Uyuşturucu veya uyarıcı madde ticareti yapma veya sağlama suçundan
dolayı 4 yıl 5 ay 10 gün hapis cezasına hükümlü H.U’ın, bu cezasını
Açık Ceza İnfaz Kurumunda infaz ettiği sırada, kurumda bulunan diğer
hükümlülere alkol temin etmek suretiyle Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin
İnfazı Hakkında Tüzük’ün 79/1-2 ve 83/1-f maddelerine aykırı
davrandığından bahisle 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un
44/3-g maddesi uyarınca 11 gün hücreye koyma cezası ile
cezalandırılmasına dair anılan Ceza İnfaz Kurumu Müdürlüğü Disiplin
Kurulu Başkanlığının 13/03/2014 tarihli ve 2014/88 sayılı kararına
yönelik şikayetin kabulü ile disiplin kurulu başkanlığının kararının
kaldırılmasına ilişkin * İnfaz Hakimliğinin 28/03/2014 tarihli ve
2014/683 esas, 2014/696 karar sayılı kararına karşı yapılan itirazın
kabulü ile infaz hâkimliği kararının kaldırılmasına, disiplin kurulu
kararının onaylanmasına ilişkin * 2. Ağır Ceza Mahkemesinin 09/04/2014
tarihli ve 2014/498 değişik iş sayılı kararı aleyhine Adalet
Bakanlığının 09/01/2015 gün ve 1467 sayılı kanun yararına bozma istemini
içeren yazısı ekindeki dava dosyası Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığının
27/01/2015 gün ve KYB.2015-23521 sayılı ihbarnamesi ile daireye
verilmekle okundu.
Anılan ihbarnamede;
1- Dosya kapsamına göre, 01/03/2014 tarihinde infaz kurumunda bulunan
bazı hükümlülerin alkol kullandıkları duyumunun alınması üzerine idare
tarafından yapılan soruşturma sonucunda, bazı hükümlülerin kan tahlili
sonuçlarına göre alkol kullandıklarının tespit edildiği ve yapılan
inceleme neticesinde hükümlü H. U’ın diğer hükümlülere kola ile karışık
alkol verdiği kanaatine varılarak, Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Tüzük’ün 79/1-2 ve 83/1-f maddelerine aykırı olarak,
hükümlünün bu eylemi ile kurumda bulunan diğer hükümlülere kötü örnek
olduğu, kurumun güvenlik ve disiplininin sağlanması bakımından kanun,
tüzük ve yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği düzenlemeleri
kusurlu olarak ihlal ettiği anlaşıldığından, 5275 sayılı Cezaların
İnfazı Hakkında Kanun'un 44/3-g maddesi uyarınca 11 gün hücreye koyma
cezası ile cezalandırılmasına karar verildiği,
Çözümlenmesi gereken meselenin hükümlünün eyleminin ve bunun
müeyyidesinin ne olduğu noktasında toplandığı, hükümlüye disiplin cezası
verilmesini gerektiren eylemin kuruma alkol sokmak veya kurumda bulunan
diğer hükümlülere alkol temin etmek suretiyle Tüzük’ün 79/1-2 ve 83/1-f
maddelerine aykırı davranılması şeklinde tarif edildiği,
Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Tüzük’ün 79. Maddesinde,
“(1) Hükümlü, hapis cezasının yerine getirilmesine katlanma ve bu
amaçla düzenlenen infaz rejimine uygun tutum ve davranışlar içinde
bulunmakla yükümlüdür. (2) Hükümlü, kurumun güvenlik ve iyileştirme
programlarına tam bir uyum göstermekle yükümlüdür. Her ne amaçla olursa
olsun, bilerek kendi yaşamlarını ve bedensel bütünlüklerini tehlikeye
düşürecek eylemlere girişmeleri, cezanın yerine getirilmesine katlanma
yükümlülüğünün ihlâli sayılır.” şeklinde,
83/1-f maddesinde ise, “Hükümlüler alkollü içkiler içemez, uyuşturucu,
uçucu ve uyarıcı maddeler kullanamaz.” biçiminde bir düzenleme yer
aldığı, anılan maddelerde kuruma alkol sokmak veya diğer hükümlülere
alkol temin etmenin yasak olduğuna dair bir hüküm bulunmadığı,
Hükümlünün bu eylemi neticesinde, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında
Kanun'un 44/3-g maddesi uyarınca 11 gün hücreye koyma cezası ile
cezalandırılmasına karar verildiği,
Anılan maddeye bakıldığında, “Her türlü ateşli silâh, mermi, patlayıcı
madde, kesici, delici, yaralayıcı, bereleyici alet, yakıcı, aşındırıcı,
boğucu, bayıltıcı, kör edici gaz ve ecza, her türlü zehir ve uyuşturucu
ilâç ve madde, cep telefonu, telsiz ve sair elektronik haberleşme
aracını kuruma sokmak, bulundurmak, kullanmak.” şeklinde tarif edilen
eylemlerin gerçekleştirilmesi halinde 11 günden 20 güne kadar hücreye
koyma cezası verileceğinin hüküm altına alındığı,
Görüldüğü üzere hükümlünün eylemi ile verilen ceza arasında bir irtibat
bulunmadığı, ancak hükümlünün eyleminin bir an için ceza infaz kurumuna
kanunla yasaklanmış madde sokmak olarak düşünülmesi halinde ise, 5275
sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 44/2-g maddesinde yer alan,
“Üçüncü fıkranın (g) bendinde belirtilenler dışında kalıp da Kanuna
uygun olarak yasaklanmış bulunan her türlü eşya, araç, gereç veya
malzemeyi ceza infaz kurumlarına sokmak, bulundurmak, kullanmak.”
