6. Hukuk Dairesi 2014/11395 E. , 2014/14673 K.
"İçtihat Metni"MAHKEMESİ : Ankara 9. Sulh Hukuk MahkemesiTARİHİ : 24/06/2014NUMARASI : 2012/1034-2014/824Mahalli
mahkemesinden verilmiş bulunan yukarıda tarih ve numarası yazılı menfi
tespit-istirdat davasına dair kararın temyiz incelemesi duruşmalı olarak
davacı ve davalı tarafından süresi içinde istenilmekle gün tayin
edilerek taraflara gönderilen davetiyelerin tebliğ edilmesi üzerine
belli günde davacı vekili Av.A.. C.. ve davalı vekili Av.H.. İ.. Ç..
geldiler. Hazır bulunanların sözlü beyanları dinlendikten sonra
dosyadaki bütün kağıtlar okunup gereği görüşülüp düşünüldü.Dava kira
sözleşmesinin baştan itibaren geçersizliğinin tespiti ve feshi ile ilk
yıl kira bedeline karşılık verilen beş adet bononun iptali istemine
ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı ve
davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir. Davacı vekili;
19.06.2012 tarihli kira sözleşmesi ile 14 ada parselin deniz yönündeki
3.000 m2'lik bölümü ile bu parsele komşu 9.500m2 alanı “beach restoran
ve cafe” olarak işletmek üzere kiraladıklarını, bir yıllık kira bedeline
karşılık davalıya toplam 200.000 Usd bedelli beş adet senet
verdiklerini, senetlerden 25.000 USD bedelli ve 08.07.2012 vadeli
olanının banka hesabına havale yolu ile ödendiğini, müvekkilinin
14.06.2012 tarihinde Bodrum Belediyesine işyeri açma ve çalıştırma
ruhsatı için başvuruda bulunduğunu, 10.07.2012 tarihli belediye
başkanlığı kararı ile sözleşmeye konu 3.000 m2'lik bölümün ikinci
derecede doğal sit alanı olduğu ve üzerinde ruhsatlandırılacak her hangi
bir işyeri bulunmadığı bu yere komşu 9.500m2 lik alanın ise kıyıdan
doldurma yoluyla kazanılan arazi niteliğinde olup bu yer üzerine
yapılmış olan yapı ve tesislerin ruhsatlandırılabilmesi için Maliye
Bakanlığından izin alınmasının zorunlu olduğundan bahisle işyeri açma
ruhsat başvurusunun reddedildiğini, işyerinin 24.07.2012 tarihinde
kapatılarak faaliyetten men edildiğini, mülkiyeti ve kullanma hakkı
hazineye ait bir taşınmazın hazine ile arasında her hangi bir kira
ilişkisi olmadan davalı tarafından müvekkiline kiralandığını, davalının
müvekkilini yanılttığını, bu şekilde baştan itibaren batıl olan kira
sözleşmesinin iptali ve feshi gerektiğini belirterek kira sözleşmesinin
baştan itibaren batıl olması nedeniyle iptali ve feshine, bir yıllık
kira bedeli olarak davalıya verilen senetler yönünden davacının borcu
bulunmadığının tespiti ve senetlerin iptaline karar verilmesini
istemiştir. Davacı vekili 19.06.2014 tarihli dilekçesi ile menfi tespit
istemine konu alacağa ilişkin olarak 11.07.2012 tarihinde ve 16.07.2012
tarihinde davalıya ait banka hesabına yapılan toplam 45.000 USD’nin
istirdadını talep etmiştir. Davalı vekili ise; sözleşmeye konu yerin
müvekkiline ait parselin 3.000m2 lik kısmı olduğunu bu yere komşu
9.500m2 alanın ise deniz kıyısında devletin hüküm ve tasarrufunda olan
dolgu alanı olduğunu, müvekkiline ait 3.000m2 lik alana inşa edilecek
tesise ruhsat alınması gerektiğini, deniz kıyısındaki dolgu alanın ise
ilgili idare ile kira ilişkisi kurularak veya kiraya verence
kiralanıp alt kira sözleşmesi ile davacıya kullanım hakkı
