MAHKEMESİ : VAKFIKEBİR ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 01/10/2009NUMARASI : 2009/139-2009/271Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, tapuda davalı adına kayıtlı 13 parsel sayılı taşınmazın, kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ileri sürerek tapu iptal isteğinde bulunmuştur.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Davanın kabulüne ilişkin olarak verilen karar darice, 5841 Sayılı Yasanın 2. maddesi ile 3402 Sayılı Yasanın 12. maddesinin 3. fıkrasına eklenen geçici 10. maddesi gereğince on yıllık hak düşürücü sürenin geçtiği, davanın reddine karar verilmesi gerektiğine değinilerek bozulmuş, hükmüne uyulan bozma ilamı gereğince davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . . raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, 3621 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptali ve sicil kaydının kütükten terkini isteğine ilişkin olup, mahkemece hükmüne uyulan bozma ilamında belirtildiği şekilde 14.3.2009 tarihinde yürürlüğe giren 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasanın 12/3 maddesi hükmü gereğince davanın hak düşürcü süreden reddine karar verilmiş olmasında kural olarak bir isabetsizlik yoktur.Davacının bu yöne değinen temyiz itirazları yerinde değildir. Reddine.Ancak, her dava açıldığı tarihdeki koşullara tabidir.Davanın açıldığı tarihten sonra yürürlüğe giren bir yasal düzenleme veya ittihaz edilen bir İçtihatı Birleştime Kararı gereğince, dava tarihinde haklı olduğu halde, haksız duruma düşen tarafın yargılama giderlerinden sorumlu tutulamayacağı tartışmasızdır. Öyle ise, çekişmeli taşınmazın iddia edildiği gibi tamamı değil de, bir bölümünün tanımı 3621 Sayılı Yasanın 4. maddesinde yapılan kıyıda kaldığı saptandığına göre, davacı Hazinenin davasında kısmen haklı olduğu ve yargılama giderlerinden de haklılık oranı başka bir deyişle taşınmazın kıyı kenar çizgisi içinde kalan ve kalmayan bölümlerin değerleri gözetilmek suretiyle belirli oran dahilinde sorumlu tutulması gerekirken, yazılı olduğu şekilde hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davacının temyiz itirazları bu nedenle yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, 26.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.