Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4377 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 2465 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : MUDANYA 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 20/05/2009NUMARASI : 2008/185-2009/214Taraflar arasında görülen davada;Davacı, kayden maliki olduğu 2 adet bağımsız bölümde Ş.Otomotiv San. ve Tic. Ltd. Şti.nin Pamukbank T.A.Ş. den kullandığı kredinin teminatı olarak ipotek tesis edildiğini, şirketin borçlarını ödeyememesi üzerine yapılan icra takibi sonrası taşınmazların alacağına mahsuben Pamukbank T.A.Ş.’ye satışının yapıldığını, ihalenin feshi davası görülürken anılan bankanın Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna devredildiğini, bilahare Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonunun da alacağını davalı şirkete temlik ettiğini, davalı ile borçların tasfiyesi için 22.10.2007 tarihinde protokol imzaladıklarını, anılan protokol çerçevesinde tüm borçlarını ödemesine rağmen davalının ipoteğin fekkini sağlamadığını, ihalenin feshi sürecinde imzalanan protokol çerçevesinde borçlar ödendiğinden taşınmazın mülkiyetinin davalıya geçmediğinin kabulü gerektiğini ileri sürüp tapu kaydının iptali ile adına tesciline ve taşınmazlardaki şerhlerin terkinine karar verilmesini istemiştir.Davalılar, dava konusu taşınmazların yapılan icra takibi sonucu satış suretiyle alacaklıya ihale edildiğini, ihalenin feshine dair davanın retle sonuçlanıp ihalenin kesinleştiğini, cebri ihale sonucunda mülkiyetin alacaklıya geçtiğini, alacağı temlik alan davalı RCT Varlık Yönetim A.Ş. nin davacı ile borcun tasfiyesi için protokol yaptığını, dava konusu yerlerin protokol kapsamında olmayıp yine protokolde taşınmazın davacıya devredileceği yönünde taahhütte bulunulmadığını belirtip davanın reddini savunmuşlardır.Mahkemece, çekişme konusu taşınmazların icra takibi sonucu yapılan satış ile alacaklıya ihale edildiği, ihalenin feshi için açılan dava derdest iken borcun tasfiyesi için yapılan protokol doğrultusunda davacının borcunu ödediği, protokolle takibe konu borç sona erdiğinden davalı Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu adına yapılan tescilin yolsuz hale geldiği, taşınmazların tapu kaydında haciz ve ipotek şerhlerinin yargılama sırasında terkin edildiği gerekçesiyle davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir. Karar, davalılar tarafından süresinde duruşma istekli temyiz edilmiş olmakla, duruşma günü olarak saptanan 8.12.2009 Salı günü için yapılan tebligat üzerine temyiz eden tasarruf Mevduatı Sigorta Fonu vekili Avukat E. Uyanık ile temyiz edilen vekili Avukat B. Asaf Ş. geldiler, davetiye tebliğine rağmen diğer temyiz eden vekili avukat gelmedi, yokluğunda duruşmaya başlandı, süresinde verildiği ve kayıt olunduğu anlaşılan temyiz dilekçesinin kabulüne karar verildikten sonra gelen vekillerin sözlü açıklamaları dinlendi, duruşmanın bittiği bildirildi, iş karara bırakıldı. Bilahare Tetkik Hakimi . tarafından düzenlenen rapor okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelenerek gereği görüşülüp düşünüldü:Dava ve birleşen dava, tapu iptali ve tescil, şerhlerin terkini, borçlu olmadığının tespiti isteklerine ilişkindir. Mahkemece, tespit isteği yönünden dosyanın tefrikine, tapu iptali ve tescil isteğinin kabulüne ve şerhin terkini isteğinin konusu kalmadığından karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiştir.Dosya içeriğinden ve toplanan delillerden; mülkiyeti davacı U.Ş.’e ait olan 642 parsel sayılı taşınmazdaki (A) Blok 1 ve (B) Blok 1 nolu bağımsız bölümlerin davacının Pamukbank A.