Anahtar Kelimeler : Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Dava Açma Süresi, GörevÖzeti : Konusunun görevli yargı yerinin belirlenmesi açısından muğlaklık arz ettiği durumlarda davanın hangi mahkemede açılacağının tespitinin davacıdan beklenilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği, davanın bu belirsizlik sonucunda süreaşımı yönünden reddedilmesinin, mahkemeye erişim hakkının özünü ortadan kaldırarak, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin ihlali anlamına geleceği hakkında.Temyiz Eden : ...Vek ili : Av.Karşı Taraf: Uşak Vergi Dairesi Müdürlüğü-UŞAKİstemin Özeti:Davacı şirketin, 5811 sayılı Kanun’dan yararlanmak istemiyleyaptığı başvurunun reddine ilişkin 15.2.2010 tarih ve 5900 sayılı işlemin iptali istemiyleaçılmıştır. Manisa Vergi Mahkemesi 7.12.2012 gün ve E:2012/879, K:2012/1047 sayılı kararıyla;davacı şirketin 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye Kazandırılması Hakkında Kanundanyararlanmak istemiyle yaptığı başvurunun reddine yönelik dava konusu 15.2.2010 tarih ve 5900sayılı işlemin tebliğ edildiği 19.2.2010 tarihinden itibaren 30 günlük yasal süregeçirilerek29.3.2010 tarihinde açılan davanın esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiyledavayı süre aşımı yönünden reddetmiştir. Davacı tarafından, olağan ve genel vergi kanunlarınınötesinde bir düzenleme olan 5811 sayılı Kanunun uygulama şekli, zamanı, yararlanma koşullarıve kapsamının mükelleflerde ciddi tereddütlere sebebiyet verdiği ileri sürerek kararın bozulmasıistenmiştir.Tetkik Hakimi: ...Düşüncesi :Davacı tarafından dava konusu edilen işleminhangi mahkemenin görevine girdiği hususunun idare mahkemesince dahi tespit edilemediğ,Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin Mesutoğlu-Türkiye kararı persektifindedeğerlendirildiğindemahkeme kararının bozulması gerektiği düşünülmüştür.TÜRK MİLLETİ ADINAHüküm veren Danıştay Üçüncü Dairesince işin gereği görüşülüp düşünüldü:Türkiye Cumhuriyet Anayasası'nın 90'ıncı maddesinin 5'inci fıkrasında, usulüne göreyürürlüğe konulmuş milletlerarası andlaşmaların kanun hükmünde olduğu, bunlar hakkındaAnayasaya aykırılık iddiası ile Anayasa Mahkemesine başvurulamayacağı, usulüne göreyürürlüğe konulmuş temel hak ve özgürlüklere ilişkin milletlerarası andlaşmalarla kanunlarınaynı konuda farklı hükümler içermesi nedeniyle çıkabilecek uyuşmazlıklarda milletlerarasıandlaşma hükümlerinin esas alınacağı belirtilmiştir.2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Kanunu'nun dava açma süresi başlıklı 7'nci maddesinin1'inci fıkrasında, dava açma süresinin, özel kanunlarında ayrı süre gösterilmeyen hallerdeDanıştayda ve idare mahkemelerinde altmış ve vergi mahkemelerinde otuz gün olduğu hükmebağlanmıştır.Davanın, davacı şirketin 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye KazandırılmasıHakkında Kanun'dan yararlanmak istemiyle yaptığı başvurunun reddine ilişkin 15.2.2010 tarihve 5900 sayılı işlemin iptali istemiyle dava açma süresi içerisinde ilk önce Manisa İdareMahkemesi nezdinde dava açıldığı, davayı inceleyen Manisa İdare Mahkemesinin 2.6.2011 günve E:2010/986, K:2011/1272 sayılı kararıyla; davacının mahsup uygulamasındanfaydalanabilmesi için öncelikle hakkında yürütülen incelemenin henüz tamamlanmadan vegerekli tarhiyatlar yapılmadan önce bildirim veya beyanının bulunması ve diğer takip edenşartların varlığının gerektiği, dolayısıyla kanuni şartları taşımayan davacı istemininkarşılanmamasına yönelik dava konusu işlemde hukuka aykırılık bulunmadığı gerekçesiyledavanın reddedildiği, davacı şirketin temyiz başvurusu üzerine Danıştay Onuncu Dairesinin14.3.2012 gün ve E:2011/9369, K:2012/907 sayılı kararıyla; Mahkeme kararını; dava konusuolayda iptali istenen işlemin, 5811 sayılı Bazı Varlıkların Milli