Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 4352 - Karar Yıl 2010 / Esas No : 3166 - Esas Yıl 2010





MAHKEMESİ : KAHRAMANMARAŞ 2. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 17/11/2009NUMARASI : 2009/85-2009/518Taraflar arasında görülen davada;Davacı, zilyetliğe dayalı olarak açmış olduğu dava sonucunda 9777,40 m2 lik alanın adına tesciline dair verilen kararın 29.9.2008 tarihinde kesinleştiğini, ancak taşınmazın bulunduğu alanda imar uygulaması yapıldığından bu kararın infaz edilemediğini, tescil ilamına konu taşınmazın birden fazla imar parselini tamamen veya kısmen kapsadığını ileri sürüp,1058 ada 1, 1062 ada 2, 1050 ada 2 ve 3, 1051 ada 2 sayılı imar parsellerinin tapularının iptali ile 9777.40 m2 alanın adına tescilini, yine tescil ilamı kapsamında kalan 1090 ada 1 sayılı imar parsellerinin park alanı olarak kamuya özgülenmesi nedeniyle iptali mümkün olmadığından bu parselde kendisine isabet eden kısmın diğer parsellerden karşılanarak adına tesciline karar verilmesini istemiştir.Davalı, davanın reddini savunmuştur.Mahkemece, tescilin imar uygulamasından kaynaklandığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.Karar, davacı vekili tarafından süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi . .raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.“Dava, tapu iptali ve tescil isteğine ilişkindir.Mahkemece, davanın reddine karar verilmiştir. Dosya içeriği ve toplanan delillere göre; davacının, hazine ve dava dışı belediye aleyhine açmış olduğu dava sonucunda 9777.40m2 miktarındaki ve keşfen kapsamı saptanarak teknik bilirkişi krokisinde kesik çizgilerle gösterilen yerin adına tesciline karar verildiği ve derecattan geçmek suretiyle kesinleştiği Kahramanmaraş 3. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 25.12.2007 tarih ve 2005/480 esas, 2007/474 sayılı kararı ile sabittir. Anılan kararla Türk Medeni Kanununun 705. maddesi hükmü uyarınca taşınmazın mülkiyetinin davacıya geçtiği de tartışmasızdır. Ne var ki, anılan tescil ilamı sicile yansıtılmadan çekişmeli yerde imar uygulaması yapıldığı ve imar parsellerinin oluştuğu, buna göre teknik bilirkişi R. K.ın raporuna ekli krokide 1058 ada 1 parselde (G) , 1051 ada 2 parselde (C) , 1050 ada 2 parselde (D), aynı ada 3 parselde (E), 1062 Ada 2 parselde (B), 1090 ada 1 parselde (F) harfleri ile gösterilen bölümler ile (A) harfiyle gösterilen ve sarı ile boyalı "yol" olarak bırakılan yerlerin tescil haritası kapsamında kaldığı, bunlardan 1090 ada 1 parseldeki (F) harfiyle gösterilen yerin kamunun yararlanmasına " park yeri" olarak tahsis ve terkedildiği 1062 ada 2 parselle, 1050 ada 2 ve 3 parsellerin müstakil ve tam mülkiyet halinde hazine keza, 1051 ada 2, 1058 ada 1 parsellerin Hazine ile birlikte dava dışı gerçek kişiler adına paylı mülkiyet üzere, hazine adına sicil kayıtlarının oluştuğu, (A) harfi ile gösterilen ve sarı boyalı bölümlerin ise kadastro harici " imar yolu" olarak terkin edildiği anlaşılmaktadır İmar uygulamasında hazinenin arzın tabii maliki olması sebebiyle oluşan imar parsellerinde hazineye mülkiyet hakkı tanındığı; oysa, mülkiyet tescil ilamı ile TMK.nun 705. maddesi hükmü uyarınca davacıya geçtiğine göre, tescil ilamı haritası kapsamında kalan yerlerde imar öncesinde hazinenin mülkiyetten kaynaklanan bir hakkının kalmayacağı açıktır. O halde, tescil haritası kapsamında bulunan ve imarla hazine adına müstakil parsel olarak oluşturulan taşınmazlarda keza tescil haritası kapsamında kalan bölüm nedeniyle hazinenin paydaş kılındığı taşınmazlardaki hazine payının iptali ile davacı adına tescile karar verilmesi gerekeceği kuşkusuzdur. Öte yandan, davacının tescil ilamı ile edindiği mülkiyeti kapsamındaki taşınmazın imar uygulamasına tabi tutulması halinde 3194 Sayılı Yasanın 18. maddesi hükmü uyarınca kamunun tasarrufu ve hizmetine sunmak için arsa üretimi bakımından (düzenleme ortaklık payı) DOP kesintisi yapılacağı açık olup, kamunun istifadesine tahsis edilen yerlerle ilgili isteğin dinlenemeyeceği de tartışmasızdır.Somut olayın bu işleyiş ve gelişimi gözetildiğinde; " park yeri" niteliğindeki 1090 ada 1 parsel sayılı taşınmaz ile " yol" olarak ayrılan ve krokide (A) harfi ile gösterilen sarı boyalı yerlerle ilgili olarak açılan davanın reddine dair kurulan hükümde bir isabetsizlik yoktur.Bu bölümlere yönelik temyiz itirazları yerinde değildir.Reddine.Ancak, 1062 ada 2 parsel sayılı imar parselinin 400.45 m² si 1050 ada 2 parsel sayılı imar parselinin 140.58 m² si keza 1050 ada 3 parselin (E) harfiyle gösterilen 127.31 m2 lik kısmının tescil ilamı kapsamı içinde olduğundan ve taşınmazların ayrı ayrı tamamı hazine adına müstakil mülkiyet olarak tescil edildiğinden bu bölümlerin taşınmazların tüm yüzölçümüne oranlanmak suretiyle belirlenecek pay oranında davacının davasının kabul edilmesi, keza 1051 ada 2 parselin 140.05 m2 lik,1058 ada 1 parselin 5852.21 m2 lik bölümleri tescil ilamı kapsamında bulunduğundan ve bu taşınmazların hazine ile birlikte şahıslar adına paylı mülkiyet olarak tescilleri yapıldığından tescil ilamı kapsamında kalan yüzölçümünün hazinenin bu parsellerdeki payına tekabül eden oran dahilinde davacının davasının belirlenecek payı oranında davasının kabulüne karar verilmesi gerekirken yazılı olduğu üzere hüküm kurulmuş olması doğru değildir.Davacının temyiz itirazları bu sebeple yerindedir. Kabulü ile, hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.nun 428. maddesi uyarınca BOZULMASINA,…” alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 15.4.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.