Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5138 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 4743 - Esas Yıl 2015





MAHKEMESİ :TİCARET MAHKEMESİTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine; temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra, dosya içerisindeki kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Y A R G I T A Y K A R A R IDavacı vekili dava dilekçesinde; davalı tarafa şirket hattı tahsis edildiğini, ödenmeyen dört adet fatura için icra takibi yapıldığını, davalı tarafın takibe itiraz ederek takibi durdurduğunu, itirazın haksız olduğunu, bu nedenlerle itirazın iptali ile takibin devamına ve icra inkar tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı taraf cevap dilekçesi vermediği, beyan dilekçesinde; söz konusu faturaların yüksek miktarda geldiğini, vergiye tabi olmayan tutar altında yapılan bedellerin neye ilişkin olduğunun anlaşılamadığı, talep edilen kalemlerin haklı olup olmadığı hususunda inceleme yapılmasını talep etmiştir.Mahkemece; borç tutarı ve varsa takibe dayanak faturalara yönelik yapılan ödemelere ilişkin belge sunulmadığı ve bilirkişi raporuna karşı yapılan itiraz haklı görülmediği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüyle, 7.681,86 TL asıl alacağa yönelik itirazın iptali ile takibin bu miktar için 13/11/2012 olan takip tarihinden itibaren yıllık %17,75 ve değişen oranlarda avans faizi uygulanmak suretiyle devamına, 7.681,86 TL asıl alacağın %20 tutarı 1.536,37 TL icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya ödenmesine karar verilmiş, hüküm davalı vekili tarafından süresi içerisinde temyiz edilmiştir.Dava, itirazın iptaline ilişkindir.HMK 266. hükmüne göre, çözümü özel veya teknik bir bilgiyi gerektiren konularda bilirkişi oy ve görüşünün alınması zorunludur. Genel hayat tecrübesi ve kültürünün sonucu olarak herkes gibi hakimin de bildiği konularda bilirkişi dinlenmesine karar verilemeyeceği gibi, hakimlik mesleğinin gereği olarak hakimin hukuki bilgisi ile çözümleyebileceği konularda da bilirkişi dinlenemez. Her halde seçilecek bilirkişinin mesleği itibarıyla konunun uzmanı olması gerekir.Somut olaya gelince; yargılama sırasında bilgisine başvurulan hukukçu bilirkişi tarafından düzenlenen raporda, dava konusu alacağın dayanağı .. aboneliği nedeniyle düzenlenen faturaları, her bir hat için ayrı şekilde, kullanıma ilişkin ücretlendirme, varsa taahhütleri, süresi, taahhütlerin sürelerine uyulup uyulmadığı, uyulmamışsa hattın iptali nedeniyle ödenmesi gereken tutar, yararlanılan kampanyalar ve ücretlendirme şekli itibariyle incelenerek denetime elverişli bir şekilde hesaplanmamış, mahkemece bu rapor doğrultusunda karar verilmiştir. Rapor düzenleyen bilirkişinin telefon aboneliğinden kaynaklanan dava konusunda uzman olmadığı bu nedenle bilirkişi olarak dinlenemeyeceği kuşkusuzdur.Hal böyle olunca, mahkemece dava dosyasının, telefon aboneliğinden kaynaklanan dava konusunda uzman olan mühendis bir bilirkişiye verilerek dava konusu fatura alacağı dayanağı telefon hatlarının kullanım süresi, yapılan taahhüt, yararlanılan kampanyalar ve ücretlendirme şekli açısından ayrı ayrı faturalarının incelenerek denetime elverişli bir şekilde hesaplanması için rapor düzenlettirilmesi gerekirken, konusunda uzman olmayan bilirkişiden alınan yetersiz rapor doğrultusunda hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA ve peşin alınan temyiz harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 04.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.