Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 509 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 28543 - Esas Yıl 2012





MAHKEMESİ : Adana 1. İcra Hukuk MahkemesiTARİHİ : 30/05/2012NUMARASI : 2011/316-2012/376Yukarıda tarih ve numarası yazılı mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki borçlu tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden daireye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü :Borçlunun, ipotek resmi senedindeki kayıtlı adresinin "GMah., 1,S.k Do.n A.., Z...t no. Adana" olmasına karşın icra emrinin tebliğ edildiği adresin "Gü., sok., No., Çua Adana" olduğu, borçluya satış ilanının icra takip dosyasında daha önce icra emrinin tebliğ edildiği adreste 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre tebliğ edildiği anlaşılmıştır.Bu durumda anılan tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığının belirlenmesi için aynı adrese daha önce yapılan icra emri tebliğ işleminin usulüne uygun olup olmadığı ve Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre satış ilanı tebliğ edilen adresin bu maddede belirtilen adreslerden olup olmadığının tesbiti gerekir.7201 Sayılı Tebligat Kanunu’nun “Tebliğ imkansızlığı ve tebellüğden imtina” başlıklı 21. maddesinde; “Kendisine tebligat yapılacak kimse veya yukarıdaki maddeler mucibince tebligat yapılabilecek kimselerden hiçbiri gösterilen adreste bulunmaz veya tebellüğden imtina ederse, tebliğ memuru tebliğ olunacak evrakı, o yerin muhtar veya ihtiyar heyeti azasından birine veyahut zabıta amir ve memuruna imza mukabilinde teslim eder ve tesellüm edenin adresini ihtiva eden ihbarnameyi gösterilen adresteki binanın kapısına yapıştırmakla beraber, adreste bulunmama halinde tebliğ olunacak şahsa keyfiyetin haber verilmesini de mümkün oldukça en yakın komşularından birine, varsa yönetici veya kapıcıya da bildirir. İhbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarih, tebliğ tarihi sayılır.” hükmü yer almaktadır. Söz konusu yasa maddesi burada, iki hali birlikte düzenlemiştir. Bunlardan ilki “adreste bulunmama”, diğeri ise “tebellüğden imtina”dır. Muhatabın adreste bulunmaması halinde tebliğ memurunun ne şekilde davranması gerektiğini düzenleyen Tebligat Tüzüğünün 28. maddesinin birinci fıkrasında; “Muhatap veya adına tebliğ yapılabilecek olanlardan hiçbiri gösterilen adreste bulunmazsa, tebliğ memurunun adreste bulunmama sebebini bilmesi muhtemel komşu, yönetici, kapıcı, muhtar, ihtiyar kurulu veya meclisi üyeleri, zabıta amir ve memurlarından tahkik ederek beyanlarını tebliğ tutanağına yazıp altını imzalatması, imzadan çekinmeleri halinde de bu durumu yazarak kendisinin imzalaması gerekir.” hükmü öngörülmüştür.Burada Tüzüğün 28. maddesi, tebliğ memuruna ilgilinin neden adreste bulunmadığını “tahkik etme” görevini yüklemiştir. Buna göre tebliğ memuru tahkik etmekle kalmayıp, bunu tevsike yönelik olarak yaptığı tahkikatın sonucunu tebliğ evrakına yazacak ve maddede açıkça belirtildiği üzere ilgilisine imzalatacaktır.Muhatabın tebliğ adresinde ikamet etmekle birlikte, kısa ya da uzun süreli ve geçici olarak adreste bulunmadığının, tevziat saatlerinden sonra geleceğinin beyan ve bunun tevsik edilmesi halinde ancak; maddede sayılanlardan, örneğin muhtara imza karşılığı tebliğ edilip, iki numaralı fişin kapıya yapıştırılması ve komşunun durumdan haberdar edilmesi işlemlerine geçilebilecektir.Tahkikatta muhatabın adresten kesin olarak ayrıldığının ya da öldüğünün tespiti halinde ise Tüzüğün 28. maddesinin 2., 3., 4. fıkraları gereğince işlem yapılacaktır.Bu itibarla; Tüzüğün 28. maddesinde öngörülen şekilde ve maddede belirtilen kişilere sorularak imzaları da alınmak suretiyle, şayet imzadan çekinmeleri halinde bu husus da belirtilerek; muhatabın adreste geçici olarak bulunmama sebebi ve tevziat saatlerinden sonra geleceği “tevsik edilmeden”, Tebligat Kanunu’nun 21. maddesine göre yapılan tebligat işlemi geçersizdir. Zira bu belgeleme işlemi, devamı işlemleri belirlemesi yanında muamelenin doğru olup olmadığına karar verilmesi yönünden yardımcı olacak ve tebliği isteyen makam ve hakimin denetimini sağlayacaktır.Tebligat Kanunu'nun 21. maddesine göre yapılan tebligatlarda tebliğ tarihi, maddenin son cümlesinde açıkça belirtildiği üzere, iki numaralı fişin yani ihbarnamenin kapıya yapıştırıldığı tarihtir. Tebliğ tarihinin bu şekilde belirlenmesi ve geçerli sayılabilmesi, tebliğ memurunun yukarıda açıklanan araştırmayı mutlaka yapmasına ve belgelemesine bağlıdır.Somut olayda; İcra takibinin yürütüldüğü Adana 12. İcra Müdürlüğü 2009/235 Talimat sayılı takip dosyasında borçlu Salim Bozkurt'a icra emri tebligatının "Güzelyalı Mah., 81163 sok., No.7/3, Çukurova Adana" adresine 09.09.2009 tarihinde tebliğ edildiği, tebligatta, muhatabın adreste bulunmama sebebinin, isim ve imzadan imtina eden komşudan "bilinmiyor" şeklinde yazılarak muhtara tebliğ edildiği, yapılan bu tebligatın, muhatabın adreste bulunmama sebebinin araştırılmamış olması, isim ve imzadan imtina eden komşu beyanına göre tebligat yapılması ve muhatabın tevziat saatleri içinde adrese dönüp dönmeyeceğinin tespit edilememesi nedeniyle TK'nun 21/1. maddesine göre geçersizdir.Bu nedenle aynı adrese 7201 Sayılı Tebligat Kanunu'nun 35.maddesine göre yapılan satış ilanı tebliğ işlemi de usulsüzdür.İİK'nun 127. maddesine göre satış ilanının borçluya uslüne uygun tebliğ edilmesi zorunlu olup, bu husustaki eksiklik tek başına ihalenin feshi nedenidir.O halde mahkemece yukarıda belirtilen nedenlerle ihalenin feshine karar verilmesi gerekirken istemin reddi isabetsizdir.Öte yandan HMK’nun 297. maddesinin (1). fıkrasının (e) bendi gereği hükümde “gerekçeli kararın yazıldığı tarihin” yer alması zorunlu olup, kanunun bu emredici hükmüne aykırı davranılması da doğru bulunmamıştır.SONUÇ : Borçlunun temyiz itirazlarının kabulü ile mahkeme kararının yukarıda yazılı nedenlerle İİK 366 ve HUMK’nun 428. maddeleri uyarınca (BOZULMASINA), ilamın tebliğinden itibaren 10 gün içinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15/01/2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.