Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 469 - Karar Yıl 2013 / Esas No : 223 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki “şikâyet" isteminde dolayı yapılan yargılama sonunda; Ankara 4. İcra Hukuk Mahkemesi’nce şikayetin reddine, dair verilen 03.05.2011 gün ve 2011/352 E., 2011/486 K. sayılı kararın incelenmesi şikayetçi tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 12. Hukuk Dairesi’nin 16.01.2012 gün ve 2011/14011 E., 2012/215 K. sayılı ilamı ile, (...Alacaklı vekili, Borçlu D.. A.Şnin, 3.cü şahıs Yeşilırmak E.. Amasya il Müdürlüğündeki alacakları için bu kuruma İ.İ.K'nun 89/1 maddesi gereğince haciz ihbarnamesi gönderildiğini, cevabi yazıda hacizlerinin 2. sıraya alındığının bildirildiği, haciz ihbarnamesinin ulaştığı 20.5.2010 tarihine kadar borçlunun 2.311.148 TL istihkakı olduğunun 3.cü şahıs tarafından belirtildiği halde, borçluya ödeme yapıldığından icra müdürlüğünden 3.cü kişi Yeşilırmak E.. Amasya il Müd.ğü’nün banka hesaplarına haciz konulmasını icra müdürlüğünden talep ettiklerini ancak taleplerinin reddedildiğini belirterek ret kararının iptali isteği ile icra mahkemesine başvurmuştur.Mahkemece, 3.cü kişinin 89/1-2 ihbarnamelerine itiraz ettiği gerekçesiyle şikayetin reddine karar verilmiştir.Gerek İ.İ.K' nun 79.maddesi, gerekse İİK ' nun 85.maddesinin ifadelerinden ortaya çıkan sonuç, (5510 S.Y Md.93/1 deki istisnai durum hariç ) haciz isteminin icra memurunca yerine getirilmesinin zorunlu olduğu ve icra memuruna, haczedilecek menkul, gayrimenkul ya da hakların niteliği esas alınarak bunun haczinin mümkün bulunup bulunmadığı konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığıdır. ( H.G.K'nun 18.06.2008 tarih, 2008-12-433 / 430 sayılı kararında da aynı durum vurgulanmıştır.) . Borçlu haczi caiz olmayan bir malın haczine, malın haczi sırasında muvafakat verebileceği gibi, şikâyet yoluna gitmeyerek, zımnen de rıza gösterebilir. Somut olayda, 3.cü kişi Yeşilırmak E..Amasya il Müdürlüğüne gönderilen haciz ihbarnamelerine karşı, her ne kadar 3.cü kişi, “tahakkuk etmiş alacağın olmadığı, alacak doğduğu takdirde hacizlerinin 3.cü sıraya yazıldığı” bildirilmiş ise de yukarıda açıklanan nedenlerle icra müdürünün haciz istemini ret yetkisi olmadığından alacaklının bu konudaki şikayetinin kabulü gerekirken yazılı gerekçe ile reddine dair hüküm tesisi isabetsizdir...)gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu’nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü: İstek, icra memuru işlemini şikâyete ilişkindir. Şikayetçi vekili, 3. şahıs Yeşilırmak E..Amasya İl Müdürlüğü’ne gönderilen birinci haciz ihbarnamesi nedeni ile gerek borçluya gerekse hacizden sonra verilen temliklere yapılan usulsüz ödemeler nedeni ile 3. Şahısın banka hesapları üzerine haciz konulması hususundaki 17.03.2011 tarihli talebinin reddine dair, İcra Müdürlüğü kararının iptaline karar verilmesini şikayet yolu ile istemiş, mahkemece, İİK'nun 89/3. bendinde takip borçlusunun 3. kişiler nezdindeki hak ve alacaklarının haczi halinde, borcun 3. kişinin zimmetinde kabul edilebilmesi için birinci ve ikinci haciz ihbarnamelerine itiraz edilmemesi ve anılan haciz ihbarnamelerinin kesinleşmiş olması gerektiği, somut olayda bu durum gerçekleşmediği için borç Yeşılırmak E..zimmetinde kabul edilemeyeceği, üçüncü kişiye tebliğ edilen iki adet haciz müzekkeresindeki haciz kararına da itiraz edildiğine göre, takibin tarafı olmayan 3. kişinin başkasının borcundan dolayı banka hesaplarına haciz konulması mümkün olmadığı gerekçesiyle, şikayetin reddine karar verilmiştir.Şikayetçi tarafça temyiz edilen karar, Özel Daire’ce yukarıda yazılı gerekçeyle bozulmuştur.Yerel Mahkeme; önceki gerekçelerle ve ayrıca, üçüncü kişinin haciz ihbarnamesi ve haciz müzekkerelerine itiraz ettiğine göre, borcun zimmetinde sayılması söz konusu olmadığı gibi, aksi ispat edilemedikçe haczedilen bir paradan da söz edilemeyeceği, dolayısıyla takibin tarafı olmayan ve takip borçlusunun kendisinden bir alacağının olduğunu da kabul etmeyen üçüncü kişinin; dördüncü kişilerdeki alacakları için haciz ihbarnamesi gönderilmesini talep etmesi takip hukuku açısından mümkün olmadığı gerekçesiyle, ilk kararında direnmiş; direnme kararını şikayetçi taraf temyiz etmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; üçüncü kişi Yeşilırmak E.. Amasya İl Müdürlüğü’nün bankalarda bulunan