Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 439 - Karar Yıl 2012 / Esas No : 248 - Esas Yıl 2012





(.Dava kira alacağının tahsili amacı ile başlatılan icra takibine itirazın iptali ve tahliye istemine ilişkindir.Mahkemece kira alacağı konusunda karar verilmesine yer olmadığına, davalı E. Ve H. Yönünden husumet nedeni ile reddine, davalı S.yönünden kiralananın temerrüt, davalı M. Yönünden ise fuzuli işgal sebebiyle kiralananın tahliyesine karar verilmiş, hüküm davalı S.ve M. tarafından temyiz edilmiştir.Davacı, dava dilekçesinde davaya konu taşınmazı satın aldığını davalıların davaya konu taşınmazda satın almadan önce kiracı olduğunu belirterek davalılar hakkında kira alacağının tahsili amacıyla başlatılan icra takibine haksız itirazın iptaline ve kiralananın tahliyesine kara verilmesini istemiştir.Davalı S.kiracılık ilişkisine karşı çıkarak davanın reddine, davalı M.ise kiracı olduğu kabul ederek kira miktarına ve ödeme zamanına karşı çıkarak davanın reddini savunmuştur.Davacı davaya konu taşınmazı 03.03.2008 tarihinde iktisap ederek 05.08.2008 tarihinde başlatmış olduğu icra takibinde 2008 yılı Temmuz ve Ağustos ayları kirasının aylık 3000 TL.üzerinden ödenmesini istemiştir.Davalı S.kira ilişkisine karşı çıkmış; Davalı M.ise eski malik ile aralarında yapılan 30.10.2007 başlangıç tarihli kira sözleşmesine göre kiracı olduğunu ve kira parasının yıllık 6000 TL.olup yıl sonunda peşin olarak ödenmesinin kararlaştırıldığını ileri sürerek davanın reddini savunmuştur.Bu sözleşmeye davacı tarafından karşı çıkılmış ve sözleşmenin aslı ibraz edilmemiştir.Davada davalı M.infuzuli şagil olduğu iddia edilmediği gibi davalı M.kiracılık ilişkisini kabul etmiştir.Kural olarak kira ilişkisinin varlığını ve koşullarını davacının; ödeme savunmasının ise davalı kiracı tarafından kanıtlaması gerekir.HUMK 288.maddesi gereğince kira sözleşmesinin miktarına göre davacının iddialarını yazılı delil ile kanıtlaması gerekir. Ne var ki davacı iddiasını yazılı delil ile kanıtlayamamıştır. Davacı dava dilekçesinde sair yasal delillere dayandığına göre bunun içinde yemin delilinin de bulunduğunun kabulüyle davacının kira miktarı, ödeme koşulları ve kiracılığı red eden davalı yönünden kira ilişkisinin kanıtlanması için davalılara yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak sonucuna göre karar verilmesi gerekirken bu hususun göz ardı edilerek yazılı şekilde karar verilmesi doğru değildir.),Gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.HGK'ca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:KARAR: Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere ve özellikle yıllık kira bedelinin tutarı senetle ispat sınırının (H.U.M.K.md.288) üzerinde bulunmasına, Yargıtay HGK'nın 22.03.2006 gün ve 2006/6-69 E., 2006/89 K.sayılı kararında da aynı hususların benimsenmiş olmasına göre,HGK'ca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulmak gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır. Bu sebeple direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇDavalı M.Ş. vekili ve davalı S.Y.nın temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı BOZULMASINA, tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere yapılan 1.görüşmede, 04.07.2012 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.