hükmüne aykırılık oluşturabileceği, bu durumda dahi kanunla yasaklanmış
bir durum bulunması gerektiği, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında
Kanun'un hiçbir maddesinde ceza infaz kurumuna alkol sokulmasının veya
diğer hükümlülere alkol temin edilmesinin yasaklandığına dair bir hüküm
bulunmadığı, yine, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun “İnfaz Kurumuna veya
Tutukevine Yasak Eşya Sokmak” başlıklı 297/1. maddesinde yer alan,
“İnfaz kurumuna veya tutukevine silâh, uyuşturucu veya uyarıcı madde
veya elektronik haberleşme aracı sokan veya bulunduran kişi, iki yıldan
beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Bu suçun konusunu
oluşturan eşyanın, temin edilmesi veya bulundurulması ayrı bir suç
oluşturduğu takdirde; fikrî içtima hükümlerine göre belirlenecek ceza
yarı oranında artırılır.” şeklindeki düzenleme uyarınca, ceza infaz
kurumun alkol sokmanın yasaklanmadığı.
Hükümlünün eyleminin kıyas yoluyla diğer yasak hükümler içeren
maddelere göre değerlendirilip bir ceza verilmesinin de mümkün
bulunmadığı, keza 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 48/1.
maddesinde yer alan, “37 ilâ 46 ncı Maddelerde yer alan eylemlerin
tanımına uymayan ve kanunda tanımları yapılmamış olan eylemler, nitelik
ve ağırlıkları bakımından bunlara benzediklerinde, aynı maddelerdeki
disiplin cezaları ile karşılanırlar.” şeklindeki hükmün, Anayasa
Mahkemesinin 03/10/2013 tarihli ve 2013/28 esas, 2013/106 sayılı kararı
ile iptal edildiği ve iptal gerekçesinde yer alan “... Kanun'da, tutuklu
ve hükümlüler hakkında uygulanacak disiplin cezaları 37 ilâ 46.
maddeler arasında düzenlenmiştir. Bu kurallarda disiplinsizlik oluşturan
her bir fiil ayrı ayrı tanımlanmış, bu fiillerin işlenmesi durumunda
verilecek cezalar da yine ayrıntılı olarak gösterilmiştir. İtiraz konusu
kuralda ise 37 ilâ 46. maddelerde yer alan eylemlerin tanımına uymayan
ve kanunda tanımları yapılmamış olan fiillerin, nitelik ve ağırlıkları
bakımından bunlara benzediklerinde, aynı Maddelerdeki disiplin cezaları
ile karşılanacağı öngörülmektedir... Anayasa'nın 38. Maddesinin birinci
fıkrasında, “Kimse, …kanunun suç saymadığı bir fiilden dolayı
cezalandırılamaz” denilerek “suçun kanuniliği”, üçüncü fıkrasında da
“Ceza ve ceza yerine geçen güvenlik tedbirleri ancak kanunla konulur"
denilerek, "cezanın kanuniliği" ilkesi getirilmiştir. Anayasa'da
öngörülen suçta ve cezada kanunilik ilkesi, insan hak ve özgürlüklerini
esas alan bir anlayışın öne çıktığı günümüzde, ceza hukukunun da temel
ilklerinden birini oluşturmaktadır. Suçta ve cezada kanunilik ilkesi
uyarınca, hangi fiillerin yasaklandığının ve bu yasak fiillere verilecek
cezaların hiçbir kuşkuya yer bırakmayacak bir şekilde kanunda
gösterilmesi, kuralın açık, anlaşılır ve sınırlarının belli olması
gerekmektedir... İtiraz konusu kuralla, Kanun'un 37 ilâ 46. maddelerinde
yer almayan fiillerle ilgili olarak da disiplin cezasının
uygulanabileceğinin öngörülmesi belirsizliğe neden olmaktadır. Zira,
ceza infaz kuramlarında bulunan hükümlü ve tutuklular, hangi fiilleri
işlerlerse haklarında disiplin cezası uygulanabileceği konusunda
duraksamaya sevk edilmektedir. Bu şekilde bir belirsizliğin kabul
edilmesi ise hukuki güvenlik ilkesiyle bağdaşmaz...” şeklindeki
açıklamalar dikkate alındığında, itirazın reddi yerine, yazılı şekilde
kabulüne karar verilmesinde,
2- * 2. Ağır Ceza Mahkemesince itirazın kabul edilmesini müteakip, Ceza
İnfaz Kurumu Müdürlüğünün kararının onaylanmasına da karar verilmiş ise
de, 5275 sayılı Cezaların İnfazı Hakkında Kanun'un 48/3-a maddesinde
sadece hücreye koyma disiplin cezası bakımından özel bir düzenleme
yapılmış ve hücreye koyma cezasının infazına infaz hakiminin onayı ile
başlanacağının hüküm altına alınmış olması karşısında, itiraz merciinin
sadece itiraz konusu hakkında bir karar vermesi gerektiği gözetilmeden,
ayrıca hücreye koyma cezasının onaylanmasına da karar vermesinde isabet
görülmediği gerekçesiyle 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 309.
