Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4708 - Karar Yıl 2011 / Esas No : 3001 - Esas Yıl 2010





Bu tür hizmet tespitine yönelik davaların kamu düzenini ilgilendirdiği ve bu nedenle özel bir duyarlılık ve özenle yürütülmesi icap ettiği, Yargıtay ‘ın ve giderek Dairemizin yerleşmiş içtihadı gereğidir. Yasal dayanağı 506 sayılı Kanunun 79/10. ve 5510 sayılı Yasanın 86/9. maddeleri olan bu tür davalarda, öncelikle davacının çalışmasına ilişkin belgelerin, işveren, tarafından verilip verilmediği, ya da çalıştıklarının kurumca tespit edilip edilmediği yöntemince araştırılmalıdır. Bu yasal koşul oluşmuşsa işyerinin o dönemde gerçekten var olup olmadığı, Kanunun kapsamında veya kapsama alınacak nitelikte bulunup bulunmadığı eksiksiz bir şekilde belirlenmeli daha sonra çalışma iddiasının gerçeğe uygunluğu özel bir duyarlılıkla araştırılmalıdır. Çalışma olgusu her türlü delille ispatlanabilirse de çalışmasının konusu, sürekli kesintili mevsimlik mi olduğu, başlangıç ve bitiş tarihleri ve alınan ücret konularında tanıkların sözleri değerlendirilirken bunların inandırıcılığı üzerinde durulmalı, verdikleri bilgilere nasıl vakıf oldukları, işveren ve işçiyle, işyeriyle ilişkileri, bazen uzun yılları kapsayan bilgilerin insan hafızasında yıllarca eksiksiz nasıl taşınabileceği düşünülmeli ve tanıklar buna göre isticvap olunmalı, işyerinin kapsam kapasite ve niteliği ile bu beyanlar kontrol edilmeli, mümkün oldukça işyerinin müdür, amir, şef, ustabaşı ve posta başı gibi görelileri ve o işyerinde çalışan öteki kişiler ile o işyerine komşu ve yakın işyerlerinde bu yeri bilen ve tanıyanlar dahi dinlenerek tanık beyanlarının sağlığı denetlenmeli ve çalışma olgusu böylece hiçbir kuşku ve duraksamaya yer bırakmayacak sağlıklı bir biçimde belirlendikten sonra ücret konusu üzerinde durulmalı tespiti istenilen sürenin evvelinde ve sonrasında beyine başlangıç sayılabilecek ödeme belgeleri ve sair bu nitelikte bir belge yoksa Hukuk Muhakemeleri Usulü Kanun’un M.288 de yazılı sınırları taşan ücret alma iddialarında yazılı delil aranmalı, bu sınırlar altında kalan ücret alma iddialarında ücret miktarları tanıklardan sorulmalı 506 Sayılı Yasa’nın 3/B, D ile 5510 Sayılı Yasa’nın 6/a, c maddelerinde olduğu gibi ücretin sigortalı sayılmanın koşulu olan durumlarda ücret alma olgusunun var olup olmadığı özellikle saptanmalıdır. Bu davalarda işverenin kabulünün tek başına hukuku bir sonuç doğurmayacağı göz önünde tutulmalıdır.Yukarıda açıklanan hususlar, yeterli ve gerekli bir araştırmayla ve deliller hep birlikte değerlendirilerek aydınlığa kavuşturulduktan sonra o çalışmanın sigortalı çalışma niteliğinde olup olmadığı, ya da ne zaman bu niteliğe kavuştuğu yönü üzerinde durulmalı ve çalışmayı kapsama alan yasanın yürürlük tarihinden sonraki dönem için hizmetin tespitine karar verilmelidir.Söz konusu fiili ve hukuki gerçekler ve özellikle dava konusu dönemde 506 Sayılı Kanun’un m. 79/10, 2-9, 5510 Sayılı Yasa’nın 86/9, 2/8 maddeleri hükümleri dikkate alınmadan, işyerinin dava konusu dönemde sigortada kaydı bulunmakla birlikte Kuruma bordro verilmediği anlaşıldığından, işyerinin Kuruma verdiği bordrolarda çalışmaları bulunan tanık dinletilmesi mümkün değilse de, davalı işyerinin komşusu olan işyerlerinin sahipleri ile bu işyerlerinin kayıtlara geçmiş çalışanları veya benzer işi yapan işyerlerinin sahipleri ile kayıtlara geçmiş çalışanları tespit edilip dinlenmeden, işyerinin vergi kayıtları, muhtasar beyannameleri getirtilerek incelenmeden, davalı işyerinin servis hizmeti verdiği B. A.Ş.‘ye ait kimlik belgesinin anılan firma tarafından düzenlenip düzenlenmediği ve davacının çalışmalarına ilişkin olarak B. A.Ş. ‘den kayıtlarında bilgi bulunup bulunmadığı sorulmadan, eksik araştırma ve inceleme ile yetersiz tanık anlatımı esas alınarak yazılı şekilde karar verilmesi, usul ve kanuna aykırı olup bozma nedenidir.O halde, davalının bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve hüküm bozulmalıdır.SONUÇ: Hükmün yukarıda açıklanan nedenlerle BOZULMASINA<karar>, 17.05.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.