Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4462 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 4570 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine dair verilen hükmün süresi içinde davacılar vekili, davalı G. Sigorta A.Ş. vekili ve davalı Sayim ve A.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, davalıların işleten/sürücüsünün mirasçıları ve trafik sigortacısı olduğu araçta yolcu olarak bulunan Savaş'ın meydana gelen tek taraflı trafik kazasında yaşamını yitirdiğini belirterek fazlaya dair haklarını saklı tutarak destekten yoksun kalma nedeni davacı anne ve baba için ayrı ayrı 4.000,00.-TL olmak üzere toplam 8.000,00.-TL maddi tazminatın olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsilini talep etmiş, talebini ıslah dilekçesi ile arttırmıştır.Davalı G. Sigorta A.Ş. vekili, kusur oranında, gerçek zarardan, poliçe limiti ile sınırlı sorumlu olduklarını, müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Davalı Sayim ve A.. Y.. vekili, müvekkileri murisi sürücü Volkan'ın terekesinin borca batık olduğunu, müterafik kusur ve hatır taşıması indirimi yapılması gerektiğini belirterek davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, iddia, savunma, toplanan kanıtlara ve benimsenen bilirkişi raporuna göre; vefat eden sürücü Volkan'ın % 100 kusurlu olduğu, desteğin % 10 müterafik kusurunun bulunduğu ve hatır taşımasının bulunmadığı kabul edilerek davanın kısmen kabul kısmen reddi ile anne için 31.729,62.-TL, baba için 24.709,62.-TL maddi tazminatın sigorta şirketinden dava, diğer davalılardan olay tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile tahsiline karar verilmiş;hüküm, davacılar vekili, davalı G. Sigorta A.Ş. vekili ve davalı Sayim ve A.. Y.. vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-Dosya içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp değerlendirilmesinde, özellikle oluşa uygun olarak düzenlenen uzman bilirkişi raporunda belirtilen kusur oranının ve maddi tazminata ilişkin hesaplamanın hükme esas alınmasında bir usulsüzlük bulunmamasına göre, davacılar vekilinin tüm, davalı Sayim ve A.. Y.. vekili ile davalı G. Sigorta A.Ş. vekilinin yerinde görülmeyen aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan temyiz itirazlarının reddine karar verilmesi gerekmiştir.2-Dava Borçlar Kanunu'nun 45. maddesi (6098 sayılı BK m. 53) gereğince destekten yoksun kalma tazminatı istemine ilişkindir.4721 sayılı Türk Medeni Kanunu’nun 605. maddesi “B. Ret; I. Ret beyanı; 1. Ret hakkı” başlığı ile düzenlenmiştir. Birinci fıkrası “Yasal ve atanmış mirasçılar mirası reddedebilirler.” hükmünü içermektedir. Burada kayıtsız, şartsız red yani hakiki red düzenlenmiştir. İkinci fıkrası “Ölümü halinde mirasbırakanın ödemeden aczi açıkça belli veya resmen tespit edilmiş ise, miras reddedilmiş sayılır” hükmünü amirdir. Bu hüküm bir karinedir. Konumuzu veyadan önceki cümle ilgilendirmektedir.Bir çok yargı kararlarında ve ilmi görüşlerde bu red, hükmi red olarak isimlendirilmektedir. Türk Medeni Kanunu, “hakiki redde” süre ile kayıtlı ve mirasçıların tek taraflı irade açıklamasını öngördüğü halde, söz konusu “hükmi reddin” sonuç doğurması için herhangi bir irade açıklaması, ya da dava yolu öngörmemiştir. Öyle ki; reddin kendiliğinden oluştuğu kabul edilip, mirasın açılması ile kendiliğinden mirasçılara intikal edeceği (TMK. m. 599) yönündeki kurala bir istisna getirilmiştir. Eğer mirasçı olabilecek kişi sarih irade beyanıyla, ya da Türk Medeni Kanunu’nun 610. maddesinin ikinci cümlesinde açıklanan davranışlarla mirası kabul etmiş ise, zaten yapılabilecek bir işlem kalmamıştır.Mirası hükmen red etmiş sayılan kişi, tereke alacaklıları aleyhine husumet yönelterek bu durumun tespitini isteyebileceği gibi, bunu def’i yolu ile de ileri sürebilir. Somut olayda, mirasçılar icra takibine yaptıkları itirazdadef’i yolunu tercih etmişlerdir. İşte bu halde mirasın reddedilmiş olduğunun kabulü gerekir. Mirasın hükmen reddinin her türlü delil ile ispatı mümkündür.Somut olayda davalılar Sayim ve A.. Y.. savunmalarında miras bırakanları sürücü Volkan'ın ödemeden acz halinde olduğunu savunmuşlar, buna karşın mahkemece bu yönde her hangi bir araştırma yapılmadığı gibi sözkonusu savunma karar yerinde de tartışılmamıştır. Bu bakımdan mahkemece davalıların savunması üzerinde durularak miras bırakanlarının vefatı tarihinde ödemeden acz içerisinde bulunup bulunmadığının araşıtıralarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu şekilde eksik araştırma ve inceleme ile karar verilmiş olması doğru görülmemiştir.3-Davalı vekili, desteğin hatır için taşındığını savunmuştur. Mahkeme değerlendirmesi hatır taşımasının olmadığından bu yönde her hangi bir indirim yapılamayacağı yönünde olmuştur.