Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4635 - Karar Yıl 2015 / Esas No : 9156 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Ticaret MahkemesiTaraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı vekilince temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.- K A R A R -Davacı vekili, davalı borçlular ile müvekkili arasında imzalanan sözleşme uyarınca kullandırılan kredi borcunun ödenmemesi nedeniyle alacağa ulaşmak için girişilen icra takibinin, davalıların haksız itirazı nedeniyle durduğunu ileri sürerek, itirazlarının iptali ile icra inkâr tazminatına karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı müflis şirketi temsilen iflas idaresi, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, dosya kapsamı ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; yargılama sırasında 30.06.2011 tarihinde davalı şirket hakkında iflas kararı verildiği, ikinci alacaklılar toplantısının yapılmasından sonra iflas idaresinin davaya katılmasının sağlandığı gerekçesiyle, davanın kısmen kabulü ile, itiraza konu olan alacak yönünden, 40.000,00 TL nakit asıl alacak, 1.215,19 TL işlemiş faiz ve 60,76 TL gider vergisi ve 4.700,00 TL gayri nakit alacak olmak üzere toplam 45.975,95 TL alacak üzerinden ve nakit alacak aslına takip tarihinden itibaren yıllık %100 temerrüt faizi ve faizin %5 gider vergisi uygulanmak suretiyle takibin devamına, davacının fazlaya ilişkin isteminin reddine, takip tarihinden sonra 09.04.2009 tarihi itibariyle yapılan 30.000,00 TL'lik ödemenin ve nakit alacak aslına uygulanacak temerrüt faizi oranının 01.07.2012 tarihinden itibaren yıllık avans faizi oranının iki katını aşamayacağı hususunun infazda nazara alınmasına, dava tarihi itibariyle ödenmemiş bulunan 34.571,92 TL nakit asıl alacağın takdiren %40'ı oranında icra inkâr tazminatının davalılardan müştereken ve müteselsilen alınarak davacıya ödenmesine karar verilmiştir.Kararı, davacı vekili temyiz etmiştir.1- Dava, genel kredi sözleşmesinden kaynaklanan alacağın tahsili için başlatılan icra takibine vaki itirazın iptali istemine ilişkin olup,... 3. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 30.06.2011 tarih ve 2010/85 E., 2010/368 K. sayılı ilamıyla davalı şirketin iflasına karar verilmesiyle bu davalı yönünden kayıt kabul davasına dönüşmüştür.İİK'nın 235/3. maddesine göre, kayıt kabul davası basit yargılama usulüne tabi olup, diğer davalılar ile ilgili itirazın iptali davası yazılı yargılama usulüne tabidir. Davalılar arasında zorunlu dava arkadaşlığı da bulunmamaktadır.Bu durumda mahkemece, davalı şirket yönünden davalı şirket ile ilgili dava tefrik edildikten sonra ayrı bir esasa kaydedildikten sonra, tabi olduğu yargılama usulüne uygun olarak yargılamaya devam edilmesi gerekirken, bu husus gözetilmeden sonuca ulaşılması doğru olmamıştır.2- Bozma nedenine göre, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.3-Kabule göre, İİK'nın 195. maddesine göre iflas masasına yazılacak alacakların iflas tarihi itibariyle hesaplanıp, belirlenmesi gerekir. İflasın açılması ile ipotekle temin edilen alacaklar hariç, diğer alacaklar muaccel hale gelir ve iflasın açıldığı tarihe kadar işleyen faizler ve takip masrafları da asıl alacağa eklenerek masaya yazılır. Asıl alacağa iflastan sonra da, faiz işlemeye devam ederse de, bu ancak tasfiye bakiyesi kalırsa ayrıca ödenir. Kayıt kabul davalarında tahsile değil, alacağın iflas masasına kaydına karar verilmekle yetinilir. Alacağın ödenmesi ancak tasfiye sonunda masa mevcudunun sıra cetveline uygun biçimde dağıtımı aşamasında gerçekleşir ve alacakların tam olarak ödenip ödenmeyeceği ancak bu aşamada anlaşılabilir.Mahkemece, davacının kabul edilen alacak miktarı yönünden, yapılan ödemeler de dikkate alınarak iflas tarihine kadar olan faizi de hesaplanıp, işlemiş faizi ile birlikte kaydı gereken toplam alacak miktarının infazı mümkün ve tereddüte yer vermeyecek şekilde bilirkişi aracılığıyla belirlenmesinden sonra, bu miktar üzerinden iflas masasına kayıt kabulüne karar verilmesi gerekirken, iflastan sonra işleyecek faiz miktarının da kayıt ve kabulü ve iflas tarihine kadar olan işlemiş faiz hesabının iflas idaresine bırakılması anlamlarına da gelen, bu nedenle infazda tereddüte yol açacak şekilde HMK'nın 297/2. madde hükmüne ve İİK'nın 195. madde hükmünde yer alan anılan ilkeye aykırı olarak, yazılı şekilde hüküm tesisi doğru olmamıştır.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, hükmün re'sen BOZULMASINA, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle, davacı vekilinin temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, kararın tebliğinden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.06.2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.