Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4702 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 16710 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTaraflar arasında görülen tapu iptali-tescil davası sonunda, yerel mahkemece davanın reddine ilişkin olarak verilen karar davacılar tarafından yasal süre içerisinde temyiz edilmiş olmakla dosya incelendi, Tetkik Hakimi ...'ın raporu okundu, açıklamaları dinlendi, gereği görüşülüp düşünüldü;-KARAR-Dava, muris muvazaası hukuksal nedenine dayalı tapu iptali ve terekeye iade istemiyle açılmış, davanın reddine ilişkin olarak verilen karar Dairece, "davanın tereke adına açıldığı, dava dışı başka mirasçıların da bulunduğu, davada yer almayan mirasçıların olurlarının alınması veya TMK.nun 640. maddesi uyarınca atanacak temsilci aracılığı ile yargılamanın sürdürülmesi gerektiği" gerekçesiyle bozulmuş, bozmadan sonra ... kendilerine vekil tayin ederek davada yer almışlardır.Ancak, mirasçı ..., kendisine meşruhatlı davetiye tebliğine rağmen duruşmalara katılmadığı gibi, davaya muvaffakat vermediği yönünde yazılı beyanda bulunmuştur.Bilindiği üzere, bozmaya uyulmuş olmakla bozma gereklerinin yerine getirilmesi zorunlu olup, bu durum usuli kazanılmış hakkın bir gereğidir.Ne var ki, mahkemece bozma kararına uyulmasına karşın bozma gereklerinin tam olarak yerine getirildiğini söyleyebilme olanağı yoktur.Şöyle ki, mirasçılardan birisi davaya muvaffakat etmediğine göre davanın tereke temsilcisi huzurunda görülmesi gerektiği açıktır.Hâl böyle olunca; davacılar vekiline terekeye temsilci atanması için dava açması için süre verilmesi, dava açıldığı takdirde sonucu beklendikten sonra bir karar verilmesi gerekirken, davanın görülebilirlik koşulu gözardı edilerek işin esası bakımından karar verilmesi doğru değildir.Davacıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerle (6100 sayılı Yasanın geçici 3.maddesi yollaması ile) 1086 sayılı HUMK'un 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 18.04.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.