Öğretide hatır taşıması konusunda bir kavram birliği olmadığı gözlemlenmekte, ancak "hatır için ücretsiz taşıma" ve "aracı hatır için ücretsiz kullandırma" tamlamalarının benimsendiği görülmektedir. Hatır taşımaları bir menfaat karşılığı olmadığı cihetle, bu gibi taşımalarda 818 sayılı BK'nın 43. maddesi (6098 sayılı TBK m. 51) uyarınca tazminattan uygun bir indirim yapılması, gerek öğretide gerekse Yargıtay içtihatlarında benimsenmiş ve yerleşmiş bulunmaktadır. Hatır taşımasından ya da kullanmadan sözedebilmek için yaralanan ya da ölen karşılıksız taşınmış olmalıdır. Taşınan veya kullananın yararının sözkonusu olduğu durumda hatır taşıması ilişkisi gündeme geleceğinden işletenin sorumluluğu genel hükümlere göre değerlendirilecek ve ödenceden indirim yapılacaktır. Bu bakımdan hatır taşıma ilişkisinin değerlendirilmesinde taşıma ya da kullanmanın kimin çıkar ve yararına olduğunun saptanması önemlidir. Yarar ekonomik olabileceği gibi, ortak toplumsal değerleri de ilgilendirebilir. Ancak taşıma ve kullanmada işletenin veya eylemlerinden sorumlu olduğu kişilerin bir çıkarı veya yararının bulunması halinde hatır taşımasından sözedilemeyecektir. Hakim, tazminattan mutlaka belli bir oranda indirim yapmak zorunda değilse de bunun dahi gerekçesini kararında tartışması ve nedenlerini göstermesi gerekir. Mahkemece, taşımanın hatır için olup olmadığı, tarafların yakınlığı, varsa hatır için taşımanın kimin arzusu ve ne amaçla yapıldığı gibi olayın özel şartları gözönüne alınarak araştırma ve inceleme yapılması, BK'nın 43. madde hükmüne göre tazminattan indirim yapılıp yapılmayacağı karar yerinde tartışılması, sonucuna göre hüküm tesisi gerekmektedir.Somut olayda, vefat eden Volkan'ın işleteni ve sürücüsü olduğu aracı sevki sırasında meydana gelen trafik kazası sonucu yolcu olarak bulunan Savaş Arslanboğa vefat etmiştir. Yapılan soruşturma sırasında alınan ifadelerden vefat eden Volkan ve Savaş'ın arkadaşları ile birlikte alkol kullandıkları ve birlikte alkol almak için yola çıktıkları sırada kazanın oluştuğunun anlaşılmasına göre hatır için ücretsiz taşımanın varlığının kabulü gerekirken yalnızca vefat eden Volkan'ın arzusu olduğu yönünde değerlendirme ile hatır taşıması indiriminin uygulanmaması doğru görülmemiştir.4-Zararın meydana gelmesinde veya artmasında mağdurun da kusurunun bulunması halinde sözkonusu olan müterafik kusur Borçlar Kanunu'nun 44. maddesinde (6098 sayılı TBK md. 52) düzenlenmiştir. Mağdurun kusurunun zararın meydana gelmesinde başlıca etken olması halinde zarar verenin sorumluluğunun kalkması sözkonusu olabileceği gibi belirlenen kusura göre zarar ve ziyandan indirim yapılmasını da gerektirebilir. Müterafik kusur indiriminde her somut olayın özelliğine göre olayın meydana geliş tarzı ve zararın artmasında zarar görenin kusurlu davranışının sonuca etkisi değerlendirelerek uygun oranda bir indirim yapılmasını gerektirir.Somut olayda mahkemece olayda vefat eden Savaş'ın müterafik kusurunun bulunduğunun kabulü yerinde ise de, indirimin yetersiz olduğu da savunulmaktadır. Somut olayın özelliği dikkate alındığında, belirlenen zarardan % 10 oranında yapılan indirim Dairemiz yerleşmiş içtihatları göz önüne alındığında yukarıda açıklaması yapılan BK'nın 44. maddesinde belirtilen uygun ölçülerin altında olmuştur. Bu itibarla, daha uygun oranda bir indirim yapılması gerekirken yazılı şekilde hüküm kurulması doğru görülmemiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davacılar vekilinin tüm, davalı Sayim ve A.. Y.. vekili ile davalı G. Sigorta A.Ş. vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2, 3 ve 4) numaralı bentlerde açıklanan nedenlerle davalı Sayim ve A.. Y.. vekili ile davalı Güven Sigorta A.Ş. vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 4,05 TL kalan harcın temyiz eden davacılardan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalılar S.. Y.., A.. Y.. ve Güven Sigorta A.Ş'ne geri verilmesine 27.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.