Kanun Detayı

Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 42 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 3867 - Esas Yıl 2013





17. Hukuk Dairesi 2013/3867 E. , 2014/42 K.İŞ YERİ VE HIRSIZLIK SİGORTA SÖZLEŞMESİNDEN KAYNAKLI TAZMİNATFAİZ ALACAĞIZAMANAŞIMI SÜRESİBORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 113BORÇLAR KANUNU(MÜLGA) (818) Madde 131TÜRK TİCARET KANUNU(MÜLGA) (6762) Madde 1268TÜRK TİCARET KANUNU(MÜLGA) (6762) Madde 1292TÜRK TİCARET KANUNU(MÜLGA) (6762) Madde 1299TÜRK TİCARET KANUNU (6102) Madde 1420TÜRK TİCARET KANUNU (6102) Madde 1427TÜRK TİCARET KANUNU (6102) Madde 1446 "İçtihat Metni"Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda; kararda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne dair verilen hükmün süresi içinde davalı vekili tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi, gereği düşünüldü:-K A R A R-Davacı vekili, müvekkiline ait olup cep telefonu ve benzeri mal satan işyerinin davalı şirkete İşyerim Paket Sigorta Poliçesi ile sigorta örtüsü altına alındığını, işyerinde yapılan hırsızlık sonucu zarar meydana geldiğini, zarar bedelinin ödenmesi için davalıya yapılan başvurudan sonuç alınamadığını ileri sürerek, ıslahla birlikte 5.836,05 TL. nın davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir. Davalı vekili, davanın reddini savunmuştur. Mahkemece, toplanan delillere göre, davanın kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı vekili tarafından temyiz edilmiştir.1-)Dava dosyası içerisindeki bilgi ve belgelere, mahkeme kararının gerekçesinde dayanılan delillerin tartışılıp, değerlendirilmesinde usul ve yasaya aykırı bir yön bulunmamasına göre, davalı vekilinin aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekmiştir.2-)Dava, işyeri/hırsızlık sigorta sözleşmesinden kaynaklanan tazminat istemine ilişkindir. a-)Sigorta sözleşmesinden kaynaklanan maddi tazminat talepleri sigorta ettiren ile sigortacının tarafı olduğu sözleşmeye dayanmakta olup, bu davalar 6762 S.TTK.nun 1268.maddesi gereğince 2 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. (6102 S.TTK.md.1420) Bu düzenleme İşyeri/Hırsızlık Sigortası Genel Şartlarının C.10.maddesinde de açıkça ve aynen yer almaktadır. 6762 S.TTK.nun 1292 ve 1299.maddeleri (6102 S.TTK.md 1446 ve 1427) hükmü uyarınca zamanaşımı süresinin başlangıcı alacağın muaccel olduğu gün yani sigortalının rizikonun gerçekleştiğini öğrendiği günden itibaren başlayan 5 günlük ihbar tarihinin son günüdür. Yukarıdaki açıklanan ilkeler karşısında somut olaya baktığımızda; dava konusu riziko 16.6.2007 tarihinde meydana gelmiş olup, zamanaşımı süresinin bitiş tarihi olan 22.6.2009 tarihinden sonra davacı vekili 12.6.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile talep edilen tazminat miktarını 2.000,00 TL'den 5.836,05 TL'ye yükseltmiş, davalı vekili bu talebe karşı yasal süresinde zamanaşımı itirazında bulunmuştur. O halde; dosya içeriğine göre zamanaşımını kesen veya durduran nedenlerin bulunmadığı da gözetildiğinde, mahkemece, davalı vekilinin zamanaşımı def'i dikkate alınarak ıslah edilen asıl alacak kısmı yönünden zamanaşımı nedeniyle red kararı vermek gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru görülmemiştir. b-)Öte yandan; faiz alacağı asıl alacak ödenmedikçe her gün işleyen, yürüyen ve zaman geçtikçe doğan bir alacak olmakla dava açıldığı tarihten geriye doğru hesap edilebilecek zamanaşımı süresi içinde istenebilir. Mülga 818 Sayılı BK.131.maddesi gereğince asıl alacak zamanaşımına uğradığında faiz ve diğer ek haklar da zamanaşımına uğrar. Diğer bir deyişle faiz alacağı asıl alacağın tabi olduğu zamanaşımına tabidir. BK.133/2 maddesi gereğince alacaklının dava açmasıyla zamanaşımı kesilir. Ancak zamanaşımının kesilmesi sadece dava konusu alacak için söz konudur. Faiz alacağının ayrı bir dava konusu olmasını engelleyen bir yasa hükmü olmadığı gibi faiz isteği, asıl alacağın bir bölümü olmadığından ayrı bir alacak niteliğinde olup esas alacak tahsil edilmedikçe ayrı bir davayla istenebilir. Yine asıl alacağın ödenmesi için açılan davada faize ilişkin hakkın saklı tutulmaması, daha sonra faiz için ayrı bir dava açılmasına engel değildir. Mülga 818 Sayılı BK'nun 113.maddesinin 2.fıkrasında kabul edilen esas, asıl borcun ödenmesi ile ilgili olup bu madde ile, asıl borcun ödenmesi sırasında işlemiş faizleri isteme hakkı saklı tutulmamışsa artık faizin istenemeyeceği belirtilmektedir. Faiz alacağına ilişkin davanın açıldığı tarihte asıl borç ödenmemiş ise faizi istenebilir. Somut uyuşmazlıkta, davacı tarafından zamanaşımı süresi içinde 15.6.2009 tarihinde 2.000,00 TL asıl alacağın tahsili istemi ile dava açılmış olup, dava dilekçesinde fazlaya ilişkin haklar saklı tutulduğundan, davacının faiz alacağına ilişkin hakkını saklı tuttuğunun kabulü gerekmektedir. Buna göre, mahkemece yukarıda açıklandığı üzere 12.6.2012 ıslah tarihinden geriye doğru 2 yıllık zamanaşımı süresinin başlangıcı olan 12.6.2010 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi gerekirken, yazılı şekilde zamanaşımının gerçekleştiği daha önceki dönem içinde 21.9.2007 tarihinden itibaren faize hükmedilmesi de doğru görülmemiştir. SONUÇ; Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle, davalı vekilinin yerinde görülmeyen sair temyiz itirazlarının REDDİNE, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle, diğer temyiz itirazlarının kabulü ile hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde temyiz eden davalıya geri verilmesine 13.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.