MAHKEMESİ : SİNCAN 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 12/11/2009NUMARASI : 2009/171-2009/532Taraflar arasında görülen davada; Davacı, miras bırakan babası S.M. Ö.'ün 586 parsel sayılı taşınmazını 19.03.1984 tarihinde davalı oğlu M.ile ondan olma torunları diğer davalılara muvazaalı biçimde devrettiğini, mirasçılardan kızkardeşi M.nın aynı taşınmaz hakkında açtığı 1998/277 esas, 1999/128 karar sayılı davanın kabul edilip, derecattan geçerek kararın kesinleştiğini ileri sürerek, 586 sayılı parselin imar ve ifrazıyla oluşan taşınmazların tapularının miras payı oranında iptaliyle adına tescilini istemiştir. Davalılar, miras bırakanın paylaştırma yaptığını ve davacının hakkını fazlasıyla aldığını belirtip, davanın reddini savunmuşlardır. Mahkemece, davacının miras hakkından fazlasını aldığı, açtığı davanın iyiniyet kuralları ile bağdaşmadığı, olayda 01.04.1974 tarih, 1/2 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararının uygulanma yeri bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Getirtilen kayıt ve belgelerden, miras bırakan S.M. Ö.'ün 29.7.1992'de ölümüyle geride mirasçıları olarak oğulları M.ve M. ile kızı M. ve kendisinden önce ölen oğlu B.'den olma torunları E. ve E.'ü bıraktığı; miras bırakanın, sağlığında çekişme konusu 586 sayılı parselin tamamını yüz pay kabul ederek 40 payını oğlu M.'e, 20'şerden 60 payını da m.den olma torunları M.M.ve S.'ye 19.3.1984 tarihinde satış yoluyla devrettiği; bu işlemden beş gün önce 14.3.1984 tarihinde de 755 sayılı parselini oğlu M.ya, 1307 sayılı parselini de oğlu B.'e yine satış suretiyle aktardığı, ayrıca kızı M.'ya da 1502 ve 1511 sayılı parselleri verdiği; çekişmeli 586 sayılı parselin 17.5.2001 tarihinde ifraz edilerek pek çok taşınmaza ayrıldığı görülmektedir.Miras bırakanın oğlu M., ağabeyi M.ve onun üç çocuğuna karşı eldeki davayı açarak miras payı oranında iptal-tescil istemiş, yargılama sürerken ölümü üzerine davayı mirasçıları sürdürmüşlerdir.Dosya arasına alınan benzer nitelikli dava dosyası ve karar suretlerinden; miras bırakanın kızı Mualla'nın da 586 parsel sayılı taşınmaz hakkında aynı hukuksal nedene dayanarak davalılar aleyhine 6.5.1994 tarihinde 1994/201 esas sayılı davayı açtığı, yargılaması sonunda davanın reddedildiği, temyizi üzerine Dairece 21.4.1998 tarih, 2312-4949 sayılı ilamla, “miras bırakanın taşınmazlarını satması için hiçbir neden bulunmadığı,...denkleştirme değil mirasçıdan mal kaçırma iradesi taşıdığı” hususları vurgulanmak ve davanın kabul edilmesi gerektiği belirtilmek suretiyle kararın bozulduğu, bozma sonrası 1988/277 esasını alan davada bozmaya uyularak kabul kararı verildiği ve kararın derecattan geçerek kesinleştiği; diğer taraftan 1988/277 esas sayılı davadan sonra miras bırakanın oğlu m.in de, M.'ya verilen 1502 ve 1511 sayılı parseller hakkında aynı hukuksal nedene dayanarak Mualla aleyhine 2000/59 esas sayılı davayı açtığı, yargılaması sonunda verilen davanın reddine ilişkin kararın Dairece, 1988/277 esas sayılı dosyadaki aynı gerekçe ile davanın kabul edilmesi gerektiğine işaret edilerek bozulduğu, bozma sonrası 2001/192 esasını aldığı ve bozmaya uyularak verilen kabul kararının kesinleştiği anlaşılmaktadır.Toplanan tüm deliller birlikte değerlendirildiğinde; yukarıda değinilen 1988/277 ve 2001/192 esas sayılı davalarda saptanan ve Dairece benimsenen “temliklerde paylaştırma amacı güdülmediği, mal kaçırma amacıyla hareket edildiği” olgularının eldeki dava bakımından da aksi kanıtlanamayan güçlü delil niteliğiyle bağlayıcı olduğu ve geçerli bulunduğu açıktır.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi yerine, yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.