Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4695 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 2493 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : SOMA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 22/12/2009NUMARASI : 2005/355-2009/577Taraflar arasında görülen davada;Davacı, 5283 Sayılı Yasaya istinaden Hazine adına re’sen tescil edilen 175 parsel sayılı taşınmaz üzerinde lojman binasının yer aldığını ileri sürüp, lojmanlara ilişkin tapu kaydının iptali ile Sosyal Güvenlik Kurumu adına tescilini istemiştir. Davalı, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, iddianın sabit olduğu gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldüDava, 5283 Sayılı Yasadan kaynaklanan tapu iptal ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; çekişme konusu 175 parsel sayılı taşınmazın 5283 Sayılı Yasa kapsamında kaldığı gerekçesiyle mülkiyetinin davalı Hazineye devredildiği, oysa davacı Sosyal Güvenlik Kurumu tarafından taşınmazın bir kısmında lojman olarak kullanılan bina bulunduğu ve devri gerekmeyen bu bölümün devrinin yasal olmadığını ileri sürerek, eldeki davanın açıldığı görülmektedir. Gerçekten de, mahkemece keşfen elde edilen teknik bilirkişi raporunda kabul kapsamına alınan bölümün 5283 Sayılı Yasa hükümleri gereğince devri gerekmeyen yerlerden olduğu saptanmak suretiyle bu kısım bakımından davanın kabul edilmiş olması kural olarak doğrudur.Ancak, kabul kapsamına alınan bölümün 3194 Sayılı Yasanın 15.maddesi hükmü uyarınca alınacak Encümen Kararına dayalı olarak ifrazının mümkün olması halinde ifraz edilerek davacı adına tesciline karar verilmesi olanaklıdır. Oysa Soma Belediye Başkanlığından alınan müteaddit yazılarda ifrazın imar planında bir tadilat yapılması durumunda mümkün olabileceği bildirilmiştir. Bu durum karşında bir imar tadilatı gerçekleştirilmeden mahkemenin kendisini idare yerine koyarak idari işlemi gerektiren karar almak suretiyle neticeye gidilmiş olmasının yasal olduğu söylenemez. Hal böyle olunca, davacıya imar tadilatı yapılmasının temini bakımından olanak tanınması tadilat gerçekleştirildiği takdirde buna uygun olarak hüküm kurulması, aksi takdirde kabul kapsamına alınacak bölümün taşınmazın genel yüzölçümüne oranlanmak suretiyle davacının taşınmazda paydaş kılınmak suretiyle taraflar arasındaki çekişmenin giderilmesine karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir. Davalının, temyiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 21.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.