2-Davacı işçinin iş sözleşmesini haklı olarak feshedip feshetmediği, taraflar arasında uyuşmazlık konusudur.İşçinin emeğinin karşılığı olan ücret işçi için en önemli hak, işveren için en temel borçtur. 4857 Sayılı İş Kanunu'nun 32/4.maddesinde ücretin en geç ayda bir ödeneceği kurala bağlanmıştır. Yine İş Kanunun da, 5953 sayılı Basın İş Kanununun 14.maddesinde öngörüldüğü gibi ücretin peşin ödeneceği öngörülmemiştir. Buna göre, aksi bireysel ya da toplu iş sözleşmesinde kararlaştırılmadığı sürece işçinin ücreti bir ay çalışıldıktan sonra ödenmelidir.Ücreti ödenmeyen işçinin bu ücretini işverenden dava ya da icra takibi gibi yasal yollardan talep etmesi mümkündür.1475 Sayılı İş Kanunu döneminde bunun dışında toplu olarak hareket etmemek ve kanun dışı grev kapsamında sayılmamak kaydıyla Borçlar Kanunu'nun 81.maddesi uyarınca ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini ifa etmekten, yani çalışmaktan kaçınabileceğini kabul edilmekteydi. 4857 Sayılı İş Kanunu'nda ücret daha fazla güvence altına alınmış ve işçi ücretinin 20 gün içinde ödenmemesi durumunda işçinin iş görme edimini yerine getirmekten kaçınabileceği açıkça düzenlenmiş ve bunun toplu bir nitelik kazanması durumunda dahi, kanun dışı grev sayılamayacağı kurala bağlanmıştır.Ücreti ödenmeyen işçinin alacağı konusunda takibe geçmesi ya da ücreti ödeninceye kadar iş görme edimini yerine getirmekten kaçınması, iş ilişkisinin devamında bazı sorunlara yol açabilir. Bu bakımdan, işverenle bir çekişme içine girmek istemeyen işçinin, haklı nedene dayanarak iş sözleşmesini feshetme hakkı da tanınmıştır.İşçinin ücretinin kanun veya sözleşme hükümlerine göre ödenmemesi işçiye bu imkanı verir. Ücretin hiç ya da bir kısmının ödenmemiş olması bu konuda önemsizdir.Ücretin ödenmediğinden söz edebilmek için işçinin yasa ya da sözleşme ile belirlenen ücret ödeme döneminin gelmiş olması ve işçinin bu ücrete hak kazanmış olması gerekir. (Yargıtay 9.HD. 18.01.2010 gün, 2008/14546 E., 2010/193 K.)4857 Sayılı İş Kanunu'nun 24/II-e bendinde sözü edilen ücret, geniş anlamda ücret olarak değerlendirilmelidir. İkramiye, primi, yakacak yardımı, giyecek yardımı, fazla mesai, hafta tatili, genel tatil gibi alacakların da ödenmemesi işçiye haklı fesih imkanı verir. (Yargıtay 9.HD. 16.07.2008 gün 2007/22062 E., 2008/16398 K.)İşçinin ücretinin işverenin içine düştüğü ödeme güçlüğü nedeniyle ödenememiş olmasının sonuca bir etkisi yoktur. İşçinin ücretinin bir kısmını İş Kanununun 33.maddesinde öngörülen ücret garanti fonundan alabilecek olması da işçinin fesih hakkını ortadan kaldırmaz.Bireysel iş sözleşmesi veya toplu iş sözleşmesinden kaynaklanan ayni yardımların yerine getirilmemesi de (erzak yardımı, kömür yardımı gibi) bu madde kapsamında değerlendirilmeli ve işçinin haklı fesih imkanı kabul edilmelidir.İşçinin sigorta primlerinin hiç yatırılmaması veya eksik bildirilmesi işçinin sosyal güvenlik hakkını ilgilendiren bir durum olsa da Dairemizin 1475 Sayılı Yasa döneminde istikrar kazanmış olan görüşü 4857 Sayılı İş Kanunu döneminde de devam etmekte olup, sigorta primlerinin hiç yatırılmaması, eksik yatırılması veya düşük ücretten yatırılması hallerinde de işçinin haklı fesih imkanı vardır. (Yargıtay 9.HD. 18.01.2010 gün 2009/24286 E., 2010/74 K.)Somut olayda davacı işçinin izne ayrılan işçiler yerine çalışması istenen işçilerle işin yürümeyeceği ve işin çok ağır olduğunu belirterek işyerinden ayrıldığı mahkemenin de kabulündedir.. İşveren tarafından davacının yasal çalışma süresinin üzerinde çalıştırılmasına rağmen fazla çalışma ücretlerinin ödenmediği dosya içeriği ile sabit olmakla davacının iş sözleşmesini ödenmeyen işçilik hakları sebebiyle haklı olarak feshettiği sonucuna varılmalıdır. Böyle olunca kıdem tazminatı isteğinin kabulü gerekirken yazılı şekilde isteğin reddi hatalı olmuştur.3- Hükme esas alınan bilirkişi raporunda fazla çalışma belirlenirken puantaj kaydı sunulan bir dönem için ortalama bir hesap yapılmış ve tanık beyanlarından da yararlanılarak tüm süre için genellemeye gidilerek tespit yapılmıştır. Puantaj kaydı olan dönemler için haftalık 45 saati aşıp aşmadığı her hafta için belirlenmeli ve yasal süreyi aşan süre için fazla çalışma hesabı yapılmalıdır. İşe giriş ve çıkış saatlerini gösteren dönem için ortalama bir yöntemle hesaplamaya gidilmesi hatalı olmuştur. Kayıtların bulunmadığı dönem için ise şimdilik gibi tanık beyanlarına göre hesaplamaya gidilmelidir. Davacı taraf rapora bu yönde itiraz etmemiş ve kararı bu yönden temyiz etmemiş olmakla davalı yararına usulü kazanılmış hak ilkesi de gözetilerek belirtilen esaslara göre hesaplama yapılmak üzere kararın bozulması gerekmiştir.SONUÇTemyiz olunan kararın yukarıda yazılı sebepten BOZULMASINA, peşin alınan temyiz harcının istek halinde ilgiliye iadesine, 22.02.2011 gününde oybirliğiyle karar verildi.