Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 5101 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2273 - Esas Yıl 2013





21. Hukuk Dairesi 2013/2273 E. , 2014/5101 K.BAĞKUR SİGORTALISI OLDUĞUNUN TESPİTİBAĞKUR SİGORTALILIĞI İÇİN BAŞVURUDAN YEDİ YIL SONRA DAVA AÇMAKOBJEKTİF İYİNİYET KURALINA AYKIRILIKTÜRK MEDENİ KANUNU (TMK) (4721) Madde 2SOSYAL SİGORTALAR KANUNU(MÜLGA) (506) Madde 79ESNAF VE SANATKARLAR VE DİĞER BAĞIMSIZ ÇALIŞANLAR SOSYAL SİGORTALAR KURUMU KANUNU (BAĞ-KUR)(MÜLGA) (1479) Geçici Madde 18 "İçtihat Metni"Davacı, 22/10/1985-21/10/1986 ve 05/03/1987-06/10/1997 tarihleri arasında bağkur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmesini istemiştir.Mahkeme ilamında belirtildiği şekilde, isteğin kabulüne karar vermiştir.Hükmün davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine temyiz isteğinin süresinde olduğu anlaşıldıktan ve Tetkik Hakimi Z.. B.. tarafından düzenlenen raporla dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra işin gereği düşünüldü ve aşağıdaki karar tesbit edildi. K A R A RDava, davacının vergi mükellefi olduğu dönemler olan 22/10/1985-21/10/1986, 05/03/1987-06/10/1997 tarihleri arasında Bağ-kur sigortalısı olduğunun tespiti istemine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulü ile, davacının 22/10/1985 - 21/10/1986 ve 05/03/1987 - 06/10/1997 tarihleri arasında 1479 sayılı yasa kapsamında Bağ-Kur sigortalısı olduğunun tespitine karar verilmiştir. Dosyadaki kayıt ve belgelerden, davacının 22/10/1985-21/10/1986 ve 05/03/1987-06.10.1997 tarihleri arasında kahvehane işletmeciliğinden , 22.09.2003-20.10.2003 tarihleri arasında da seyyar satıcılık faaliyetlerinden dolayı vergi kaydının bulunduğu, 22/09/2003-20/10/2003 tarihleri arasında seyyar satıcı olarak oda kaydının bulunduğu, 22/09/2003 tarihi itibariyle Bağ-Kur tescilinin yapıldığı, davacının 23/09/2003 tarihinde Bağ-Kur'a başvurarak 22/10/1985-04/10/2000 tarihleri arasında bulunan vergi mükellefiyet sürelerinin borçlanılması talebinde bulunduğu buna karşılık Kurum tarafından 23/09/2003 tarih ve 58176 sayılı yazı ile “1 yıl içerisinde ödeme taahhüdünde bulunduğu gelir basamağının yürürlükte bulunan prim tutarı üzerinden yeniden hesaplanarak ödenmek üzere 16.526.309.054 TL vergi borçlanması”nın tahakkuk ettirildiği ve fakat buna ilişkin belgenin davacıya tebliğ edilmediği, davacının 17/07/2009 tarih ve 9471940 varide no lu dilekçe ile vergi borçlanmasına ilişkin son ödeme gününün bildirilmemesi nedeniyle ödeme süresini uzattığı ve yeniden ödemek istediğini belirterek tekrardan borçlanma talebinde bulunduğu, Kurum'un bu borçlanma talebini 24/07/2009 tarih ve 9471940 sayılı yazı ile “borçlanma tutarının süresinde ödenmemesi” nedeniyle reddettiği, yargılama aşamasında Kurum'a ait 09/07/2012 tarihli yazı cevabı ile “23/09/2003 tarih ve 58176 sayılı yazının 18/11/2003 tarihinde PTT'ye gönderildiği ve fakat iade taahhüt kartının sigortalılık dosyasında mevcut olmadığı”nın bildirildiği, bilirkişi raporunun dosyaya sunulduğu, tanıkların dinlendiği anlaşılmaktadır.24.07.2003 tarihli 4956 sayılı Kanun'un 47. maddesi ile 1479 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 18. maddede, "Bu Kanun'a göre sigortalılık nitelikleri taşıdıkları halde 04.10.2000 tarihine kadar kayıt ve tescilini yaptırmamış olan sigortalıların hak ve mükellefiyetlerinin 04.10.2000 tarihinden itibaren başlayacağı ancak bu Kanun'a göre zorunlu sigortalı olarak tescil edilmiş olan sigortalıların sigortalılıklarının bu kanunun yürürlük tarihinden itibaren altı ay içinde Kurum'a yazılı olarak başvurmaları ve 20.04.1982-04.10.2000 tarihleri arasındaki vergi kayıtlarını belgelemek ve belgelenen bu sürelere ilişkin olan hesaplanacak prim borçlarının tamamını tebliğden itibaren bir yıl içinde ödemede bulundukları takdirde bu sürelerin sigortalılık süresi olarak değerlendirileceği” bildirilmiştir. Kanun'da, sigortalılık hak ve yükümlülüklerinin başlaması için öngörülen tarihlerden itibaren, borçlanma hakkı belirtilen bu süreler dahilinde kullanılmalıdır. Bu süreler içinde borçlanma hakkının kullanılmaması halinde ise, sonrasında Bağ-Kur sigortalılığının tespitine olanak bulunmamaktadır. Bilindiği gibi, 1479 sayılı Kanun'da 506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanunu'nun hizmet tespitine ilişkin 79/10. maddesine koşut bir düzenleme bulunmamaktadır.Somut olayda; davacı 4956 sayılı Kanun'un 47. maddesi ile 1479 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 18. maddesinden faydalanmak için 23/09/2003 tarihinde Bağ-Kur'a başvurarak 22/10/1985-04/10/2000 tarihleri arasında bulunan vergi mükellefiyet sürelerini borçlanma talebinde bulunmuş , davalı Kurum tarafından talep tarihi itibariyle tahakkuk eden toplam borç bilgisi düzenlenmiş olmasına rağmen davacıya tebliğ edilememiştir. 4956 sayılı Kanun'un 47. maddesi ile 1479 sayılı Kanun'a eklenen Geçici 18. maddesinden yararlanabilmek için hem süresi içerisinde başvurmak hem de maddede öngörülen yükümlülükleri yerine getirmek gerekmektedir. Ancak, davacı yükümlülüklerini yerine getirmeyerek başvurusunu takip etmemiş, başvuru tarihinden itibaren 6 (altı) yıla yakın bir süre geçtikten sonra yapmış olduğu başvurunun akıbetini sormuş ve 23/05/2011 tarihinde davasını açmıştır. Davacının 4956 sayılı Kanun'dan faydalanmak için aradan 7(yedi) yıl geçtikten sonra dava açması iyiniyet kurallarına aykırıdır. Bu durumda, davacının geçmişe yönelik olarak sigortalılık elde etmesi mümkün değildir.Bu yönü ile davadaki yasal dayanağın MK. 2. maddesinde düzenlenen “objektif iyiniyet kuralı” olduğu, kişinin kendi kusuru bulunduğu takdirde de bu ilkeden yararlanamayacağı açıktır. Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular göz önünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalı Kurum'un bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır. SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA, 17/03/2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.