MAHKEMESİ : Konya 3. Asliye Hukuk MahkemesiTARİHİ : 28/11/2013NUMARASI : 2011/760-2013/856Taraflar arasındaki sıra cetveline itiraz davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.-K A R A R-Davacı vekili, davalının dava dışı borçlu aleyhine başlattığı Konya 5. İcra Müdürlüğü'nün 2010/14609 E. sayılı takip dosyasında borçlunun emekli ikramiyesi hakkı doğmadan emekli ikramiyesi için yazılan haciz yazısının hiçbir geçerliliğinin olmadığını, emekli ikramiyesi hakkının doğumundan sonra gönderilen ilk haciz yazısının müvekkiline ait dosyadan gönderildiğini, ayrıca davalının alacağının muvazalı olduğunu ileri sürerek, sıra cetvelinin iptal edilerek dosyaya yatan paranın müvekkilinin başlattığı Konya 5. İcra Müdürlüğü'nün 2010/1802 E. sayılı dosyasına ödenmesine karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı vekili, müvekkili alacağının gerçek olduğunu, davacının takibinin muvazaalı olduğunu savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma ve tüm dosya kapsamına göre; ispat yükü üzerinde olan davalının alacağın varlığını ispat edemediği gerekçesiyle, davanın kabulü ile sıra cetvelinin iptaline, yatan paranın İcra Müdürlüğü'nce davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Kararı, davalı vekili temyiz etmiştir.1)Borçluya ait mahcuz satış bedelinin bütün alacaklıların alacağını karşılamaması halinde düzenlenecek sıra cetveline itiraz, alacağın esas ve miktarına ya da hem sıraya hem alacağın esasına yönelikse dava yoluyla genel mahkemede (İİK'nın m. 142/1), itiraz sadece sıraya yönelikse şikayet yoluyla icra mahkemesinde (İİK'nın m. 142/son) ileri sürülmelidir. Hem sıraya ve hem de alacağın esas ve miktarına yönelik itirazların birlikte ileri sürülmesi halinde mahkemece kural olarak, önce sıraya yönelik uyuşmazlığın çözülmesi, bu itirazın yerinde olmadığının anlaşılması halinde ise davalı alacağının varlığına ve miktarına yönelik itirazın incelenmesi gerekir.Davacı, davalının alacağının hem sırasına hem de esasına itiraz etmiş olup, mahkemece öncelikle sıraya ilişkin itiraz incelenmeli, sonucuna göre esasa ilişkin itirazın incelenmesine geçilmelidir.Mahkemece, bu ilkelere aykırı olarak sıraya ilişkin itirazı incelenmeksizin muvazaaya ilişkin itiraz incelenmiştir.Öte yandan, borçlunun üçüncü kişilerdeki mal, alacak ve diğer haklarının haczi İİK’nın 89. maddesi çerçevesinde mümkün kılınmıştır. Bu hükümle, üçüncü kişiye haciz ihbarnamesi tebliğ edilmek suretiyle söz konusu mal, alacak ve hakların haczine imkân tanınmış, tebliğ edilen haciz ihbarnamelerine üçüncü kişinin itiraz yolu açık tutulmuştur. Kendisine birinci haciz ihbarnamesi gönderilen kimsenin, bu haciz ihbarnamesine itiraz etmemesi halinde, mal yedinde ve borç zimmetinde sayılır. Üçüncü kişinin ihbarnameye süresi içinde itiraz etmesi halinde, usulüne uygun bir haczin varlığından bahsedilemez. Elinde borçluya verilmesi gereken bir mal ya da para bulunan üçüncü kişinin, gerçeğe aykırı itirazı halinde dahi hacizden söz edilemez ve alacaklının hakları ancak aynı yasanın 89/4 ve 120/2. maddeleri çerçevesinde korunabilir.Borçlunun üçüncü kişi ile arasındaki bir hukuki ilişkiye dayanan henüz doğmamış olmakla beraber doğması muhtemel alacakları için İİK.nın 89. maddesine göre haciz ihbarnamesi gönderilebilir. Üçüncü kişilerde hak ve alacakların ne şekilde haczedilebileceği anılan maddede gösterilmiştir. Bu yola tevessül etmeden, sadece haciz tezkeresi ile konulan haciz aynı Yasa'nın 88. maddesi kapsamında menkul haczi olarak nitelendirilebilir ve ancak mevcut bir hak ve alacak üzerine konulabilir; bir diğer ifade ile üçüncü kişi nezdinde doğacak (beklenen) alacakların tezkere yazılması suretiyle haczi mümkün değildir. Öte yandan bu yöntemde üçüncü kişinin itirazına ilişkin bir düzenleme de bulunmamaktadır. Haciz ihbarnameleri ile borçlunun borçlusu konumundaki üçüncü kişinin elinde o anda bulunan mal, alacak ve diğer hakların haczedilmesi mümkün olduğu gibi, borcun tamamen ödenmesine kadar geçecek sürede (aylık kira bedeli, emekli ikramiyesi ve yüklenici lehine tahakkuk eden hak edişler vb. gibi) üçüncü kişi nezdinde oluşacak alacakların da haczine olanak tanınmıştır. Anılan yasa hükümlerinin uygulanmasından vazgeçilerek, bir diğer ifade ile haciz ihbarnamesi göndermek yerine müzekkere ile alacak üzerine