Taraflar arasında görülen davada Konya 2. Asliye Ticaret Mahkemesi’nce verilen 16.11.2011 tarih ve 2009/111-2011/425 sayılı kararın duruşmalı olarak incelenmesi davalılar vekili tarafından istenmiş olup, duruşma için belirlenen 07.03.2014 günü tebligata rağmen gelen olmadığı yoklama ile anlaşıldı, duruşmalı işlerin yoğunluğu ve süre darlığından ötürü işin incelenerek karara bağlanması ileriye bırakıldı. Tetkik Hakimi tarafından düzenlenen rapor dinlenildikten ve yine dosya içerisindeki dilekçe, layihalar, duruşma tutanakları ve tüm belgeler okunup incelendikten sonra işin gereği görüşülüp, düşünüldü:Davacılar vekili asıl ve birleşen davalarda, davalı M.. K.. (1930 doğumlu) adına kayıtlı 64.950 adet hissenin Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2002/636 Esas sayılı davasında müvekkili M.. K.. (1980 doğumlu) adına tesciline karar verildiğini, bunun %26 hisseye tekabül ettiğini, 05.02.2009 tarihinde olağanüstü genel kurulun yapılmasının ve gündemin 4. maddesi ile sermayenin artırılmasının kararlaştırıldığını, bu tarihten önce Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2009/427 değişik iş sayılı dosyasında anılan genel kurul gündeminin 4. maddesinin görüşülerek karar bağlanmasının tedbiren önlenmesine karar verildiğini, kararın genel kurul tarihinde divan başkanına verilmesine rağmen işleme konulmadığını, bu durumu hükümet komiserinin tutanakta belirttiğini, sermayenin artırılması sonucu yukarıda belirtilen pay tescili kararının etkisiz hale getirileceğini, payının % 0,013'e düşeceğini, ana sözleşmede sermaye artırımı için ¾ çoğunluğun esas alındığını, alınan kararın batıl olduğunu ileri sürerek, asıl davada sermayenin artırılmasına ilişkin şirket yönetim kurulu kararının iptalini, 05.02.2009 tarihli genel kurulda alınan sermaye artırımına ilişkin kararın butlanının tespitini istemiş, birleşen davada ise 10.02.2010 tarihli genel kurulda davacı Fatma Fehamet Kayhan ve M.. K..'ın genel kurula çağrılmadığını, davacı M.. K..'a mahkeme hükmü gereğince verilen hisseler sanki davalı M.. K..'a aitmiş gibi genel kurul toplantısının yapılarak sermayenin artırılmasına ve yönetim kurulu üyelerinin seçimine karar verildiğini ileri sürerek, 10.02.2010 tarihli genel kurulun sermaye artırımına ilişkin kararın butlanının tespitini, yönetim kurulunun seçimine ilişkin 8. maddenin iptalini talep ve dava etmiştir.Davalılar vekili, müvekkili M.. K..'a husumet yöneltilemeyeceğini, davacı M.. K.. adına hisselerin tesciline ilişkin kararın kesinleşmediğini, şirket yönetim kurulu kararının iptaline ilişkin dava açılamayacağını savunarak, davanın reddini istemiştir.Mahkemece, iddia, savunma, bilirkişi raporu ve dosya kapsamına göre, Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2002/636 Esas sayılı dosyasında davalı M.. K..'a (1930 doğumlu) ait 64.950 adet hissenin davacı M.. K.. adına (1980 doğumlu) tesciline karar verildiği, 05.02.2009 tarihli genel kurulda sermayenin artırılmasına ilişkin gündemin görüşülmesi ve karara bağlanmasının önlenmesine ilişkin tedbir kararı alındığı, buna rağmen hazirun cetvelinde davalı M.. K..'ın paylarının 64.950 adet hisse dahil olacak şekilde 82.449,97 adet olarak gösterildiği, bu durumun 6762 sayılı TTK'nın 381/1, 361/2, 3 maddelerine aykırılık oluşturduğu, birleşen davada 10.02.2010 tarihli genel kurulda sermayenin artırılmasına ve yönetim kurulu üyelerinin seçilmesine karar verildiği, alınan kararların Konya 1. Asliye Ticaret Mahkemesi'nin 2002/636 Esas sayılı kararına aykırılık teşkil ettiği, genel kurul kararı bulunmadan yönetim kurulunun sermaye artırımana ilişkin kararının hüküm ifade etmeyeceği, iptaline karar verilemeyeceği gerekçesiyle, asıl davanın kısmen kabulüne, 05.02.2009 tarihli genel kurul toplantısının 4 nolu kararının hükümsüzlüğünün tespitine, iptaline, fazla talebin reddine, birleşen davada 10.02.2010 tarihli genel kurulun 6, 7. ve 8. maddelerinin hükümsüzlüğünün tespitine ve iptaline karar verilmiştir.Kararı, davalılar vekili temyiz etmiştir.1-Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına, davacı F..F.. K..'ın isminin karar başlığında gösterilmemesinin mahallinde her zaman giderilebilecek maddi hata niteliğinde olmasına göre davalılar vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddine karar vermek gerekmiştir.2- Asıl ve birleşen davalar, davalı şirketin genel kurul toplantılarında alınan kararların iptali istemine ilişkindir. Ortaklık hak ve sıfatına bağlı olarak açılan işbu davalarda, dava açan kişinin davanın başından sonuna kadar bu sıfatını sürdürmesi gereklidir. Şayet yargılama sırasında bu sıfatı sona erecek olursa, artık davayı takip ve sonuçlandırmakta hukuki yararı kalmaz. Aktif dava ehliyetine ilişkin olan bu hususlar mahkemece resen göz önüne alınır. Somut uyuşmazlıkta, davacı M.. K..’ın şirketteki hisselerini devrederek ortaklıktan ayrıldığı savunulduğu gibi iptali istenilen genel kurulların hazirun cetvellerinde de davacı M.. K..'ın ismi bulunmamaktadır. Bu durumda, M.. K.. yönünden aktif dava ehliyeti açısından bir değerlendirme yapılması gerekirken, bu yön üzerinde durulmaması doğru görülmemiştir.Diğer yandan, genel kurul kararlarının iptaline ilişkin davaların TTK'nın 381. maddesi hükmü uyarınca sadece tüzel kişilik olan şirkete karşı açılması gerekli olup, bu türden bir davada ortaklara husumet yöneltilemez. Bu durumda, genel kurul kararlarının iptaline ilişkin işbu davada davalı ortak M.. K..’a husumet yöneltilmesi de yerinde olmadığından anılan davalı hakkındaki davanın pasif husumet yokluğu nedeniyle reddine karar verilmesi gerekirken, bu davalıyı da kapsayacak şekilde davanın kabulüne karar verilmesi doğru görülmemiş, kararın bu nedenlerle bozulması gerekmiştir.SONUÇ: Yukarıda (1) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin sair temyiz itirazlarının reddine, (2) numaralı bentte açıklanan nedenlerle davalılar vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile kararın davalılar yararına BOZULMASINA, ödedikleri temyiz peşin harcın istekleri halinde temyiz eden davalılara iadesine, 07.03.2014 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.