Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4941 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3906 - Esas Yıl 2014





Davacı vekili dilekçesinde; İstanbul Anadolu 12. Asliye Ticaret Mahkemesinin 19.03.2013 tarihli kararı ile Moskova Hakem Mahkemesinin A-40-124854/11 dava numaralı verilen kararının tenfizine karar verildiğini, davalının henüz Rusya'da aralarında davaları sürerken üzerindeki mal varlığını kaçırmaya başladığını, mal varlığını kaçırma faaliyetlerine Türkiye'de de devam ettiğini, bunun için unvan dahi değiştirdiğini, haricen yapılan araştırmalarda davalının adına kayıtlı olan menkul ve gayrimenkul malları üçüncü şahıslara satmış olduğunu, kalan malları da satmak üzere olduğunu, alacaklarının hiçbir teminata bağlı bulunmadığını belirterek davalının haczedilebilen tüm hak ve alacaklarının üzerine ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini talep etmiş, mahkemece tenfiz kararlarının temyizinin, onun yerine getirilmesini durduracak olup, tenfiz kararları kesinleşmeden icraya konulamaycağından İcra İflas Kanunu'nun 257.maddesindeki muacceliyet koşulları oluşmadığı gerekçe gösterilerek istemin REDDİNE karar verilmiştir. Tenfiz kararı kesinleşmeden ifa edilemez ise de bu karara dayanarak ihtiyati haciz istenmesine yasal bir engel bulunmamaktadır. İhtiyati haczi tamamlayan merasimin gerçekleşip gerçekleşmediği sonraki bir aşama olup hükme gerekçe yapılamaz. Kaldı ki İcra İflas Kanunu'nun 257.maddesinde ihtiyati haczin vadesi gelmiş ve rehinle temin edilmemiş bir para borcu için istenebileceği düzenlenmiş olduğu gibi, vadesi gelmemiş borçlar için de istenebilme koşulları ayrıca gösterilmiştir. Tenfiz kararının amacı, yabancı ülkelerde hukuk davalarına ilişkin olarak verilmiş ve o devlet kanunlarına göre kesinleşmiş bulunan ilamların Türkiye'de icra olunabilmesini sağlamaya yöneliktir. Buna göre yabancı mahkeme veya hakem heyeti tarafından verilen bir kararla tespit edilen alacak hakkında tedbir niteliğinde bulunan ihtiyati hacze karar verilmesi için yabancı kararın tenfizi koşulunun aranmasına gerek bulunmamaktadır. Çünkü ihtiyati haciz kararı ile sadece borçlunun mal ve haklarına geçici olarak el konulmaktadır. Öte yandan, 4686 sayılı Milletlerarası Tahkim Kanunu’nun 6.maddesinde “Taraflardan birinin, tahkim yargılamasından önce veya tahkim yargılaması sırasında mahkemeden ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz istemesi ve mahkemenin böyle bir tedbire veya hacze karar vermesi, tahkim anlaşmasına aykırılık teşkil etmez. Aksi kararlaştırılmadıkça, tahkim yargılaması sırasında hakem veya hakem kurulu, taraflardan birinin istemi üzerine, ihtiyati tedbire veya ihtiyati hacze karar verebilir. Hakem veya hakem kurulu, ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı vermeyi, uygun bir güvence verilmesine bağlı kılabilir. Hakem veya hakem kurulu, cebri icra organları tarafından icrası ya da diğer resmi makamlar tarafından yerine getirilmesi gereken ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı veremeyeceği gibi, üçüncü kişileri bağlayan ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı da veremez. Taraflardan biri, hakem veya hakem kurulunun verdiği ihtiyati tedbir veya ihtiyati haciz kararı verilmesi istemiyle yetkili mahkemenin yardımını isteyebilir. Yetkili mahkeme gerekirse başka bir mahkemeyi istinabe edebilir. Tarafların, Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu ile İcra ve İflas Kanunu’na göre istemde bulunma hakları saklıdır. Tahkim yargılaması öncesi veya tahkim yargılaması sırasında taraflardan birinin istemi üzerine mahkemece verilen ihtiyati tedbir ya da ihtiyati haciz kararı, hakem veya hakem kurulu kararının icra edilebilir hale gelmesiyle ya da davanın hakem veya hakem kurulu tarafından reddedilmesi halinde kendiliğinden ortadan kalkar” düzenlemesi bulunmaktadır. Maddeye göre tahkim yargılamasından önce veya tahkim yargılaması sırasında ihtiyati hacze karar verilmesi mümkün bulunduğuna göre, kararın verilmesinden sonra da ihtiyati hacze karar verilebilir.Bu itibarla mahkemece, İİK M.257 maddesinde yazılı şartlar göz önüne alınarak, davacının ihtiyati haciz isteminin değerlendirilmesi gerekirken, yazılı gerekçe ile istemin REDDİNE karar verilmesi doğru değildir.Hüküm bu nedenle bozulmalıdır.SonuçYukarıda açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının kabulü ile 6100 sayılı HMK’ya 6217 sayılı Kanunla eklenen geçici 3.madde hükmü gözetilerek HUMK’un 428.maddesi uyarınca hükmünBOZULMASINAistek halinde peşin alınan temyiz harcının temyiz edene iadesine, 14.04.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.