1- Katılan sanık Mahir vekili, 14/06/2013 tarihli gerekçeli temyiz dilekçesinde katılan sıfatıyla da temyiz talebinde bulunmuş ise de; süre tutum dilekçesinde yalnız sanık sıfatıyla temyiz talebinde bulunmuş, katılan sıfatıyla temyiz talebinde bulunmamış olduğundan, yasal süresinden sonra katılan sıfatıyla yaptığı temyiz talebinin CMUK'nun 317. maddesi uyarınca reddine karar verilmiştir.2- Toplanan deliller karar yerinde incelenip, mağdur sanıklar Mahir ve Hüsnü'nün kasten öldürmeye teşebbüs suçlarının sübutu kabul, oluşa ve soruşturma sonuçlarına uygun şekilde suçların niteliği tayin, cezayı azaltıcı takdiri indirim sebebinin niteliği takdir kılınmış, savunmaları inandırıcı gerekçelerle reddedilmiş, incelenen dosyaya göre bozma üzerine verilen hükümlerde bozma nedeni dışında isabetsizlik görülmemiş olduğundan, sanıklar müdafiinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının reddine,Ancak,Dosya içeriğine göre, mağdur sanıklar arasında karşılıklı silahlı çatışma şeklinde cereyan edip, birbirlerini öldürmeye teşebbüs ettikleri olayda, mağdur sanık Hüsnü'nün sağ önkol, ve batın bölgesinden hayati tehlikeye neden olmayan üç, mağdur sanık Mahir'in ise batın bölgesinden mide, kolon, ince barsak ve üreter yaralanması ile hayati tehlike geçirmesine neden olan bir mermi isabeti ile yaralandıkları dikkate alındığında,a)- Mağdur sanıkların birbirlerine yönelik haksız tahrik teşkil eden eylemlerinin ulaştığı boyuta göre, sanıklar hakkında, 1/4'den 3/4'e kadar ceza indirimi öngören TCK'nun 29. maddesi uyarınca üst sınıra yakın bir indirim yapılması yerine, alt sınırdan 1/4 oranında indirim yapılarak fazla ceza tayini,b)- Mağdur sanık Hüsnü'ye kıyasla mağdur sanık Mahir'in uğradığı zarar ve tehlikenin ağırlığı karşısında 9 yıldan 15 yıla kadar hapis cezası gerektiren TCK'nun 35. maddesi uyarınca sanık Hüsnü hakkında üst sınıra yakın bir ceza belirlenmesi yerine, oluşturdukları zarar ve tehlike eşit olmayan diğer sanıkla eşit olacak biçimde 12 yıl hapis cezasına hükmedilerek eksik ceza tayini,Bozmayı gerektirmiş olup, sanıklar müdafiilerinin temyiz itirazları bu itibarla yerinde görüldüğünden, hükümlerin tebliğnamedeki düşünce gibi BOZULMASINA, 11/11/2014 günü oybirliğiyle karar verildi.