Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4958 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3723 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : ANKARA 4. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 15/12/2009NUMARASI : 2008/176-2009/382Taraflar arasında görülen davada;Davacı, eşinden boşandıktan sonra evlenmeyi düşündüğü davalının evlenme niyetinde ciddi olduğunu göstermesi için kendisine daire vermesini istediğini, ona inanarak çekişmeli 4 sayılı parseldeki 12 nolu bağımsız bölümü davalıya devrettiğini, ancak bir süre sonra davalının ortadan kaybolmasıyla kandırıldığını, hileye düşürüldüğünü anladığını ileri sürerek, tapu iptali-tescil isteğinde bulunmuştur. Davalı, taşınmazı bedelini ödeyerek satın aldığını, zaten evli olan davacının başka birisiyle evlenme hazırlığına girişmesinin düşünülemeyeceğini, iddianın gerçeği yansıtmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın kanıtlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, “hile” hukuksal nedenine dayalı tapu iptali-tescil isteğine ilişkindirMahkemece, davanın reddine karar verilmiştir.Getirtilen akit tablosundan, davaya konu 4 parsel sayılı taşınmazdaki 12 numaralı bağımsız bölümün davacıya ait iken 5.11.2007 tarihinde 10.000.-YTL. bedelle davalıya satış suretiyle temlik edildiği görülmektedir.Davacı, eşinden boşanıp evlenme planı kurduğunu davalının kendisini vaatlerle kandırarak çekişmeli daireyi elinden aldığını ileri sürmek suretiyle 28.4.2008 tarihinde eldeki davayı açmıştır.Bilindiği üzere; hile, genel olarak bir kimseyi irade beyanında bulunmaya, özellikle sözleşme yapmaya sevketmek için onda kasten hatalı bir kanı uyandırmak veya esasen var olan hatalı bir kanıyı koruma yahut devamını sağlamak şeklinde tanımlanır. Hatada yanılma hilede yanıltma söz konusudur. B.K'nun 28/l. maddesinde açıklandığı üzere, taraflardan biri diğer tarafın kasıtlı aldatmasıyla sözleşme yapmaya yöneltilmişse, hata esaslı olmasa bile aldatılan taraf için sözleşme bağlayıcı sayılamaz. Değinilen koşulların varlığı halinde aldatılan taraf hakkını kullanmak suretiyle hukuki ilişkiyi geçmişe etkili (m.Ş. olarak ortadan kaldırabilir ve verdiği şeyi geri isteyebilir. Diğer taraftan, hile her türlü delille isbat edilebileceği gibi, iptal hakkının kullanılması hiç bir şekle de bağlı değildir. Hilenin öğrenildiği tarihten itibaren bir yıllık hak düşürücü süre içerisinde karşı tarafa yöneltilecek bir irade açıklaması, defi yahut dava yoluyla da kullanılabilir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, özellikle, somut olayda; davalının güzellik salonu, sauna gibi yerlerde estetisyen ve masajcı olarak çalıştığı, işinin özelliklerinden yararlanarak bazı müşterileriyle işi dışında da arkadaşlık ettiği ve özel ilişki kurduğu, bunlardan birinin de davacı ile aynı zamanda arkadaşlık ettiği N.. K.isimli kişi olduğu, davalının davacı ile arkadaşlığı sırasında da bu ilişkinin devam ettiği ve evlilik birliğinin gerçekleştirilemeyeceği gözetildiğinde davalının davacıyı kandırıp iradesini yanıltarak çekişmeli dairenin kendisine devrini sağladığı sonuç ve kanaatine varılmaktadır. Öte yandan, mahkemenin karar gerekçesinde, davacının müteahhitlik yaptığından ve basiretli tacir gibi davranması gerektiğinden söz edilmişse de, taraflar arasındaki ilişkinin ticari bir iş ilişkisi çerçevesinde değerlendirilemeyeceği de açıktır.Hal böyle olunca, davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, yanılgılı değerlendirme ile reddedilmesi doğru değildir. Davacının temyiz itirazı yerindedir. Kabulüyle, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.