maddesi uyarınca anılan kararın kanun yararına bozulması isteminde
bulunulmakla gereği görüşülüp düşünüldü;
I- 1 nolu bende yönelik yapılan incelemede;
5275 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un 37.
maddesindeki “ (1) Hükümlü hakkında kurumda, düzenli bir yaşamın
sürdürülmesi, güvenliğin ve disiplinin sağlanması bakımından kanun,
tüzük, yönetmelikler ile idarenin uyulmasını emrettiği veya gerekli
kıldığı davranış ve tutumları, kusurlu olarak ihlâl ettiğinde, eyleminin
niteliği ile ağırlık derecesine göre Kanunda belirtilen disiplin
cezaları uygulanır." hükmü ile Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı
Hakkında Tüzük’ün 79/1-2 maddesi ve 83/1-f maddesindeki “ f) Hükümlüler
alkollü içkiler içemez, uyuşturucu, uçucu ve uyarıcı maddeler
kullanamaz,” hükmü karşısında, ceza infaz kurumuna alkol sokma
eyleminden hükmolunacak disiplin cezasının hukuka ve usule uygun
olacağının anlaşıldığı,
II- 2 nolu bende yönelik yapılan incelemede;
5271 sayılı Ceza ve Güvenlik Tedbirlerinin İnfazı Hakkında Kanun'un
48/3-a maddesi “ (3) .....Disiplin cezalarının infazı; a) Hücreye koyma
cezasının infazına, infaz hâkiminin onayı ile başlanır. Hücreye koyma
cezasına ilişkin diğer hükümler saklı kalmak üzere, kesinleşen disiplin
cezalarının infazına derhâl başlanır. Birden fazla disiplin cezası
verilmiş olması hâlinde, bu cezalar kesinleşme tarihleri sırasına göre
ayrı ayrı infaz edilir. Bir cezanın infazı tamamlanmadan diğerinin
infazına başlanmaz." hükmü, 4675 sayılı İnfaz Hakimliği Kanunu'nun İnfaz
hâkimliklerinin görevleri başlıklı 4/3 maddesi " Hükümlü ve tutuklular
hakkında alınan disiplin tedbirleri ve verilen disiplin cezalarının
kanun, tüzük veya yönetmelik hükümleri ile genelgelere aykırı olduğu
iddiasıyla yapılan şikâyetleri incelemek ve karara bağlamak." hükmü ve
İnfaz hâkimliğince şikâyet üzerine verilen kararlar başlıklı 6/5 maddesi
"İnfaz hâkiminin kararlarına karşı şikâyetçi veya ilgili Cumhuriyet
savcısı tarafından, tebliğden itibaren bir hafta içinde Ceza
Muhakemeleri Usulü Kanunu hükümlerine göre acele itiraz yoluna
gidilebilir." hükmü ile itirazın ne şekilde karara bağlanacağını
düzenleyen 5271 sayılı CMK.nun 271/2. maddesindeki "itiraz yerinde
görülürse merci, aynı zamanda itiraz konusu hakkında da karar verir"
biçimindeki hükmü karşısında, itiraz merciin verdiği kararın hukuka ve
usule uygun olduğunun anlaşıldığı,
Açıklanan bu nedenlerle, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'nın yerinde
görülmeyen 1 ve 2 nolu kanun yararına bozma isteminin REDDİNE,
10/09/2015 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.