Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4940 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 4308 - Esas Yıl 2010





2. Dava, davacının davalı işverene ait işyerinde 10.11.1996 - 15.03.2004 tarihleri arasında çalıştığının tespiti istemine ilişkin olup, davcı vekili 10.02.2010 tarihli duruşmada 30.12.2003 - 15.03.2004 tarihleri arasındaki döneme ilişkin tespit talebinden feragat ettiğini beyaz etmiştir.Mahkemece davacının davalı işverene ait işyerinde 10.11.1996 - 30.12.2003 tarihleri arasında geçen çalışmaların tespitine, fazla talebin reddine karar verilmiştir.Dosyadaki kayıt ve belgelerden davacının 30.12.2003 - 14.05.2006 tarihleri arasında 2926 Sayılı Yasa’ya tabi Tarım Bağ-Kur sigortalısı olduğu, davacının davalı işverene karşı açtığı Bakırköy 1. İş Mahkemesi’nin 2008/10-694 Esas sayılı işçilik alacakları istemli davada davacı tanıkların Bakırköy - Yenibosna hattında aynı durakta şoför olduklarını, davacının 1996’dan bu yana davalıya ait minibüste şoför olarak çalıştığını, davalı tanıkların ise davacının gündelikçi şoför olarak haftada 1-2 defa çalıştığını söyledikleri, kıdem tazminatının 10.11.1996 - 15.03.2004 tarihleri arası için hesaplandığı, kararın taraflarca temyiz edilmeden kesinleştiği, gerek işçilik alacakları dosyasında, gerekse mahkemece dinlenen davacı tanıkları Ekrem, Durmuş ile davalı tanıkları Abdurrahman ile Metin bordro ya da komşu işyeri tanığı olup olmadıklarının araştırılmadığı, davacının çalıştığını iddia ettiği 34 ... plakalı minibüsle ilgili olarak kesilen trafik ceza tutanaklarında davacı isminin bulunmadığı, ceza makbuzlarının davalı Veli üzerine kesildiği, davacıya ait herhangi ücret ödeme bordrosu olmadığı, yani davacının çalıştığına dair herhangi yazılı belge bulunmadığı anlaşılmaktadır.Davanın yasal dayanağını oluşturan 506 Sayılı Yasa’nın 79/10. maddesinde bu tür hizmet tespiti davalarının kanıtlanması yönünden özel bir yöntem öngörülmemiştir. Kimi ayrık durumlar dışında resmi belge ve yazılı delillerin bulunması sigortalı sayılması gereken sürelerin saptanmasında güçlü delil olmaları itibariyle sonuca etkili olurlar. Ne var ki bu tür kanıtların bulunmaması halinde somut bilgilere dayanması inandırıcı olmaları koşuluyla bordro tanıkları veya iş ilişkisini bilen komşu işyeri çalışanları gibi kişilerin bilgileri ve bunları destekleyen diğer tanıklarla dahi sonuca gitmek mümkündür. Bu yön Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 16.09.1999 gün, 1999/21-510-527, 30.06.1999 gün 1999/21-549-555, 05.02.2003 gün 2003/21-35-64, 15.10.2003 gün 2003/21-634-572, 03.11.2004 gün 2004/21-480-579 ve 2004/21-479-578, 10.11.2004 gün 2004/21/538 ve 01.12.2004 gün 2004/21-629 sayılı kararlarında da vurgulanmıştır.Somut olaya gelince, mahkemece açıklama şekilde fiili çalışmanın varlığının yöntemince araştırılmadan sonuca gidildiği ortadadır. Gerçekten ifadesi hükme dayanak alınan davacıyla birlikte bu işyerinde çalışan kayıtlara geçmiş tanıklar olmadığı, tespit istenen tarihler arasında aynı durakta (minibüs hattında) davacı ile birlikte çalışıp çalışmadıklarının emniyet, belediye, Şoför - Minibüsçüler odasından araştırılmadığı anlaşılmaktadır.Bu bakımdan tanık sözleri çalışma olgusu yönünden somut olgulara dayanmamakta, soyut düzeyde kalmaktadır. Giderek tanık sözlerinin inandırıcı güç ve nitelikte olduğu söylenemez.Gerçekten davacının davalı işyerinde çalışmaları ile ilgili davalı işyerinden verilmiş dönem bordrosu, işe giriş bildirgesi verilmediği nazara alınarak 10.11.1996 - 30.12.2003 tarihleri arasında davacı ile birlikte aynı durakta çalışan işyeri tanıkları, Emniyet, Şoförler - Minibüsçüler Odası, Belediye gibi kuruluşlardan tespit edilerek beyanlarına başvurulmadan giderek aynı durağa (hatta) komşu işyerleri ile çalışanlarının bilgilerine başvurulmadan, yeterince araştırma yapılmadan sonuca gidilmesi hatalı olmuştur.Yapılacak iş; 10.11.1996 - 30.12.2003 tarihleri arasında Bakırköy - Yenibosna hattında (aynı durakta) davacı ile birlikte çalışan tanıkların ve komşu işyerleri sahipleri ile çalışanlarının Emniyet, Belediye, Şoförler - Minibüsçüler Odasından tespit edilerek çalışmanın gerçek bir çalışma olup olmadığı yönünde beyanlarını almak, davalı işyerinin 506 Sayılı Yasa kapsamında olup olmadığını sormak, gerçek çalışma olgusunu somut ve inandırıcı bilgilere dayalı şekilde 506 Sayılı Yasa’nın 2, 6, 9 ve 79/8 maddeleri gereğince kanıtlandıktan sonra davacının hizmet süresini belirleyip varılacak sonuca göre karar vermekten ibarettir.Mahkemece bu maddi ve hukuki olgular gözetilmeksizin yazılı şekilde karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde davalılar vekillerinin bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA<karar>, temyiz harcının istek halinde davalılardan Veli’ye iadesine 30.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.