Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 516 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 426 - Esas Yıl 2011





(....Dava, mal bedelinin tahsili amacıyla başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Davalı vekili, davacı ile hiçbir ticari ilişkilerinin ve borçlarının olmadığnı, mal teslim almadıklarını belirterek davanın reddine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Mahkemece iddia, savunma ve alınan bilirkişi raporuna göre davanın kısmen kabulü ile davalının icra takibine vaki itirazının 21.569.00.- YTL. si üzerinden iptali ile takibin devamına % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmiş, hüküm davalı vekilince temyiz edilmiştir.Davacı, davalıya ilk parti olarak 09.01.2004 tarihinde davalı şirket elemanı Servet Hançer imzasına 10.649 metre (35 top) ikinci parti olarak 29.01.2004 de davalı şirket hissedarı F....A....imzasına 21.495 Metre (71 top) kumaş teslim edildiğini, davalı yanca kısmi ödemelerde bulunduğunu, davalının kumaşın 11.445 metrelik kısmını alıkoyup, geri kalanı iade edeceğini beyan ettiğinden,, bu miktar için 31.03.2004 tarih, 34.699.207.139./TL. lıkfatura düzenlediğini, tahsili amacıyla icra takibine girişildiğini, haksız itiraz üzerine de takibin durdurulduğunu ileri sürmüş, davalı yan ticari ilişkiyi inkar ederek Servet Hançer’in şirket çalışanı olmadığı, F...A...’a ait olduğu iddia edilen imzanın da sahte olduğunu savunmuştur.SSK Başkanlığinın 24.03.2006 tarih 031530sayılı yazı ekindeki davalı şirkete ait prim belgelerinden S.... H....’in isminin bulunmadığı, 29.01.2004 tarihli 21.495 metre malın teslimi ile ilgili belgede atılı olan imza ile ilgili yaptırılan grafolojik incelemede imzanın Fatih Ak’ın eli mahsulü olduğunun belirlendiği davacı tanıklarının ifadelerinden ve diğer davacı delillerinden ve davanın konusu iki adet irsaliye ile gönderilen kumaştan 20.000 metreye yakın kumaşın davacıya iade edildiği anlaşılmaktadır.Açıklanan bu hususlar ve kısmen ödeme iddiası da gözetilerek davacının teslimini kanıtladığı malın miktar ve bedelinin belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisi doğru görülmemiştir.. )Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.Hukuk Genel Kurulun’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve direnme kararının verildiği tarih itibariyle HUMK 2494 sayılı Yasası ile değişik 438/II. Fıkrası hükmü gereğince duruşma isteğinin reddine karar verilip dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:YARGITAY HUKUK GENEL KURULU KARARI:Dava, satım sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsiline yönelik olarak başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkindir.Yerel Mahkemece; taraflar arasında mevcut akdi ilişki kapsamında davalıya ham kumaş satışı yapıldığı davalının kısmi ödemede bulunduğu, davacı şirketin usulüne uygun tutulmuş ve sahibi lehine delil vasfına haiz ticari defter ve kayıtları dikkate alınarak sabit görülerek, TTK’nın 83. Maddesi uyarınca eda ettirilen yemine nazaran davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Yüksek Özel Daire’ce; davacının kısmen ödeme iddiası da gözetilerek teslimini kanıtladığı malın miktar ve bedelinin belirlenmesi gerekirken, eksik araştırma ve inceleme ile yazılı şekilde hüküm tesisinin doğru görülmediğine işaretle hükmün bozulmasına karar verilmiştir.Yerel mahkemece, fatura ve sevk irsaliyeleri kapsamlarıyla da doğrulanan tanık anlatımlarından, davalı tarafa saten