Ekonomiye KazandırılmasıHakkında Kanun hükümlerinden faydalanmak amacıyla yapılan başvurunun reddine ilişkin olup,uyuşmazlığın para, döviz, altın, menkul kıymet ve diğer sermeye piyasası araçları iletaşınmazların beyan üzerine kayda alınarakvergilendirilmesi konusundaki vergi mevzuatıyla ilgilibulunduğunun kabulü gerektiğinden davanın görüm ve çözümünün vergi mahkemesinin görevalanına girdiği gerekçesiyle bozulduğu, bozma kararına uyan Manisa İdare Mahkemesincedavanın görev yönünden reddedilerek dosyasının görevli ve yetkili Manisa Vergi Mahkemesinegönderilmesine karar verildiği, görev ret kararı uyarınca dosya kendisine gelen Manisa VergiMahkemesince davanın, söz konusu işleme karşı tebliğ tarihinden itibaren 30 gün içerisindedava açılması gerekirken bu süre geçirilerek 29.3.2010 tarihinde, işlemin tebliğ tarihine göre38'inci günde açılan davanın, esasının incelenme olanağı bulunmadığı gerekçesiylesüre aşımınedeniyle reddedildiği anlaşılmaktadır.Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin Adil Yargılanma Hakkı başlıklı 6'ncı maddesinin 1'incifıkrasında; herkesin gerek medeni hak ve yükümlülükleriyle ilgili nizalar gerek cezai alandakendisine yöneltilen suçlamalar konusunda karar verecek olan, yasayla kurulmuş, bağımsız vetarafsız bir mahkeme tarafından davasının makul bir süre içinde, hakkaniyete uygun ve açıkolarak görülmesini isteme hakkına sahip olduğu düzenlemesine yer verilmiştir.Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi,Sözleşmenin6'ncı maddesinin 1'inci fıkrasının ihlaledildiğine hükmettiği 14.10.2008 tarihli Mesutoğlu-Türkiye kararındaki olayın; trafik kazasındahayatını kaybedenlerin varisleri tarafından Asliye Hukuk Mahkemesinde açılan tazminatdavasında Mahkemece, dava görev yönünden reddedilerek davacıların başvurusuna binaendava dosyasının İdare Mahkemesine gönderildiği, davanın kendisine geldiği tarihten yaklaşık ikiyıl sonra Asliye Hukuk Mahkemesinin görev ret kararı üzerine doğrudan 30 gün içerisinde İdareMahkemesinde dava açılmadığı gerekçesiyle davanın İdare Mahkemesince reddedilmesi vekanun yollarından geçerek kesinleşmesi şeklinde gerçekleştiği, Avrupa İnsan HaklarıMahkemesi'nin kararında mahkemeye erişim hakkının mutlak olmayıp, özellikle bir başvurununkabul edilebilirliğine ilişkin koşullarla ilgili olarak zımnen kabul edilmiş bazı sınırlamalara tabiolabildiğini, zira erişim hakkının doğası gereği devlet tarafından bir düzenlemeyi gerektirdiğini veSözleşmeci Devletlerin bu konuda belirli bir takdir payına sahip olduklarını, bununla birliktegetirilen kısıtlamaların, hakkın özünü ortadan kaldıracak ölçüde, kişinin mahkemeye erişiminiengellememesi gerektiğini, ayrıca mahkemeye erişim hakkına getirilen bu tür sınırlamalarınmeşru bir amaç güdüldüğü takdirde ve hedeflenen amaç ile başvurulan araçlar arasında makulbir orantı olması halinde 6'ncı maddenin 1'inci fıkrası ile bağdaşabileceğin belirtmiştir.Davacı tarafından dava konusu edilen işlemin hangi mahkemenin görevine girdiğihususunun idare mahkemesince dahi tespit edilemediği göz önünde bulundurulursa, bu tespitindavacıdan beklenilmesinin hakkaniyete uygun düşmeyeceği ve davanın konusunun görevyönünden arzettiği bu muğlaklığa rağmen getirilecek kısıtlamanın, mahkemeye erişim hakkınınözünü ortadan kaldıracak bir mahiyet kazanacağı ve bu durumun daAvrupa İnsan HaklarıSözleşmesinin6'ncı maddesinin ihlali anlamına geleceği açıktır.Bu durumda; davayı süre aşımı nedeniyle reddeden Mahkeme kararında hukuka uygunlukbulunmamaktadır.Açıklanan nedenlerletemyiz isteminin kabulüne, Manisa Vergi Mahkemesi 7.12.2012 günve E:2012/879, K:2012/1047 sayılıkararının bozulmasına, yargılama giderlerinin yenidenverilecek kararda karşılanması gerektiğine, 21.1.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.