları yönünde kanaati oluşmadığını belirttiği, arama neticesinde sanığın evinde ele geçirilen odunlara ait olup dosyaya sunulan fotoğraflar incelendiğinde de, söz konusu odunlar ile kollukta sanığın aracını kesim alanında gördüklerini beyan eden tanıkların, çalındığını ileri sürdükleri emvalin nitelikleri itibarıyla uyumlu olmadıkları, kaldı ki soruşturma aşamasındaki anlatımlarından vazgeçen tanıkların, duruşmadaki yeminli beyanlarında sanığı odun çalarken görmediklerini, olay günü ormanda hırsızlık olayı meydana gelmediğini, sanığın evinde bulunan odunlarla çalınan emvalin farklı olduğunu ifade ettikleri, bu durum karşısında, sanığın üzerine atılı hırsızlık suçunu işlediğini ispatlar mahiyette, cezalandırılmasına yetecek, her türlü şüpheden uzak, kesin ve inandırıcı bir delil bulunmaması nedeniyle beraatine ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu kararı onayan Özel Daire ilamında isabetsizlik bulunmadığından itirazın reddine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;1- Sanığın atılı suçu işlediğini ispatlar mahiyette, mahkûmiyetine yetecek herhangi bir delil bulunmaması nedeniyle beraatine ilişkin yerel mahkeme hükmü ile bu kararı onayan Özel Daire ilamında isabetsizlik bulunmadığından İTİRAZIN REDDİNE,2- Dosyanın, mahalline gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 15.12.2015 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.