verilerek veya Ecrimisil bedeli kiracı tarafından ödenmek suretiyle
kiracının kullanımının sağlanacağını, davacının üzerine her hangi bir
tesis ve yapı yapmadığını, davalının parsele komşu deniz dolgu alanında
kurulu tesisler için başvuruda bulunduğunu ve başvurunun maliye
bakanlığından alınmış bir izin olmadığından reddedildiğini, belediyece
mühürlenen tesislerin devletin hüküm ve tasarrufu altındaki alanda
olduğunu, sözleşmeye göre kiracı tarafından kurulacak olan tesislerin
parsel için öngörüldüğünü, kiracının parsel üzerine her hangi bir tesis
inşa etmeksizin ruhsat almasının mümkün olmadığını, davacının tesisleri
yaptığı yerin hazineye ait olup bu yerin hazineye ait olduğunun
sözleşmeden anlaşıldığını, davacının davayı öncesinde her hangi bir
ihtar keşide etmeksizin sezon sonunda ikame ettiğini, davacının kötü
niyetli olduğunu belirterek davanın reddini istemiştir. Mahkemece;
21.05.2014 tarihli bilirkişi raporu çerçevesinde davacının kiralananı
henüz tahliye etmediği, mecurun sözleşme ile amaçlanan şekilde
işletilememesinde kiralayanın kusuru veya mecurdan kaynaklanan kusur
bulunmadığı, davalının sözleşmeye aykırı bir davranışı bulunmadığı
kiracı yönünden sözleşmenin haklı nedenle feshi koşullarının oluşmadığı
gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir. 1-Dosya kapsamına,
toplanan delillere, mevcut deliller mahkemece takdir edilerek karar
verilmiş olmasına ve takdirde de bir isabetsizlik bulunmamasına göre
davacı ve davalı vekillerinin aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan
temyiz itirazları yerinde değildir.2-Davacı vekilinin sözleşmenin sona erdiğine yönelik temyiz itirazlarına gelince;Davada
dayanılan ve hükme esas alınan 19.06.2012 başlangıç tarihli ve beş yıl
süreli kira sözleşmesi konusunda taraflar arasında uyuşmazlık
bulunmamaktadır. Sözleşme ile davalıya ait 14 ada parselin deniz
yönündeki 3.000m2 lik bölümü ile bu parsele komşu milli emlakten kiraya
veren adına kiralandığı belirtilen 9.500m2 lik dolgu alanı, üzerine
güneşlenme, restoran, dükkanlar ve bağlantılı alanlar kurulmak ve
işletilmek üzere davacı tarafından kiralanmıştır. Davacı tarafından
deniz dolgu alanına sözleşme çerçevesinde çeşitli tesisler inşa edildiği
belirtilerek 03.07.2012 tarihinde belediyeye ruhsat başvurusu
yapılmıştır. Belediye başkanlığı ruhsat başvurusuna verdiği cevapta;
sözleşmeye konu 14 ada parselin ikinci derecede doğal sit alanında yer
aldığı ve üzerinde yapı bulunmadığı, kıyıdan dolgu yolu ile kazanılan
alan üzerindeki yapı ve tesislere inşaat ruhsatı verilebilmesi için
maliye bakanlığınca kiralama işlemi yapılmış olmasının gerektiği, bu
belgenin tapu yerine geçeceği, bu şekilde tesislere yapı ruhsatı ve yapı
kullanma izni alınması halinde talebin incelemeye alınacağı belirtilmiş
akabinde işyeri ruhsat alınmadan faaliyette bulunulduğu gerekçesi ile
24.07.2012 tarihinde mühürlenerek faaliyetten men edilmiştir. Davacı
vekili; kiralama ve kullanma hakkı kendisine ait olmayan bir taşınmaz
parçasının davalı tarafından yanıltıcı bilgi ve beyanlarla müvekkiline
kiralandığını, müvekkilinin davalı tarafından yanıltıldığını öne sürerek
sözleşmenin baştan itibaren geçersiz olduğunun tespitini istemiştir.