dokuma kumaşın ham olarak satıldığı ve bu kumaş üzerinden boya-terbiye işlemleri yaptırıldığı, savunmanın aksine, taraflar arasında akdi ilişkinin mevcut olduğu, davalı yanın imza itirazının da yerinde olmadığı, kısmi ödemeden sonra kalan miktar yönünden başlatılan takibe haksız olarak itiraz edilmek suretiyle takibin durdurulduğu kanaatine varılarak, davacı şirketin usulüne uygun tutulmuş ve sahibi lehine delil vasfına haiz ticari defter ve kayıtları dikkate alınarak TTK’nın 83. Maddesi uyarınca eda edilen yemine de dayanılarak, davanın kısmen kabulüne ilişkin önceki kararda direnilmiş;Hükmü davalı vekili temyiz etmiştir.İlk karar, bozma ve direnme kararlarının kapsamı itibariyle taraflar arasındaki akdi ilişkinin varlığı ve iade edilen mallar konusunda özel daire ile yerel mahkeme arasında uyuşmazlık bulunmaktadır.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu’nun önüne gelen uyuşmazlık; kısmen ödeme iddiası da gözetilerek davacının teslimini kanıtladığı malın miktar ve bedelinin belirlenmesi noktasında toplanmaktadır.Öncelikle, konuya ilişkin yasal düzenlemelerin irdelenmesinde yarar vardır:818 sayılı Borçlar Kanunu’nun “İki Tarafın Hak Ve Vazifeleri" başlıklı 182. Maddesi; “Beyi bir akittir ki onunla bayi, satılan malı müşterinin iltizam ettiği semen mukabilinde müşteriye teslim ve mülkiyeti ona nakleylemek borcunu tahammül eder. Hilafına adet veya mukavele mevcut değil ise bayi ile müşteri borçları aynı zamanda ifa etmekle mükelleftirler.Hale göre tayini mümkün olan semen, tesmiye edilmiş hükmündedir." Hükmü yer almaktadır.Bu noktada satılanın tesliminin ispatı önem arz etmekte; bu bağlamda eldeki uyuşmazlık yönüyle tesliminin tanıkla kanıtlanıp kanıtlanamayacağı hususunun açıklığa kavuşturulması gerekmektedir.Hemen belirtmelidir ki, satılanın tesliminin “hukuki işlem" niteliğinde olup, buna ilişkin savunmanın hangi delilerle kanıtlanabileceğinin belirlenmesinde, hukuki işlemlerin varlığının kanıtlanmasına ilişkin genel usul hukuku kurallarının (1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288 ve devamındaki hükümler) göz önünde tutulması gerekir.Bunun sonucu olarak ta; herhangi bir hukuki işlem gibi, teslim de anılan hükümdeki senetle (yazılı delille) ispat kuralı çerçevesinde, ilişkin bulunduğu malın miktar ve değerine göre belirlenmelidir (Kuru Baki, Hukuk Muhakemeleri Usulü, İstanbul 1990 5. Basım, C:2,S:1534, S:1603, Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 06.11.2002 gün 2002/13-875 E., 2002/885 K. sayılı ilamı da bu yöndedir.)Somut olaya gelince;Eldeki uyuşmazlık yönüyle satış bedelinin miktarı itibariyle, teslim savunmasının 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 288. Maddesi uyarınca yazılı delille kanıtlaması zorunlu bulunduğu gibi, aynı Kanun’un 293. Maddesinde gösterilen, tanıkla kanıtlama olanağının tanındığı hallerden herhangi birinin varlığı da, davacı tarafça ileri sürülmemiştir.Yine, somut olayda, davalının, teslim savunması yönünde davacının tanık dinletmesine açık bir muvafakati olmadığı gibi; tersine, davalı vekili, buna muvafakat etmediğini açıkça bildirmiştir. Bu durumda, davacı satıcı, dava konusu satılanı davalı alıcıya teslim etmiş olduğu yönündeki savunmasını yazılı delille kanıtlamak zorundadır. Mahkemenin buna rağmen dinlediği tanıkların beyanlarına itibar edilemez.Davacı tarafından davalı adına 31.03.2004 tarih 910216 numaralı 11.445 metre kumaşla ilgili olarak 34.699.207.137.