Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 499 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 11112 - Esas Yıl 2013





Yukarıda tarih ve numarası yazılı Mahkeme kararının müddeti içinde temyizen tetkiki temyiz eden tarafından istenmesi üzerine bu işle ilgili dosya mahallinden Daire'ye gönderilmiş olup, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten ve dosya içerisindeki tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp düşünüldü:KARARDavacı üçüncü kişi vekili, İstanbul 9. İcra Müdürlüğü’nün 2011/17998 sayılı takip dosyasında yapılan 22.09.2011 günlü hacze konu menkullerden bir kısmının Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında kaldığını ve üçüncü kişinin kiracı sıfatı ile kullanımında iken haczedildiğini, diğerlerinin ise faturalı eşyaları olduğunu, haciz adresinin ve mahcuzların borçlu ile ilgisinin bulunmadığını, mülkiyet karinesinin üçüncü kişi yararına olduğunu ve hacizde İİK’nun 99. maddesinin uygulanması gerektiğini, Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamındaki eşyalar için kiralayan Şirketin aynı Mahkeme’de 2011/1775 Esas sayısı ile istihkak davası açtığını, yine aynı Mahkeme’de bu davalarla bağlantılı 2011/2043, 2044, 2047 Esas sayılı davaların da bulunduğunu, eldeki davanın haczedilmezlik şikâyeti olduğunu, 5 davanın da aradaki bağlantı nedeni ile birleştirilmesi gerektiğini belirterek davanın kabulü ile haczin kaldırılmasına karar verilmesini istemiştir.Davalı alacaklı vekili, davacı ve borçlu arasında organik bağ bulunduğunu, üçüncü kişi Şirket vekilinin borçlunun yönetim kurulu başkanı olduğunu, istihkak iddiasının muvazaaya dayandığını belirterek davanın reddine karar verilmesi gerektiğini savunmuştur.Davalı borçlu, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi cevap da vermemiştir,Mahkemece toplanan delillere göre: dava konusu haczin üçüncü kişinin faaliyet adresinde yapıldığı, bu sırada hazır bulunan üçüncü kişi şirket yetkilisinin borçlunun 1,5–2 yıl kadar önce haciz adresinden ayrıldığını bildirdiği, haciz tutanağının ilk 13 sırasındaki menkullerin Finansal Kiralama Sözleşmesi kapsamında kaldığının iddia edildiği, bunlara ilişkin İİK’nun 99. maddesi gereğince işlem yapıldığı, 14. sırasındaki eşyalar yönünden mülkiyet hakkına dayalı istihkak iddiasında bulunulduğu, bunlarla ilgili de İİK’nun 96, 97. maddeleri uyarınca işlem yapıldığı, bunda yasaya aykırı bir durumun tespit edilmediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı üçüncü kişi vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dava, üçüncü kişi tarafından İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca bir kısım mahcuzlar için mülkiyet hakkına dayanarak açtığı “istihkak” ve diğerleri için Finansal Kiralama Sözleşmesi'ne dayanarak ileri sürdüğü “haczedilmezlik şikâyeti” başvurusu niteliğindedir.Finansal Kiralama Sözleşmesi 24.09.2010 tarihli olup, 6361 sayılı Finansal Kiralama, Factoring ve Finansman Şirketleri Kanunu’nun Geçici 4. maddesi uyarınca (mülga) 3226 sayılı Kanun hükümlerine tabidir. Anılan Kanun’un 9. maddesi uyarınca Finansal Kiralama Sözleşmesi'ne konu malın mülkiyeti kiralayana ait olduğundan, istihkak davası açma hakkı da kiralayana ait olmakla birlikte, sözleşme süresi sonunda mülkiyetin kendisine geçtiğini iddia eden kiracının da, İİK’nun 96. vd. maddeleri uyarınca mülkiyet hakkına dayalı olarak istihkak davası açma hakkı bulunmaktadır. Somut olayda kiracının mülkiyetin kendisine geçtiği yönünde bir iddiası dahi bulunmamaktadır.Öte yandan sözleşme süresi içinde, değinilen Yasa’nın 19/2. maddesi ile kiracıya, 7 gün içinde haczedilmezlik şikayetini ileri sürebilme olanağı da tanınmaktadır ki davacı üçüncü kişi de bu düzenleme kapsamında haczedilmezlik şikayetinde bulunmuştur.Ne var ki açılan davada istihkak iddiası ile birlikte haczedilmezlik şikâyeti aynı anda ileri sürülmüştür. Oysa ki şikâyet ve istihkak davası farklı yargılama usullerine tabi olup, harç ve vekâlet ücreti de davanın türüne göre hesaplanacaktır.Somut olayda yapılması gereken iş; öncelikle haczedilmezlik şikâyetine konu hacizli eşyalar ile üzerinde mülkiyet iddia edilen eşyaların duraksamaya yer vermeyecek bir biçimde tek tek belirlenmesi, bundan sonra şikâyet başvurusunun istihkak davasından ayrılarak yargılamaya mülkiyet hakkına konu eşyalar yönünden devam edilmesi olmalıdır.Belirtilen hususlar dikkate alınmadan şikâyet başvurusu ile istihkak davasının aynı davada ele alınıp sonuçlandırılması isabetli değildir.2-Bozma neden ve şekline göre diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesi gerekli görülmemiştir.Davacı üçüncü kişi vekilinin yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulüyle, hükmün İİK'nun 366. ve HUMK'nun 428. maddeleri gereğince BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, taraflarca HUMK'nun 388/4. (HMK m.297/ç) ve İİK'nun 366/3. maddeleri gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 10 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine16.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.