Anasayfa /
İçtihat /
Yargıtay Karar No : 4675 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3618 - Esas Yıl 2010
MAHKEMESİ : LAPSEKİ ASLİYE HUKUK MAHKEMESİ,TARİHİ : 12/06/2009NUMARASI : 2009/9-2009/96Taraflar arasında görülen davada;Davacı Hazine, davalı adına kayıtlı 327 ada 1 sayılı parselin kısmen kıyı kenar çizgisi içinde kaldığını ayrıca parsel dışına da müdahalede bulunulduğunu ileri sürerek tapu iptali, elatmanın önlenmesi v e yıkım istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, taşınmazın kısmen kıyıda kaldığının ve çap kapsamı dışında da kıyıya müdahale edildiğinin keşfen saptandığı gerekçesiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.Karar, davalı tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava, 3621 Sayılı Yasa'dan kaynaklanan tapu iptali, el atmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden, çekişmeli 327 ada 1 sayılı parselin 28.3.2000 tarihindeki kadastro tespitinde ilk tesisi 26.9.1968 tarih, 112-277 sayılı tescil ilamıyla oluşan tapu kaydına dayalı olarak tespit gördüğü ve tespitin 26.10.2000 tarihinde kesinleştiği, eldeki davanın 19.1.2009 tarihinde açıldığı, 5841 Sayılı Yasa ile değişik 3402 Sayılı Yasa'nın 12. maddesindeki 10 yıllık hak düşürücü sürenin dolmadığı; diğer taraftan, taşınmazın kısmen belirlenen kıyı-kenar çizgisine göre kıyıda kaldığı anlaşılmaktadır.Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiştir.Ne var ki, taşınmazın dayanak tapusunun ilk tesis kaydının oluşumuna esas tescil davasında Hazinenin taraf sıfatıyla yer alması ve tescil krokisinin taşınmazı kapsaması durumunda, anılan tescil ilamının eldeki dava bakımından HUMK.nun 237. maddesi uyarınca kesin hüküm teşkil edeceği ve kesin hükmün kamu düzeniyle ilgili olup yargılamanın her aşamasında mahkemece kendiliğinden( resen ) gözetileceği hususları üzerinde durulmamıştır.. Hal böyle olunca, 26.9.1968 tarih, 112-277 sayılı dava dosyasının getirtilmesi, Hazinenin davada taraf sıfatıyla yer aldığının saptanması halinde tescil krokisinin uzman bilirkişiler aracılığıyla mahalline uygulanması, çekişmeli taşınmazı kapsayıp kapsamadığının, böylece kesin hüküm niteliği taşıyıp taşımadığının açıklığa kavuşturulması ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik soruşturma ile yazılı biçimde hüküm kurulması doğru değildir.Davalının temyiz itirazı açıklanan nedenden ötürü yerindedir. Kabulüyle, hükmün HUMK.'nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 21.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.