- TL. lık fatura tanzim edilmiş olduğu, bu faturanın üzerinde 29.01.2004 tarih ve 193915 numaralı irsaliyenin yazılı olduğu, bu faturanın davalı şirket adresine iadeli taahhütlü posta ile gönderildiği, ancak faturanın hanede bulunmadığını belirtilerek iade edildiği anlaşılmaktadır. Bu durumda davacının tebliğ edilmeyen fatura delillerine de dayanamayacağı açıktır.Ancak, dava dosyasında davalı adına tanzim edilmiş 09.01.2004 tarihli mal teslimi ile ilgili belgede 35 top 10.649 metre kumaşın yazılı olduğu altında S..H.....imzasının bulunduğu, diğer 29.01.2004 tarihli mal teslimi ile ilgili belgede71 top 21.495 metre kumaşın yazılı olduğu altında F...A... imzasının bulunduğu görülmüştür.SSK Başkanlığı Sigorta İşleri Genel Müdürlüğü İstanbul Sigorta İl Müdürlüğü tarafından gönderilen 24.03.2006 tarih 031530 sayılı yazıları ekindeki davalı şirkete ait 2002/1,2,3 dönemi, 2003/1,2,3 dönemi ve 2004/2 dönemi dönem bordroları ile 2004/5 ve 2004/12. Aylara ait aylık prim belgelerinin incelenmesindeS H..... isminin bulunmadığı anlaşılmaktadır.05.06.2006 havale tarihli uzman bilirkişi raporunda “29.01.2004 tarihli 21 top 21.495 metre malın teslimi ile ilgili belgede atılı olup davalı şirket ortağıM....F.... A.....’a izafe edilen imzanın M....F.... A....’ın mahsulü olduğu tespitedilmiştir.Mahkemece hükme esas alınan 24.03.2008 tarihli bilirkişi kurulu raporu ile davacının kendi defterlerinde davalı ile olan hesabı incelendiğinde davacı şirketin davalı şirketten 15.02.2004 ve 02.03.2004 tarihlerinde 5.000,00 USD çek ve 5.000,00 USD nakit olmak üzere toplam 10.000,00 USD avans aldığı ve bu tutarların Türk Lirası karşılığı olarak (-) 13.130.050.000.- TL’yi davalı alacağı olarak hesaba işlendiği, bu avans ile ilgili olarak ta davacı tarafından davalı adına 31.03.2004 tarihinde 910216 nolu 34.699.207.139.- TL tutarlı fatura tanzim edildiği ve hesaba davalı borcu olarak kaydedildiği, bu işlemlerin sonucunda da takip tarihi olan 24.05.2004 itibari ile davacının davalı şirketten 21.569.157.139.- TL alacaklı olduğu, davalı tarafından ibraz edilen ticari defterlerinin incelenmesinde davacının takip konusu yaptığı fatura ve yine davacının dilekçesinde davalıdan aldığını iddia ettiği (5.000 USD çek +5.000 Nakit) toplam 10.000 USD ile ilgili herhangi bir borç ve alacak kaydının olmadığının görüldüğü, ayrıca yine inceleme günü davalı şirkete ait 2004 yılı Yevmiye defterinin kapanış maddesinde de davacı şirket ile ilgili herhangi bir kaydın olmadığı belirtilmiştir.Davacı tarafın defterleri kesin delil vasfına haiz olup, davacı kendi defterlerine göre davalıdan alacaklıdır.6762 sayılı Türk Ticaret Kanunu (TTK)’nun 86. Maddesine göre, taraflardan birinin defteri kanuna uygun olup da, diğerinin ki olmaz veya hiç defteri bulunmaz yahut ibraz etmek istemezse; defterleri muntazam olan tacirin birbirini teyit eden defterlerindeki kayıtlar, diğeri aleyhine delil olur. Defterler usulüne uygun tutulmamış dahi olsa aleyhine delil teşkil edeceği kuşkusuzdur.Ticari defterlerle ispat usulünde diğer koşulların bir arada bulunduğunu tespit eden mahkeme, ticari defterleri lehine delil sayılan tarafa TTK. Md. 83 doğrultusunda son olarak verdiği tamamlayıcı yemin davacı tarafından eda ve yeminde sebat edilmiştir.Defter sahibi, mahkemenin kendisine verdiği tamamlayıcı yemini ederse mahkeme bu yemin ile bağlıdır. Yani ticari defterdeki kayıt sahibi lehine kesin delil teşkil eder. Ancak, defterdeki kayıtlara dayanarak yapılan belgelerin de