Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 511 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 802 - Esas Yıl 2013





Davacının haksız tutuklanma sonucu uğramış olduğu zarar nedeniyle yasal faizi ile birlikte, 20.000 Lira maddi ve 20.000 Lira manevi tazminatın davalı hazineden tahsiline yönelik isteminin kısmen kabulü ile 2.423 Lira maddi ve 10.000 Lira manevi tazminatın 29.04.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine ilişkin, İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 08.12.2011 gün ve 43-391 sayılı hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosyayı inceleyen Yargıtay 12. Ceza Dairesince 24.09.2012 gün ve 20320-19555 sayı ile;“Davacının başka mahkemelere ait ilamlardan da hükümlü olması nedeniyle, dava konusu İzmir 18. Asliye Ceza Mahkemesine ait 2005/174 esas, 2006/513 karar sayılı ilamı infaza başlayıp başlamadığı açıklığa kavuşturulduktan sonra farklı mahkemelere ait ilamlardan aldığı para ve hapis cezalarının toplamı, tutuklu kaldığı süre ve infaz sonrası 5271 sayılı CMK'nun 141/f maddesi gereğince, hükümlülük süresinin düşülmesi sonucu belirlenecek süreye göre, tazminat değerlendirmesi yapılması gerekirken, bu konu ile ilgili eksik bilirkişi raporuna dayanılarak maddi ve manevi tazminata hükmedilmesi” isabetsizliğinden bozulmasına karar verilmiştir.Yerel mahkeme ise 10.12.2012 gün ve 400-437 sayı ile;“...Dosyanın incelenmesinde; Bursa 5. ASCM'nin 07.11.2003 gün 1280-1051 sayılı kararında belirtilen para cezasının 125 gün, Şişli 9. ASCM'nin 08.07.2004 gün 2576-805 sayılı kararında belirtilen para cezasının 22 gün hapis, İzmir 6. ASCM'nin 30.10.2003 gün 593-1174 sayılı kararında belirtilen para cezasının 159 gün, İzmir 19. ASCM'nin 16.04.2004 gün 1795-417 sayılı kararında belirtilen para cezasının 10 gün hapis, İzmir 14. ASCM'nin 11.12.2003 gün 913-1077 sayılı kararında belirtilen para cezasının 72 gün, İzmir 4. SCM'nin 31.12.2004 gün 831 müt. sayılı ilamı ile verilen 1 gün hapis cezalarının İzmir 6. ASCM'nin 28.03.2005 gün 87 değişik iş nolu kararı ile 389 gün hapis cezası olarak toplandığı, bu hapis cezasından sanığın 05.07.2005 tarihinden geçerli olmak üzere tahliyesine karar verildiği, bunun dışında sabıka kayıtlarına göre İzmir 16. ASCM'nin 19.12.2004 gün 741-533 sayılı kararının 5 gün hapis, Malatya 3. ACM'nin 23.03.2006 gün 94-17 sayılı kararında belirtilen adli para cezasının 3 gün hapis, Beyoğlu 13. ASCM'nin 22.09.2004 gün 1544-117 sayılı kararının 15 gün hapis, Elazığ 3. ASCM'nin 21.07.2005 gün 67-533 sayılı kararında belirtilen adli para cezasının 40 gün hapis cezasına çevrildiği, bu hapis cezalarının Malatya 3. ACM'nin 23.03.2006 gün 94-17 sayılı kararında belirtilen 3 yıl 4 ay hapis cezasının Malatya 3. ACM'nin 24.11.2008 gün 517 değişik iş nolu kararı ile toplanarak sonuç olarak 3 yıl 4 ay 63 gün hapis cezasının infazına karar verildiği, Foça C.Başsavcılığınca hazırlanan 03.12.2008 günlü müddetnameye göre 3 yıl 4 ay 63 gün hapis cezasından şartla tahliye tarihinin 29.04.2008 olduğu, İzmir 18. ASCM'nin 25.05.2006 gün 174-513 sayılı kararında belirtilen 3 yıl hapis cezasının olmaması halinde sanığın 29.04.2008 tarihinde şartla tahliyesinin yapılmasının gerektiği, halbuki bu karar nedeniyle sanığın anılan tarihte yani 29.04.2008 tarihinde şartlı tahliyesinin yapılmadığı, İzmir 18. ASCM'nce 