Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4640 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3492 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : ZONGULDAK 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 07/09/2009NUMARASI : 2003/1274-2004/100Taraflar arasında görülen davada;e davalının dava konusu parsellere şerh verilmiş tapu tahsis belgesinin bulunduğu, tapu tahsis belgesi iptal edilmedikçe elatmanın önlenmesi davası açılamayacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davalının dava konusu parsellerde kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının olmadığı, taşınmazlara bina yaparak tasarruf ettiği görülmektedir. Bilindiği üzere, İmar ve gecekondu mevzuatına aykırı olarak inşa edilen ve 298l Sayılı Kanunun 2. maDavacı hazine, maliki olduğu 389 ada 22 ve 28 parsel sayılı taşınmazlarına davalının kaçak inşaat yapmak suretiyle haksız olarak müdahale ettiğini ileri sürerek elatmanın önlenmesi ve muhtesatların yıkımı isteklerinde bulunmuştur. Davalı,22 ve 28 parsellerle ilgili tapu tahsis belgesinin bulunduğunu, 1999 depreminden sonra hasar gören binasını belediyeden ruhsat alarak yenilediğini, binasının kaçak olmadığını belirtip davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, davalının müdahalesinin tapu tahsis belgesine dayandığı, haksız olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi .. raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp düşünüldü. Dava çaplı taşınmazlara elatmanın önlenmesi ve yıkım isteğine ilişkindir. Mahkemece davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillerden, dava konusu 389 ada 22 ve 28 parsel sayılı taşınmazın kayden hazineye ait olduğu, davalının 22 parsel sayılı taşınmazda 330 m2, 28 parselde 40 m2 için tapu tahsis belgesinin bulunduğu anlaşılmaktadır.Mahkemecddesinde belirtilen yerlerde inşa olunmuş yapılar hakkında adı geçen kanun ve bu kanuna değişiklik getiren 7.6.1986 tarihinde yürürlüğü giren 3290 Sayılı Kanun hükümleri gözönüne alınmak suretiyle olaya çözüm getirilmelidir. 3290 Sayılı Kanunun 13. maddesi ile değişen 298l sayılı Kanunun 22. maddesinin (b) bendinde 298l sayılı kanunun kapsamına giren yapılarla ilgili olarak yargı mercilerinde açılmış davaların yürütülemeyeceği gibi, haklarında evvelce yıkım kararı alınmış ve kesinleşmiş olan yıkım işlemlerinin de bu kanuna göre işleme tabi tutulacağı belirtilmiştir. Bunun istisnası ise çekişme konusu yapının özel kişiye ait gayrimenkul üzerine yapılmış olmasıdır. Özel kişiler arasında yıkımın önlenmesi konusunda anlaşma sağlanamıyorsa, bu çeşit yapının yıkımı engellenemeyecektir. Somut olayda, davalının dava konusu taşınmazlara ilişkin olarak tapu tahsis belgesinin bulunduğu açıktır. Ancak mahkemece davalıya ait tapu tahsis belgelerinin kapsamı belirlenmemiştir. Yukarıda değinildiği üzere davalının binasının tapu tahsis belgesi verilen yerde kalması durumunda davanın durdurulmasına kararı verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Diğer taraftan davalının tapu tahsis belgesi dışında kalan alana yapılaşması durumunda haksız işgalci konumunda bulunacağı ve bu durumda davacının kayıttan ve mülkiyetten kaynaklanan hakkına değer verilerek sonuca gidileceği yasa gereğidir. Hal böyle olunca, yukarda öngörülen yasal düzenlemeler gözetilerek davalıya ait tapu tahsis belgelerinin kapsamının tayin edilmesi ve sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere davanın reddine karar verilmiş olması doğru değildir. Davacı hazinenin temiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK’nun 428. maddesi gereğince BOZULMASINA,20.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.