kayıtları doğrulaması gerekir. Buna göre, davacı toplamda 32.144 metrelik mal teslimi yapılmış olduğunu, davalının bu malların bir kısmını iade edildiğini, davalının iade etmediği malların toplam 11.445 metre olduğunu iddia etmektedir.Davalı yan önce ticari ilişkiyi inkar ederek S.. H.....’in şirket çalışanı olmadığını,F...A....’a ait olduğu iddia edilen imzanın da sahte olduğunu savunmuş ise de F...A.... İmzasının sahte olmadığının anlaşılması karşısında F...A... imzası ile teslim alınan malın hatalı çıkması üzerine iade edildiğini, S. H.. İmzası ile teslim alınan bir mal bulunmadığını, S.. H....’in kendi çalışanları olmadığını belirterek kabul etmemiştir.Önemle vurgulanmalıdır ki, satım sözleşmesinde malın teslim edildiği kişinin teslim almaya yetkili olması gerekir. Ancak yetkili olmamasına rağmen daha önce değişik zamanlarda, aynı veya değişik kişilerden mal teslim almış ise zımmen yetkili kılındığının kabulü gerekir.Davacı şirket tarafından davalı şirket ortağına 21.495 metrelik mal teslim etmiş olduğu, yaklaşık 20.000 metre kumaşın iade edildiği konusunda bir uyuşmazlık bulunmamaktadır.Ancak davacının sunmuş olduğu 09.04.2004 tarihli 10.649 metrelik malınS. H.. İsimli şahsa teslim edildiğine ilişkin sevk irsaliyesi davalı yan tarafından kabul edilmemiştir.Şu hale göre, mahkemece, 09.01.2004 tarihli irsaliyede malı teslim alan S.H.’in davalı adına mal teslim almaya açık ya da zımmi olanak yetkili kılınıp kılınmadığı, davalı çalışanı olup olmadığı, davalı şirketin diğer ticari ilişkilerinde de yer alıp almadığı, buna ilişkin belgelerde imzası bulunup bulunmadığının yukarıda açıklanan ilkeler çerçevesinde araştırılıp incelenmesi ve oluşan sonuca göre bir karar verilmesi gerekirken eksik inceleme ile yazılı şekilde verilen direnme kararının bu değişik nedenle bozulması gerekmiş; bozma nedenine göre diğer hususlar şimdilik inceleme dışı bırakılmıştır.SONUÇ: Davalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının yukarıda belirtilen değişik gerekçe ve nedenlerle (<KARAR>BOZULMASINA<KARAR>), bozma nedenine göre sair temyiz nedenlerinin bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, oy çokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar FERAGAT EDİLEN DAVANIN TEKRAR AÇILMASI MAHKEMENİN YAPACAĞI İŞ Davacı vekili dava dilekçesi ile; davalının aleyhine, müvekkillerinin de paydaş olduğu taşınmazın haksız kullanımı nedeniyle 8.000.00 liralık ec-rimisil davası açtığını, davadan feragat edildiği gerekçesiyle davanın reddedildiğini, ancak şu andaki davanın davacıları olan müvekkillerinin, ilk ecrimis ZAMANAŞIMINI KESEN SEBEPLER • İCRA TAKİBİ (.Dava eser sözleşmesinden kaynaklanan alacak istemine ilişkindir. Mahkemece davanın zamanaşımı nedeniyle reddine dair verilen karar davacı vekilince temyiz edilmiştir.Yanlar arasındaki uyuşmazlık eser sözleşmesinden kaynaklandığından yüklenici tarafından açılacak alacak davası Borçlar Kanunu’nun 12 eksik harcın yatırılması için önce normal bir süre verilmesi zorunlu olmayıp, mahkemece doğrudan kesin mehil verilebilir. Ne var ki, verilen kesin mehil makul bir süreyi kapsamalıdır. (...Kadastro sırasında dava konusu 136 ada 2 ve 6 ile 139 ada 3 parsel sayılı taşınmazlar davalı C.. G.., 139 ada 6 parsel sayılı taşınmaz eşit paylarla davalı C.. G.. ve dava dışı Z. Y., 136 ada 3 ve 128 ada 1 parsel sayılı taşınmaz davalı M.. G.., 136 ada 4 parsel sayılı taşınmaz davalı H. G., 136 Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?