25.05.2006 gün 174-513 sayılı ilam nedeniyle infazın durdurulduğu 18.11.2008 tarihine kadar infaza devam edildiği, sanığın sabıka kaydının incelenmesinden çıkan sonuca göre başkaca infazı gereken bir mahkeme ilamının bulunmadığı, İzmir 18. ASCM'nin 25.05.2006 gün 174-513 sayılı kararının yargılamanın yenilenmesi nedeni ile İzmir 12. ASCM'nin 03.06.2009 gün 113 nolu dosyada iptaline karar verildiği, sanığın 29.04.2008 tarihinde şartla tahliyesi gerekirken 18.11.2008 tarihine kadar cezaevinde kaldığı, bilirkişi T. Ö.'nün 06.09.2010 tarihli raporunda da 29.04.2008-18.11.2008 tarihleri arasındaki sürenin nazara alındığı anlaşılmaktadır. Bilirkişinin davacının tutuklu kaldığı 29.04.2008-18.11.2008 tarihleri arasındaki tespitinin yukarıda açıklanan gerekçelerle yerinde olduğu" gerekçesiyle önceki hükümde direnmiştir.Bu hükmün de davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının 05.12.2013 gün ve 70257 sayılı “bozma” istekli tebliğnamesi ile Yargıtay Birinci Başkanlığına gönderilen dosya, Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmiş ve açıklanan gerekçelerle karara bağlanmıştır.Özel Daire ile yerel mahkeme arasında oluşan ve Ceza Genel Kurulunca çözümlenmesi gereken uyuşmazlık; eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulup kurulmadığının belirlenmesine ilişkin ise de, öncelikle yerel mahkeme kararının yeni hüküm niteliğinde olup olmadığı hususunun Yargıtay İç Yönetmeliğinin 27. maddesi uyarınca önsorun olarak ele alınması gerekmektedir.Yargıtay Ceza Genel Kurulunun süreklilik kazanmış kararlarında vurgulandığı üzere, şeklen direnme kararı verilmiş olsa dahi;a) Bozma kararı doğrultusunda işlem yapmak,b) Bozma kararında tartışılması gereken hususları tartışmak,c) Bozma sonrasında yapılan araştırmaya, incelemeye, toplanan yeni delillere dayanmak,d) İlk kararda yer almayan ve daire denetiminden geçmemiş bulunan yeni ve değişik gerekçelerle hüküm kurmak,Suretiyle verilen hüküm, özde direnme kararı olmayıp, bozmaya eylemli uyma sonucu verilen yeni bir hükümdür. Bu nitelikteki bir hükmün temyiz edilmesi halinde incelemenin Yargıtay’ın ilgili dairesi tarafından yapılması gerekir.İncelenen dosya kapsamından;İlk hükmün eksik araştırma ve inceleme ile hüküm kurulduğundan bahisle bozulmasından sonra, yerel mahkemece önceki hükümde yer almayan, sanık hakkında farklı mahkemelerden verilmiş olan cezaların infazlarının ne şekilde yapıldığı hususunda, bozma sonrasında yapılan araştırma ve incelemeye dayalı olarak yeni ve değişik gerekçe ile karar verildiği anlaşılmaktadır.İlk hükümde yer almayan bu yeni ve değişik gerekçe Özel Dairece denetlenmemiş olup, Özel Daire denetiminden geçmemiş olan bu konunun ilk kez Ceza Genel Kurulunca değerlendirilmesine kanuni imkan bulunmamaktadır.Bu itibarla, yerel mahkemenin son uygulaması direnme kararı olmayıp, eylemli uyma sonucunda verilen yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi yapılmak üzere Özel Daireye gönderilmesine karar verilmelidir.SONUÇ:Açıklanan nedenlerle;İzmir 9. Ağır Ceza Mahkemesince verilen 10.12.2012 gün ve 400-437 sayılı karar yeni hüküm niteliğinde olduğundan, dosyanın temyiz incelemesi için Yargıtay 12. Ceza Dairesine gönderilmek üzere Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığına TEVDİİNE, 25.11.2014 tarihinde yapılan müzakerede oybirliğiyle karar verildi.