alacakları üzerine haciz konulmasına ilişkin, alacaklı isteminin yerine getirilmesi konusunda icra müdürlüğünün takdir hakkının bulunup bulunmadığı noktasındadır.Haciz, cebri icra organı tarafından yapılan devlete ilişkin bir hakimiyet tasarrufu olup, icra takibinin konusu olan belli bir para alacağının ödenmesini sağlamak için, bu yolda istemde bulunan alacaklı lehine, söz konusu alacağı karşılayacak miktar ve değerdeki borçluya ait mal ve haklara, icra memuru tarafından hukuken el konulmasıdır.2004 sayılı İcra ve İflas Kanunu’nun 79/1 maddesi gereğince, İcra Dairesinin, haciz talebinden itibaren en geç 3 gün içinde haczi yapması gerekir. Yine aynı Kanunun 85/1 maddesi gereğince, İcra Müdürlüğünce, borçlunun kendi yedinde veya üçüncü şahısta bulunan menkul malları ile gayrimenkullerinden ve alacak ve haklarından alacaklının ana para, faiz ve masraflar da dahil olmak üzere bütün alacaklarına yetecek miktarı haczedilecektir.Anılan her iki maddede yer alan ifadelerden ortaya çıkan sonuç, haciz isteminin icra memurunca yerine getirilmesinin zorunlu olduğu ve icra memuruna, haczedilecek menkul, gayrimenkul yada hakların niteliği esas alınarak bunun haczinin mümkün bulunup bulunmadığı konusunda bir takdir yetkisi tanınmadığıdır. (Hukuk Genel Kurulu’nun 31.03.2004 gün ve 2004/12-202 2004/196 sayılı kararı). İcra daireleri sorumlu amiri durumundaki icra müdürleri, icra işlerinde birinci derecede görevlidir ve yaptıkları işlemlerin bazılarında hiçbir takdir yetkisi yokken, bazı işlemlerinde ise takdir yetkisi tanınmıştır. Takdir yetkisi tanınan hallerde takdir yetkisini kullanırken, ilgililerin menfaatini en iyi şekilde gözetmek zorundadır. Ayrıca, kanunların, tüzüklerin ve yönetmeliklerin kendisine verdiği görevleri yapıp yapmama konusunda serbestiye sahip olmayıp; kendisine yapılan her talep hakkında olumlu veya olumsuz bir işlemde bulunmak; karar vermek zorundadır. Yine, süreye tabi işleri süresinde, olmayanları da uygun bir sürede yapmak zorundadır. İcra müdürleri birer adli memur olup, yaptıkları işlemler de “adli işlem”dir ve icra müdürlüklerince tutulan tutanaklar aleni olup resmi belge niteliğindedir(TMK mad.7). Kısacası, icra müdürlüklerince tutulan tutanaklar aksi sabit oluncaya kadar geçerlidir. İcra daireleri icra hakimliklerinin daimi gözetimi ve denetimi altında olup, işlemlerine karşı icra hakimliklerine şikayet yoluna başvurulur. Şikayet, icra dairelerinin icra hukukuna aykırı olan ve hadiseye uygun bulunmayan işlemlerinin iptali ve düzeltilmesini veya yerine getirilmeyen yada sebepsiz sürüncemede bırakılan bir hakkın yerine getirilmesini sağlamak için kabul edilmiş bir kanun yoludur. Açıklandığı üzere, adli işlem niteliğindeki icra müdürlüğü işlem ve kararlarına karşı İcra ve İflas Kanununda şikayet kurumunu düzenlenmiştir. Eş söyleyişle Müdürlük kararlarının değiştirilmesi ya da iptali şikayet yoluyla İcra Hakimliğinin kararıyla olanaklı kılınmıştır. Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde, üçüncü kişi Yeşilırmak E.. Amasya İl Müdürlüğü’nün bankalarda bulunan alacakları üzerine haciz konulmasına ilişkin alacaklı isteminin yerine getirilmesi konusunda icra memurunun bir takdir yetkisi bulunmamaktadır. Açıklanan nedenlerle; şikayetin kabulü ile icra müdürlüğünün alacaklının haciz talebinin reddine dair kararının iptali gerekmektedir. Nitekim, aynı ilkeler Hukuk Genel Kurulu’nun 31.03.2004 gün ve 2004/12-202 E.-2004/196 K.; 03.10.2007 gün ve 2007/12-601 E- 2007/695 K.; 18.06.2008 gün ve 2008/12-433 E.-2008/430 K.sayılı kararlarında da vurgulanmıştır. O halde, mahkemece Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyularak şikayetin kabulüne karar verilmesi gerekirken, şikayetin reddine ilişkin önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır. S O N U Ç : Şikayetçi vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile direnme kararının Hukuk Genel Kurulu’nca da benimsenen özel dairenin bozma gerekçeleri ile ve nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’na eklenen “Geçici madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu’nun 429.maddesi gereğince BOZULMASINA, istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 2004 sayılı İcra İflas Kanunun 366/III. maddesi uyarınca tebliğden itibaren 10 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere 10.04.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.