Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 476 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 16282 - Esas Yıl 2013





Temyiz isteminin süresi içinde olduğu anlaşıldıktan sonra dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği düşünüldü:Davacı vekili dava dilekçesinde, müvekkilinin emekli olması nedeniyle vakıf senedine göre alması gereken alacağın tahsili için yapılan icra takibine yapılan itirazın iptalini istemiş, mahkemece yapılan yargılama sonucunda asıl alacak miktarında taraflar arasında bir çekişme olmadığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Dosya içindeki bilgi ve belgelerin incelenmesinden; dava konusu B.. V..’nın Ankara 18.Asliye Hukuk Mahkemesinin 27.01.1993 gün 1992/10-1993/11 sayılı ilamıyla tüzel kişilik kazanan Türk Medeni Kanunu hükümlerine göre kurulmuş bir yardımlaşma vakfı olduğu; vakıf senedinin 5. maddesinde "Vakfın amacının düzenlenecek olan yönetmelik hükümleri gereğince kurum personeli arasında sosyal dayanışmayı sağlayıp ekonomik yardımlarda bulunmak, eğitim, sağlık, kültürel konularda faaliyet göstermek", 7/a maddesinde "Ekonomik konularda: a-Ölüm, malüliyet ve emeklilik hallerinde vakıf mensuplarına yardımlarda bulunmak" olduğu, vakıf senedine göre düzenlenmiş bulunan yönetmeliğin 5. maddesinde "Emeklilik yardımı yapılabilmesi için üyenin, a-Emekli olup, işten ayrılmış olması, b-Vakfa en az 5 yıl üye aidatı ödemiş olması, c-Emekli olduğunu gösterir belge ile birlikte başvuruda bulunması gerekir. Emeklilik yardımı, üyenin son iki yıl içinde ödediği aidata baz alınan aylık ortalama Emekliliğe esas maaşının üye bulunulan yıl sayısı ile çarpımı suretiyle bulunur ve bu miktar net olarak ödenir. Bir yıldan az olan süreler oranlanarak yıl sayısına ilave edilir. Ancak, Vakfa en az 5 yıl üye aidatı ödemiş olması ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanunu’na göre emekliliğe hak kazanmış, fakat memuriyet hizmetine devam etmekte iken ölen üyelerin hak sahiplerine söz konusu emeklilik yardımı yapılır. Ödeme yapılabilmesi için Kurumundan ve Emekli Sandığından alınacak hizmet yazısı ile veraset ilamının ibrazı şarttır" hükümleri bulunmaktadır.Vakıf senedi ve yönetmelik hükümlerine göre gerekli şartları taşıyan her üyeye emeklilik yardımı yapılması esastır. Ancak; davacının ne zaman emekli olduğu belli olmadığı gibi gerekli belgelerle vakfa başvuru da bulunup bulanmadığı, takibe konu miktarın nasıl hesaplandığı anlaşılmadığı gibi, taraflar arasında asıl alacağın 24.000 TL olduğuna dair bir anlaşma da bulunmamaktadır. Somut olayda mahkemece yapılacak iş; yeni bir bilirkişi atanarak, davacı tarafın emeklilik, aidat ve vakfa başvuru gibi konulurla ilgili belgelerin gerekli kurum ve davalı vakıf yönetimden getirtilip varsa tarafların bu konuda göstereceği tüm kanıtlar da toplanarak yukarıda belirtilen tüzük ve yönetmelik hükümleri doğrultusunda emekliliğe esas maaşının tespit edilerek vakıftan alması gerekli olan emeklilik yardımının yöntemince belirlenmesi açısından denetime elverişli rapor alınarak oluşacak sonuç doğrultusunda bir karar verilmesi gerekirken, uyuşmazlıkta uygulama olanağı bulunmayan vakıf yönetmeliğinin 32. madde hükümlerine ve taraflar arasında miktar yönünden çekişme olmadığına göre değerlendirme yapan bilirkişi raporuna göre eksik araştırmaya dayalı olarak hüküm kurulması doğru görülmemiştir.Bu itibarla yukarıda açıklanan esaslar gözönünde tutulmaksızın yazılı şekilde hüküm tesisi isabetsiz, temyiz itirazları bu nedenlerle yerinde olduğundan kabulü ile hükmün HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, temyiz peşin harcının istek halinde temyiz edene iadesine, 16.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.