Ş. ‘den almış olduğu ve alacağı kredilere karşılık olmak üzere sicil kayıtlarında 29.11.2000 tarihli akitle ipotek tesis edildiği ve süresinde borcun ödenmemesi nedeniyle ipoteğin paraya çevrilmesi isteğiyle başlatılan cebri icra takibi neticesinde taşınmazların ihale ile satışa çıkarılıp satıldığı, takip alacaklısı Pamukbank’ın borcuna karşılık olmak üzere taşınmazları satın almak suretiyle 03.07.2003’te edindiği, davacının açmış olduğu ihalenin feshi davasının açılmamış sayılmasına karar verildiği, derecattan geçmek suretiyle hükmün 13.11.2007 tarihinde kesinleştiği Mudanya İcra Hukuk Mahkemesinin 20.10.2006 tarih, 2006/33 esas, 2006/81 karar sayılı kararı ile anlaşılmaktadır.Olayın yukarıda değinilen şekilde gelişimi gözetildiğinde, Pamukbank’ın taşınmazları cebri ihale sonucu edindiği, İcra İflas Kanununun 134. maddesinde öngörülen koşulların özellikle edinmenin Türk Medeni Yasasının 1025. maddesi kapsamında yolsuz tescil niteliği taşımadığı sabittir. Buna göre, her ne kadar taşınmazları icra ihalesinden edinen Pamukbank adına bir sicil kaydı oluşmamış ise de, Türk Medeni Yasasının 705. maddesi hükmü uyarınca, taşınmazların mülkiyetinin Pamukbank’a geçtiği açıktır. Mülkiyeti edinen Pamukbank’ın Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurulunun 19.06.2002 tarihli resmi gazetede yayımlanan kararı ile yönetim ve denetimi Tasarruf Mevduatı Sigorta Fonuna geçmiş olduğu ve TMSF ile yapmış olduğu protokol uyarınca taşınmazların TMSF adına yargılama sırasında 19.03.2009 tarihinde sicile bağlandığı da kayden sabittir. Öte yandan, sicil TMSF üzerinde bırakılmakla beraber TMSF’nin davacıdan olan sair alacakları bakımından davalı RCT Varlık Yönetim A.Ş. ile düzenlenen protokol uyarınca Borçlar Yasasının 162. maddesi gereğince alacaklarını RCT Varlık Yönetimi A.Ş.’ye temlik ettiği de açıktır.İcra ihalesinden sonra yapılan protokoller kapsamı itibariyle taraflar arasındaki borç ve alacağın tasfiyesine ilişkin düzenlemelerden ibaret olup, ihale ile edinilen taşınmazların mülkiyetinin nakline esas alınması gereken nitelikte olmadıkları kuşkusuzdur.Her ne kadar, davacı mükerrer olarak bir tahsilat yapıldığını belirtmiş ise de, tahsilatların Türk Medeni Kanununun 705. maddesi hükmü gereğince, mülkiyet intikal ettirildikten sonra gerçekleştirildiğinden icra ihalesine ve buna bağlı olarak yapılan satışı etkilemeyecektir. Varsa mükerrer bir ödeme veya tahsilat, sebepsiz zenginleşme hükümleri gereğince kişisel hakka dayalı olarak açılacak dava sonucu hakka kavuşulacağı izahtan varestedir. Kaldı ki, alacak-borç ilişkisinin varlığı veya yokluğu konusunda da eldeki davadan tefrik edilen dava derdest olup, sebepsiz zenginleşmeye dayalı isteğin o dava sonucunda belirlenecek duruma göre açığa kavuşacağında şüphe yoktur.Diğer taraftan, 4721 sayılı Türk Medeni Yasasının 873/2. maddesinde öngörülen, “ borcun ödenmemesi halinde rehinli taşınmazın mülkiyetinin alacaklıya geçeceğine ilişkin sözleşme hükmü geçersizdir” düzenlemesinin de somut olayda uygulama yeri bulunmamaktadır.Hal böyle olunca; tapu iptali ve tescil isteğinin reddine karar verilmesi gerekirken yanılgılı değerlendirme ile yazılı olduğu üzere kabul kararı verilmesi doğru değildir. Bozma kararı gerekçesine göre de şerhler konusunda ayrıca bir bozma yapılmasına mahal bulunmamaktadır. Davalıların temyiz itirazları yerindedir. Kabulü ile hükmün açıklanan nedenlerle HUMK.nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, 19.12.2008 tarihinde yürürlüğe giren Avukatlık Ücret Tarifesinin 14. maddesi gereğince gelen temyiz eden vekili için 625.00.-TL. duruşma avukatlık parasının temyiz edilenden alınmasına, 15.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.