Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4593 - Karar Yıl 2016 / Esas No : 19069 - Esas Yıl 2014





MAHKEMESİ :Asliye Hukuk MahkemesiDAVA TÜRÜ : Tapu İptali ve Tescil... ve müşterekleri ile ... ve müşterekleri aralarındaki tapu iptali ve tescil davasının reddine dair ... 2. Asliye Hukuk Mahkemesi'nden verilen ... gün ve ... sayılı hükmün Yargıtay'ca incelenmesi davacılar vekili tarafından süresinde istenilmiş olmakla; dosya incelendi, gereği düşünüldü:KARARDavacılar vekili, ... parsel sayılı taşınmazın 1960 yılında davalıların murisi ... adına tescil edildiğini, 2010 yılında ise tapuda intikal gördüğünü, murisin 1967 yılında öldüğünü, taşınmazın 1955 yılından beri davacıların ve murislerinin zilyetliğinde olduğunu, TMK'nun 713/2 maddesi gereğince tapu kaydının hukuki değerini yitirdiğini açıklayarak tapu kaydının iptali ile davacılar adına tapuya tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalılar vekili, davacıların dayandığı TMK'nun 713/2. fıkrasında yer alan; “ ölmüş ” kelimesinin Anayasa Mahkemesi tarafından iptal edildiğini, davacıların kötü niyetli işgalci konumunda olduklarını belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, dava konusu taşınmazın tapu kaydının ... Gezici Kadastro Mahkemesi'nin ... sayılı ilamıyla oluştuğu, davacıların murisi ...'ın 2012 yılında öldüğü, hem davacıların hem de murislerinin hükmen tescil ilamından haberdar oldukları, dolayısıyla eldeki dava yönünden nizasızlık koşulunun gerçekleşmediği gerekçesiyle davanın reddine karar verilmesi üzerine; hüküm, davacılar vekili tarafından temyiz edilmiştir.Dava dilekçesi, mahkemenin kabulü ve tüm dosya kapsamına göre dava; TMK'nun 713/2. fıkrasında yer alan; “ … maliki 20 yıl önce ölmüş …” hukuki sebebine dayalı olarak TMK'nun 713/1-2. fıkraları gereğince açılan tapu iptali ve tescil davasıdır.Kural olarak, tapulu bir taşınmazın veya tapuda kayıtlı bir payın kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün değildir. Ancak, kanunun açıkça izin verdiği ve düzenlediği ayrık durumlarda tapulu bir yerin veya tapuda kayıtlı bir payın koşulları oluştuğu takdirde kazandırıcı zamanaşımı ve zilyetlik yoluyla edinilmesi mümkün olabilir. Kanunun açıkça izin verdiği hallerden biri de TMK'nun 713/2. maddesindeki düzenlemelerdir. TMK'nun 713. maddesinin 1.fıkrasında; “tapu kütüğünde kayıtlı olmayan bir taşınmazı davasız ve aralıksız olarak 20 yıl süreyle ve malik sıfatıyla zilyetliğinde ./.bulunduran kişi, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir ” denilmiştir.Aynı maddenin 2. fıkrasında ise; “aynı koşullar altında, maliki tapu kütüğünden anlaşılamayan veya 20 yıl önce ölmüş ya da hakkında gaiplik kararı verilmiş bir kimse adına kayıtlı bulunan taşınmazın tamamının veya bölünmesinde sakınca olmayan bir parçasının zilyedi de, o taşınmazın tamamı, bir parçası veya bir payı üzerindeki mülkiyet hakkının tapu kütüğüne tesciline karar verilmesini isteyebilir” amir hükmüne yer verilmiştir. TMK'nun 713/2. maddesinde yer alan üç halden biri olan “... ölmüş...” ibaresi, “Anayasa Mahkemesi'nin 17.03.2011 tarih ve 2009/58 Esas, 2011/52 Karar sayılı kararıyla iptal edilmiş ise de; Dairenin sapma göstermeyen uygulamalarında, Anayasa Mahkemesi'nce yürürlüğün durdurulmasına ilişkin kararın verildiği 17.02.2011 tarihine kadar hak sahipleri yararına kazanma koşulları oluşmuş, malik 20 yıl önce ölmüş ve 20 yıllık kazanma süresi de dolmuş ise, bu tür hak sahiplerinin de dava açma yönünden kazanılmış haklarının olduğu kabul edilmektedir.Somut olaya gelince; tapu kayıt maliki ve mirasbırakan ... 05.08.1967 tarihinde ölmüştür. Toplanan delillerden davacıların 1967 yılından itibaren TMK'nun 713. maddesindeki nizasız fasılasız halde 20 yıl malik sıfatıyla zilyetliklerinin gerçekleştiği anlaşılmaktadır. TMK'nun 713. maddesindeki tescil işlemi kurucu olmayıp, açıklayıcıdır. Bu nedenle zilyetlik ve zamanaşımıyla kazanma koşulları oluştuğunda zilyet, taşınmazı tescilsiz iktisap eder. Bu 20 yıllık zilyetlik ve kazandırıcı zamanaşımı ile davacılar lehine tescil koşullarının gerçekleşmiş olması anından sonra, davalıların 2010 yılında taşınmazın mirasen intikalini sağlamış olmaları bir hukuki sonuç doğurmaz ve bu işlem zilyetliği nizalı hale getirmez. Yine mahkemenin gerekçesinde bahsedilen ve dava konusu taşınmazın hükmen tesciline ilişkin ... Gezici Kadastro Mahkemesi'nin 1958/173-222 esas ve karar sayılı ilamı da zilyetliği nizalı hale getirmez. Zira bu karar kayıt maliki ...'in sağlığında 13.12.1960 tarihinde kesinleşmiştir. Davacılar TMK'nun 713/2. maddesindeki “ … maliki 20 yıl önce ölmüş …” hukuki sebebine dayandıklarına göre, malik sıfatıyla çekişmesiz ve fasılasız 20 yıllık zilyetlik süresinin kayıt malikinin ölümünden sonra gerçekleşmiş olması gerekmekte olup, yukarıda izah edildiği üzere de olağanüstü kazanma koşulları oluşmuştur. Davanın kabulüne karar verilmesi gerekirken, dosya kapsamına ve yasal düzenlemelere uygun düşmeyen gerekçeyle davanın reddine karar verilmesi doğru olmamış ve bozmayı gerektirmiştir.SONUÇ: Davacılar vekilinin temyiz itirazları yukarıda açıklanan nedenlerle yerinde olduğundan kabulüyle, hükmün 6100 sayılı HMK'nın Geçici 3. maddesi ve 1086 sayılı HUMK'un 428. maddesi gereğince BOZULMASINA, taraflarca HUMK'un 440/I maddesi gereğince Yargıtay Daire ilamının tebliğinden itibaren ilama karşı 15 gün içinde karar düzeltme isteğinde bulunulabileceğine ve 25,20 TL peşin harcın istek halinde temyiz eden davacılara iadesine, 14.03.2016 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.