Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4905 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 20717 - Esas Yıl 2008





Davacı, kıdem ve ihbar tazminatı, fazla çalışma, ulusal bayram, genel tatil, kötüniyet tazminatı alacaklarının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.Yerel mahkeme, isteği kısmen hüküm altına alınmıştır.Hüküm süreci içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmiş olmakla, dava dosyası için Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlendikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup, düşünüldü.YARGITAY KARARIDavacı vekili, davacının davalı şirketin yedek parça stoklarındaki eksiklikleri bahane ederek hizmet sebebiyle emniyeti suistimal suçundan dolayı davacının da aralarında bulunduğu10işçiyi şikayet ettiğini, şikayet edilen Aykut ve Mete isimli iki sanığın suçlarını ikrar ettiklerini, yargılama sonucu kendisinin beraatine karar verildiğini beyanla yukarıdaki alacaklarının tahsilini talep etmiştir.Davalı vekili, şirket bilgisayar kayıtlarında oynama yapılarak bazı yedek parçaların dışarı çıkarılarak piyasaya satıldığını, şirketin zarara uğratıldığını, davacı hakkında delil yetersizliğinden dolayı beraat kararı verildiğini, davacının polis ifadesinde işçi sanık Mete tarafından kendisine bir kutu verildiğini ve bu kutuyu sanığın arabasına koyduğunu bu olayın kendisine duyulan güveni sarstığını, davacı hakkında kuvvetli şüpheler bulunması nedeniyle ceza almasa bile fesihin haklı olduğunu, fazla çalışma ve genel tatil alacakları bulunmadığını, davanın reddine karar verilmesini istemiştir.Mahkemece; Davacının beraat etmiş olması dolayısıyla işyerinin güvenliğini sarsıcı bir eylemin davacıya yükletilmeyeceği ve sözleşmenin işveren tarafından haksız olarak feshedildiği sonucuna varılarak kıdem ve ihbar tazminatı kabul edilmiştir.İş sözleşmesinin, işçinin doğruluk ve bağlılığa aykırı söz veya davranışları sebebiyle işverence haklı olarak feshedilip feshedilmediği noktasında taraflar arasında uyuşmazlık söz konusudur.4857 sayılı İş Kanunu’nun 25. maddesinin 2. bendinde, ahlak ve iyi-niyet kurallarına uymayan haller sıralanmış ve belirtilen durumlar ile benzerlerinin varlığında işverenin haklı fesih imkanının olduğu açıklanmıştır. Yine aynı maddenin 2. bendinin (e) alt bendinde, işverenin güvenin kötüye kullanmak, hırsızlık yapmak, işverenin meslek sırlarını ortaya atmak gibi doğruluk ve bağlılığa uymayan işçi davranışlarının da işverene haklı fesih imkanı verdiği ifade edilmiştir. Görüldüğü üzere yasadaki haller sınırlı sayıda olmayıp, genel olarak işçinin sadakat borcuna aykırılık oluşturan söz ve davranışları işveren fesih imkanı tanımaktadır.Somut olayda; davacı işçi olarak çalışmaktadır. Suçun asli faili olan diğer işçi Mete tarafından kendisine bir kutu verilerek arabasına koyması istenilmiştir. Davacı kendisine verilen kutuyu Mete’nin arabasına koymuştur. 818 sayılı Borçlar Kanunu’nun 53. maddesi gereği hukuk hakimi, ceza hakiminin beraat kararıyla bağlı değildir. Davacı hakkında verilen delil yetersizliğinden beraat kararı, davacının sadakat yükümlülüğüne uyduğunu göstermez. Bu durumda, mahkemece yedek parça satış prosedürünün ne şekilde işlediği, sipariş suretiyle iş yerinden mi alındığı, yoksa sipariş eden işyerine mi götürüldüğü veya gönderildiği; götürülmekte ise şirkete ait aracın mı yoksa sanık Mete’nin özel aracının mı kullanıldığı; Mete ile davacı arasında kutu taşınmasına neden olacak bir astlık üstlük ilişkisi bulunup bulunmadığı hususları araştırılarak bir sonuca varılması gerekirken eksik inceleme ile hüküm verilmesi hatalıdır.SONUÇ: Temyiz olunan kararın yukarıda yazlı sebepten dolayı BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 25.02.2010 gününde oybirliğiyle karar verildi.