Sözleşme uyarınca deniz dolgu alanının hazineden kiralanmış olması
gerektiği ancak böyle bir kiralamanın mevcut olmadığı dosya kapsamı ile
anlaşılmaktadır. Sözleşmenin konuya ilişkin kiraya verenin hak ve
yükümlülükleri bölümünün 1.maddesinde; “kiracı işbu sözleşme ile kiraya
verenin………mevkiinde bulunan 14 ada 47 parselin deniz yönündeki 3.000m2
‘sini veyine……….deniz kıyısında bulunan ve milli emlakten kiraya veren
adına kiralanan 9.500m2 dolgu alanını işbu sözleşmedeki şatlar dahilinde
kiralamıştır” ifadelerine yer verilmiştir. Sözleşmenin kira bedeli
bölümünde ise “………ilk yılın kira bedeli 200.000 Usd………olarak ödenecek ve
müteakip yıllarda her yıl için………olmak şartı ile kira bedeli
arttırılacaktır………….ecrimisil ücretini imzalayan adına işletmeci,
işletme süresince her yıl ilgili resmi kurum ve kuruluşlara ödemekle
yükümlüdür” hükmüne yer verilmiştir. TBK'nun 301 maddesi gereğince
kiraya veren kiralananı sözleşmede amaçlanan kullanıma elverişli bir
durumda teslim etmek ve sözleşme süresince bu durumda bulundurmakla
yükümlüdür. Sözleşmeye konu 9.500m2 lik alanın devletin hüküm ve
tasarrufu altındaki yerlerden olup bu tür yerler üzerine inşa edilecek
tesislere işletme ruhsatı verilebilmesi için bu yerin hazineden
kiralanmış olması gerektiği ancak, sözleşme tarihi ve sonrası
itibariyle bu yerin kiralanmadığı anlaşılmaktadır. Bu hali ile kiralanan
taşınmazın sözleşmedeki amaca uygun ve elverişli olduğundan söz
edilemeyeceği açıktır. Ancak davacı kiracı da Türk Ticaret Kanunu
anlamında tacir olup, ticari iş ve işletmesi ile ilgili bütün işlerde
basiretli hareket etmek zorundadır. Bu kapsamda davacıdan, kiralanan
işyerinin hukuki durumu hakkında önceden bir araştırma yapması beklenen
bir durumdur. Davacının yasadan kaynaklanan bu yükümlülüğünü ihlal etmiş
olmasının yanı sıra kiralanandaki hukuki ayıbın giderilmesine yönelik
davalıya keşide ettiği her hangi bir ihtarname de bulunmamaktadır. Bu
yönü ile mahkemenin kiracının sözleşmenin iptali ve feshi talebinin
yasaya uygun olmadığına yönelik kabul ve gerekçesi dosya içeriğine uygun
ise de; kiralanan işyerinin belediyece mühürlenerek faaliyetten men
edildiği 24.07.2012 tarihi itibariyle kiracının kiralanan üzerindeki
fiili hakimiyetinin ve dolayısıyla sözleşmenin sona erdiğinin kabulü
gerekir. Bu durumda davacının bu tarihe kadar olan kira paralarından, bu
tarihten sonra ise taşınmazın yeniden kiraya verilebileceği makul
süreye ilişkin kira tutarından sorumlu olduğunun kabulü ile kalan miktar
yönünden menfi tespit isteminin kabulü gerekirken bu husus gözardı
edilerek yazılı şekilde hüküm verilmesi doğru değildir. 3-Davalı vekilinin teminat iadesi ve alacağa geç kavuşulmasından kaynaklanan zarar ziyana yönelik temyiz itirazlarına gelince;Dava
menfi tespit istemine ilişkin olup, menfi tespit istemine konu
senetlerden bir bölümü dava açıldıktan sonra icra takibine konu
edilmiştir. Konuya ilişkin İcra İflas Kanununun 72.maddesinin 2 ve
4.fıkralarında; “İcra takibinden önce açılan menfi tespit davasına bakan
mahkeme talep üzerine alacağın %15’inden aşağı olmamak üzere
gösterilecek teminat mukabilinde icra takibinin durdurulması hakkında
ihtiyati tedbir kararı verebilir.” “Dava alacaklı lehine neticelenirse
ihtiyati tedbir kararı kalkar, buna dair hükmün kesinleşmesi halinde
