MAHKEMESİ : AYVALIK ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 22/12/2009NUMARASI : 2009/127-2009/704Taraflar arasında görülen davada;Davacı, çekişmeli taşınmazını Milli Gençlik Vakfına öğrencilerin kullanımına sunulmak üzere apart yapılması için bağışladığını, ancak bağış koşulunun yerine getirilmediğini ileri sürerek tapu iptali ve tescili isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, resmi aktin aksinin aynı kuvvette yazılı delil ile kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü Dava, tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; çekişme konusu 37 parsel sayılı taşınmazın davacı tarafından 1.3.1995 tarihli resmi akitle Milli Gençlik Vakfına bağış yoluyla temlik edildiği, anılan Vakfın, Ankara 25.Asliye Hukuk Mahkemesinin 3.6.2004 günlü, 2004/189 esas, 2004/232 sayılı kararıyla kapatılmasına, malvarlığının mazbut vakıflar tüzel kişiliğine devrine karar verildiği, kararın kesinleşmesi üzerine taşınmazın 30.11.2005 tarihinde davalı Vakıflar Genel Müdürlüğünün idaresinde bulunan mazbut vakıflar tüzel kişiliği adına tescil edildiği,davanın ise 27.02.2009 tarihinde açıldığı görülmektedir.Resmi akitte bağışın bir koşula bağlanmadığı anlaşılmakla birlikte, davacı ile kapatılan Milli Gençlik Vakfı temsilcisi arasında düzenlenen 28.02.1995 tarihli protokol ile çekişme konusu 37 parsel sayılı taşınmazın, üzerine üç katlı bina yapılarak öğrencilerin ücretsiz kullanımına sunulması şartı ile Milli Gençlik Vakfına bağışlandığı, Vakfın, temlik tarihinden itibaren onuncu yılın bitiminden sonraki en geç üçüncü yılın bitiminde, apartın yapılması için her türlü resmi muameleleri hallederek, mevcut binayı yıkmış olacağı; üç yıl içinde muameleler yapılmadığı, bina yıkılmadığı takdirde Vakfın taşınmazı geri vereceği hususlarında anlaşma sağlandığı, bu durumda protokolde öngörülen sürenin 01.03.2008 tarihinde sona erdiği, bu tarihe kadar protokolde sözü edilen işlemlerin hiç birinin gerçekleştirilmediği anlaşılmaktadır.O halde, böyle bir protokolün akitten ayrı düşünülmesine olanak yoktur. Bir başka ifadeyle, akit dışı yapılan sözleşmenin niteliği ve kapsamı itibarı ile akdin eki olduğu kabul edilmelidir. Öyle ise, bağışın koşullu olduğu ve bu şekilde yapılan uygulamaların koşula bağlı sayılması gerekeceği, kararlılık kazanan yargısal uygulamalarla benimsenmiştir. (HGK. 18.11.1987 gün, 1986/6 200 E, 1987/109 K; kararlar). Ne varki, söz konusu koşulun protokolde öngörülen zamanda yerine getirilmediği, protokolde 3 katlı apart yapılması öngörüldüğü halde, anılan nitelikte yapılanmanın bulunmadığı, protokokolde yapılması gerekli işlemlerin hiç birinin yapılmadığı, böylece bağışın koşulunun yerine getirilmediği dosya kapsamı ile sabittir.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.