Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4971 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 4132 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : TUZLA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 13/10/2009NUMARASI : 2009/43-2009/1045Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden davalı adına olan 6078 parsel sayılı taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığını ileri sürerek tapu kaydının iptaline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Davanın kabulüne ilişkin kararın temyizi üzerine Dairece “... ifade edilen ilke ve olgular gözetilmek suretiyle oluşturulacak bilirkişi kurulu aracılığıyla kıyı kenar çizgisinin saptanması, sonucuna göre bir karar verilmesi” gereğine değinilerek bozulmuş olup, mahkemece bozmaya uyularak yapılan yargılama sonunda, 5841 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik ile 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesi uyarınca davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekilince süresinde temyiz edilmiş olmakla Tetkik Hakimi . .raporu okundu. Düşüncesi alındı. Dosya incelendi. Gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, çekişme konusu taşınmazın kıyı kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı iddiasına dayalı tapu iptal ve sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup, mahkemece; 3402 Sayılı Yasa’nın 12. maddesinde 5841 Sayılı Yasa ile yapılan değişiklik gözetilmek suretiyle davanın reddine karar verilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine, Ancak, hemen belirtilmelidir ki, bir taraf dava açıldığı andaki mevzuata ve içtihat durumuna göre davasında haklı olup da dava açıldıktan sonra yürürlüğe giren (geçmişe etkili) yeni bir yasa hükmü ya da yeni bir İnançları Birleştirme Kararı gereğince davayı kaybederse, davada haksız çıkmış olmasına rağmen yargılama giderlerinden sorumlu tutulmaz.Anılan bu kural yasal ve yargısal uygulamada kararlılık kazanmıştır. (Baki Kuru, Hukuk Usulü Mahakemeleri 5. Cilt, sayfa 5338, dipnot 159; 10. H.D. 21.12.1976, 8770/8739 ve dipnot 160: 5. HD 12.09.1977, 5445/5655 dipnot 161: 10. HD 24.02.1976, 6296/1297) Ayrıca, her dava açıldığı tarihteki koşullara bağlıdır. Öte yandan avukatlık ücreti 29.5.1957 tarih ve 4/16 sayılı İnançları Birleştirme Kararı uyarınca yargılama giderlerinden sayılır. Davacı Hazine, temyiz dilekçesinde sair nedenlerden söz etmek suretiyle bu hususa değinmiştir.Hal böyle olunca, hükmüne uyulan bozma ilamında değinilen ilkeler doğrultusunda kıyı kenar çizgisinin mahallinde yapılacak keşifle saptanması, çekişmeli yerin kıyıda kalıp kalmadığının duraksamaya yer bırakmayacak şekilde belirlenmesi ve ondan sonra yargılama giderleri ve avukatlık ücreti ile harcın hüküm altına alınması gerekirken, anılan husus gözardı edilerek yazılı olduğu üzere hüküm kurulması doğru değildir.Davacı Hazinenin, temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedene hasren HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 28.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.