alacaklı ihtiyati tedbir dolayısıyla alacağının geç almış bulunmaktan
doğan zararını gösterilen teminattan alır. Alacaklının uğradığı zarar
aynı davada takdir olunarak karara bağlanır. Bu zarar her halde yüzde
yirmiden aşağı tayin edilemez” hükümleri yer almaktadır somut olayda;
davacının talebi doğrultusunda, davadan sonra başlatılan icra takipleri
yönünden ihtiyati tedbir kararı verilmiş olup dava alacaklı lehine
neticelendiğine göre mahkemece İİK’nun 72/4.maddesi uyarınca alacaklının
alacağını geç almış bulunmaktan doğan zararını gösterilen teminattan
alma imkanını ortadan kaldıracak şekilde teminatın davacıya iadesine
karar verilmesi ve alacaklının uğradığı zarara yönelik olarak olumlu
olumsuz bir karar verilmemiş olması usul ve yasaya aykırı görülmüştür.Hüküm bu nedenlerle bozulmalıdır. SONUÇ:Yukarıda
2 ve 3 nolu bentlerde açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, Yargıtay
duruşması için kendisini vekille temsil ettiren davacı yararına takdir
olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davalıdan alınarak davacıya
verilmesine, Yargıtay duruşması için kendisini vekille temsil ettiren
davalı yararına takdir olunan 1.100.-TL vekalet ücretinin davacıdan
alınarak davalıya verilmesine, istek halinde peşin alınan temyiz
harcının temyiz edenlere iadesine, 30.12.2014 tarihinde oybirliğiyle
karar verildi.
Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar
İş kazası nedeniyle açılan davada ihtiayati haciz kararı verilebilir mi?
DAVA VE KARAR:
Davacı, dava sonuçlanıncaya kadar tazminat alacağının teminat altına alınması
için davalıya ait taşınmazlar ile trafik siciline kayıtlı araçların kaydına
ihtiyati haciz konulmasına karar verilmesini istemiştir.
Mahkeme ilamında
belirtildiği şekilde
Sigortasız Çalıştırılan İşçinin İşçilik Alacakları İçin Hizmet Tespit Davası Açmaya Zorlanamayacağı
Taraflar arasında görülen dava sonucunda verilen hükmün, Yargıtay'ca
incelenmesi davacı tarafından istenilmekle, temyiz isteğinin süresinde olduğu
anlaşılmakla, dosya incelendi, gereği görüşüldü:Davacı vekili, müvekkilinin davalıya ait kuaför salonunda 01/06/2009-
07/03/2011 tarihleri arasında ça
TİCARİ DEFTERLERİN TALEP EDİLMESİNE RAĞMEN İBRAZ EDİLMEMESİ / ALEYHE YORUMLANAMAMASI
Taraflar arasındaki “menfi tespit” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Yalova 2.Asliye Hukuk Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 21.09.2011 gün ve 2010/507 E.-2011/342 K. sayılı karar davalı vekilinin temyizi üzerine Yargıtay 19.Hukuk Dairesinin 12.06.2012 gün ve 2012/4241 E- 2012/99
Yargıtay
Yargıtay Karar Arama
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ?
Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama
Yargıtay Kanunu
Yargıtay İş Bölümü
Yargıtay Haberleri
Karar Arama
Yargıtay Kararları
Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları
Yargıtay Ceza Dairesi Kararları
BAM Kararları
Danıştay Kararları
Anayasa Mahkemesi Kararları
Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları
Karar Arama Nasıl Yapılır?
Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir?
Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır?
BAM Karar Arama Nasıl Yapılır?
Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır?
Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?