haciz konulması aynı Yasa'nın 88. maddesinde düzenlenen menkul haczi hükümlerine tabidir. Diğer yandan, üçüncü kişi nezdinde bulunan alacak için haciz talebi halinde, haciz tarihi belirlenirken gözetilecek tarih, haciz yazısının yazıldığı tarih değil, üçüncü kişiye ulaşıp, kayda işlendiği tarihtir.Para ya da alacak hacizlerine ilişkin işlemler, kural olarak İİK'nın 88. maddesi hükmü uyarınca menkul mal haczini düzenleyen hükümlere göre yapılır. Borçluya ait nakit parayla karşılaşan icra memuru, İİK'nın 88. maddesi hükmü çerçevesinde bu parayı haczedebilir. Üçüncü kişinin elindeki bir paranın İİK’nın 89. maddesine göre değil de, taşınır hacizlerine ilişkin 88. maddesine göre haczedilmesinde, tıpkı taşınırlarda olduğu gibi, paranın somut olarak üçüncü kişi elinde mevcut olması gerekir. Henüz mevcut olmayan bir paranın taşınır hükümlerine göre haczine yasal olanak bulunmamaktadır. Bu bakımdan üçüncü şahıstaki para alacağının da anılan 110. madde hükmüne kıyasen hacizden itibaren bir yıllık süre içerisinde icra dosyasına celbinin istenmesi gerekir. Aksi halde haciz düşer (Satış talebi, para hacizlerinde dosya celbinin istenmesi suretiyle yapılır.)Somut olayda, dava dışı borçlu A. E..'in 18.02.2011 tarihinde emekli olduğu, bu tarih itibariyle emeklilik ikramiyesine hak kazandığı, davalının alacaklı olduğu 2010/14609 E sayılı dosyada borçlunun emeklilik ikramiyesinin hacziyle ilgili 16.02.2011 tarihinde İİK'nın 88. maddesi hükmü çerçevesinde yazı yazıldığı anlaşılmıştır. Bu durumda mahkemece, yazının hangi tarihte SGK'ya ulaştığı araştırılarak, borçlunun emeklilik ikramiyesine hak kazandığı 18.02.2011 tarihinden önce ulaştığının tespiti halinde davalının dava dışı borçlunun emeklilik ikramiyesi üzerinde geçerli bir haczinin bulunmadığı gerekçesiyle sıraya ilişkin şikayetin kabulü ile sıra cetvelinin iptaline; yazının 18.02.2011 veya daha sonraki tarihlerde ulaştığının tespiti halinde mevcut bir paranın haczi için davacının 05.04.2011 tarihli haciz yazısından önce yazı yazılmış ve ulaşmış olacağından ve sıraya ilişkin şikayetin reddi koşulları oluşacağından, şimdiki gibi davalı alacağının muvazaalı olduğu iddialarının incelenmesine geçilmesi gerekirken, doğrudan muvazaa iddialarının incelenmesiyle sonuca gidilmesi doğru olmamıştır.2) Bozma nedenine göre, davalı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.3)Kabule göre; Sıra cetveline yönelik şikayetlerde İcra Mahkemesi, önüne gelen şikayetleri sonuçlandırmak ve icra müdürüne bu yönde talimat vermekle görevli olup, düzenlenecek yeni sıra cetvelinde sıra cetvelinin hangi ilkelere göre düzenleneceğini belirtmesi, diğer anlatımla alacaklıların ne miktar için hangi sıralarda yer alması gerektiğini saptaması, hukuka uygun olmayan kısımları göstermesi, bu çerçevede işlem yapılması için icra müdürüne talimat vermesi (İİK'nın m.17/I) gerektiğinden, iptal nedenlerinin gerekçede belirtilmesi ve hüküm fıkrasında sıra cetvelinin iptaline karar verilmesi ile yetinilmesi gerekir.Haciz yolu ile takiplerde düzenlenen sıra cetveline itiraz davalarında ise, kıyasen uygulanması gereken İİK'nın 235/3. maddesi uyarınca sıra cetvelinin iptaline değil, davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde, davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekir. Sıra cetveline itiraz davaları sonunda verilen hüküm, sadece davanın tarafları bakımından sonuç doğurur ve verilen kabul kararı ile durumun tespiti ile yetinilmeyip, eda hükmü kurulmalıdır.Mahkemece, muvazaa iddiası incelenerek hüküm kurulduğuna göre, davalıya ayrılan payın, yargılama giderleri ve vekalet ücreti de dahil olmak üzere öncelikle davacıya ödenmesine, artan kısım bulunması halinde davalıya bırakılmasına karar verilmesi gerekirken, sıraya ilişkin şikayetlerde kurulması gereken hüküm şekline uygun olarak sıra cetvelinin iptaline karar verildikten sonra, bu hüküm ile çelişecek şekilde eda hükmü niteliğinde yatan paranın davacıya ödenmesine de karar verilmesi doğru olmamıştır.SONUÇ : Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, kararın yasa gereği (re'sen) BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin harcın istek halinde iadesine, kararının tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 19.06.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.