MAHKEMESİ : İZMİR 9. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 19/11/2009NUMARASI : 2007/497-2009/428Taraflar arasında görülen davada;Davacılar, ıslah ettikleri dava dilekçesinde; mirasbırakanları B. Ö.’in ilk evliliğinden olan çocuklarından mal kaçırmak amacıyla ve muvazaalı olarak tapu da kendi adına kayıtlı taşınmazlarını ve çalışarak ve mirasen edindiği para ile aldığı taşınmazları 2.eşi olan davalı L. adına tescil ettirdiğini ileri sürüp tapu kayıtlarının iptali ile miras payları oranında adlarına tescilini olmazsa tenkis istemişlerdir.Davalı davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların bir kısmının davalıya temlikinin muvazaalı olduğunun anlaşıldığı gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü. Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve tescil olmazsa tenkis isteklerine ilişkindir.Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden kabul kapsamına alınan 1931 ada 1 parseldeki 9 nolu bağımsız bölümde mirasbırakanın malik olduğu 1/2 payını 6.5.1997 tarihinde satış yoluyla davalıya yapmış olduğu temlikin mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğu mahkemece belirlenmek suretiyle davanın kabul edilmiş olmasında bir isabetsizlik yoktur. Bu yöne değinen davalının temyiz itirazları yerinde değildir, reddine.Davalının diğer temyiz itirazlarına gelince; 1182 ada 10 sayılı parsel üzerindeki 6 nolu bağımsız bölümün bedeli 3.kişiye ödenmek suretiyle 3.7.2003 tarihinde sicil kaydının davalı adına tesis edildiği kayden sabittir.Davacılar, anılan bu taşınmazla ilgili olarak bedelinin mirasbırakanları tarafından ödendiğini ve sicil kaydının davalı üzerine intikal ettirildiğini ileri sürerek yapılan tasarrufun mirasçıdan mal kaçırma amaçlı ve muvazaalı olduğunu belirterek iptal ve tescil olmadığı takdirde tenkis isteğinde bulunmuşlardır.Hemen belirtilmelidir ki, yukarıda değinilen iddianın sübutu halinde yapılan tasarrufun elden bağış (gizli bağış) olacağı açıktır. Ayrıca böylesi bir temlik işleminde 1.4.1974 tarih, 1/2 sayılı İnançları Birleştirme kararının uygulama yeri bulunmayıp, koşullarının gerçekleşmesi halinde Türk Medeni Kanununun 560 ila 571. maddelerinde düzenlenen tenkis davasına konu edilebileceği kuşkusuzdur.Ne varki, mahkemece anılan bu tasarrufun yukarıda değinilen İnançları Birleştirme Kararı kapsamında kaldığı benimsenerek iptal- tescile karar verilmiştir. O halde, mahkemece kurulan hükmün yasal olduğu söylenemez.Hal böyle olunca, 10 sayılı parseldeki 6 no’lu bağımsız bölüm bakımından gerçekten de bedelinin mirasbırakan tarafından ödenip ödenmediği konusunda tarafların iddia ve savunmaları doğrultusunda delillerinin eksiksiz olarak toplanması , bedelinin muris tarafından ödendiğinin saptanması halinde bu konuda araştırma yapılarak tenkis hükümleri gözetilmek suretiyle bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 28.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.