MAHKEMESİ : ÇAYCUMA 1. ASLİYE HUKUK MAHKEMESİTARİHİ : 09/12/2009NUMARASI : 2008/160-2009/589Taraflar arasında görülen davada; Davacılar, 77 sayılı parselde paydaş olduklarını, komşu 80 parsel maliki davalının taşınmazların sınırına sıfır olacak şekilde ahır, tavuk kümesi yaptığını ve arı kovanı kurduğunu ahır ve kümesten çıkan gübreleri sınıra döktüğünü, pis kokuya ve sineklenmeye ve böceklenmeye neden olduğunu, iki penceresini bu nedenle kapatmak zorunda kaldığını, arılar nedeniyle bahçeye çıkamadıklarını, ileri sürerek elatmanın önlenmesine, çekişmenin giderilmesine ve yıkıma karar verilmesini istemiştir.Davalı, iddiaların yersiz ve haksız olduğunu, köy yaşamına uygun tarım ve hayvancılık ile geçimini temin ettiğini, sağlıksız koşulların oluşmadığını, davalının evini sonradan yaptığını belirterek davanın reddini savunmuştur. Davanın reddine ilişkin olarak verilen karar, Dairece; yeterli araştırma ve inceleme yapılmadığı gerekçesiyle bozulmuş, mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonucunda davalının kayden malik olduğu 80 parselde yer alan ahır ve samanlığın yıkılmasına, kümes ve arı kovanlarının yıkımına ilişkin davanın reddine karar verilmiştir.Karar, taraflarca süresinde temyiz edilmiş olmakla; Tetkik Hakimi.raporu okundu, düşüncesi alındı. Dosya incelendi, gereği görüşülüp, düşünüldü.Dava; komşuluk hukukundan kaynaklanan çekişmenin giderilmesi, elatmanın önlenmesi ve yıkım isteklerine ilişkindir.Mahkemece; davalıya ait 80 nolu parselde yer alan bilirkişi krokisinde “D” harfi ile gösterilen ahır ve samanlığın yıkılmasına, kümes ve arı kovanları hakkında açılan davanın reddine karar verilmiştir.Dosya içeriği ve toplanan delillerden; çekişme konusu 77 parsel sayılı taşınmazda davacılar Y.ve E.’ın kayden paydaş oldukları, diğer davacı N.’nin ise babaları olup birlikte ikamet ettikleri, davalının ise komşu 80 sayılı parselin maliki olduğu, her iki taşınmazda da tarafların evlerinin bulunduğu, davalının sınıra sıfır olacak şekilde ahır ve samanlık yaparak yapılaştığı ayrıca davalının bahçesine tavuk kümesi ve arı kovanları kurduğu, davalının kayden davacılara ati çaplı taşınmaza fiziki elatmasının olmadığı anlaşılmaktadır.Davacılar, komşu parsel maliki davalının ahır ve kümesinden gelen pis kokulardan, gübre atıklarından kaynaklanan sineklenme ve böceklenmeden ayrıca bahçedeki arı kovanlarından rahatsızlık duyduklarını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır.Bilindiği üzere; çağdaş hukuk sistemlerindeki tanımıyla mülkiyet: geniş haklar, buna bağlı yetkiler ile birlikte bazı ödevlerin oluşturduğu bir hukuksal kurumdur. Başka bir söyleyişle mülkiyet, tanıdığı geniş hak ve yetkilerin yanında bazı ödevlerde yükleyen bir ayni haktır. Medeni Kanunun 683. maddesinde "Bir şeye malik olan kimse hukuk düzeninin sınırları içinde, o şey üzerinde dilediği gibi kullanma, yararlanma ve tasarrufta bulunma yetkisine sahiptir." hükmü getirilmek suretiyle mülkiyet hakkının kanunla kısıtlanabileceğine işaret olunmuştur Bu doğrultuda olmak üzere, taşınmaz malikini komşusuna zarar verebilecek her türlü taşkınlıklardan kaçınmakla yükümlü kılan aynı kanunun 737. maddesi, komşuluk ilişkilerinden doğan zorunlu çıkar çatışmalarını düzenlemiş, bir arada yaşamak durumunda olan, komşu taşınmaz maliklerinin ekonomik, sosyal çıkarlarını dengede tutabilmek için onlara katlanma ve kaçınma ödevleri yüklemiştir. O halde, bir toplumda birlikte yaşama olanağı sağlayan insancıl, gerçekçi, zorunlu temel hukuk kuralına göre, hâkim; somut olayın özelliğini, taşınmazların konumlarını, kullanma amaçlarını, niteliklerini, yöresel örf ve adetleri, toplumun doğal ihtiyaç ve gerçeklerini gözönünde bulundurarak, komşuların birbirlerine göstermekle yükümlü oldukları olağan katlanma ve hoşgörü sınırını aşan bir taşkınlığın bulunup bulunmadığını saptama, zararı giderici önlemlerden en uygununu bulma, kaçınılmaz müdahaleleri yapmak suretiyle özverileri denkleştirme durumundadır. Bunun içinde zararın niteliği, kapsamı ve ne surette giderileceği yönünde tarafların tüm delilleri toplandıktan, gerektiğinde yerinde keşif yapıldıktan sonra uzman bilirkişilerden bilim ve tekniğe uygun gerekçeli rapor alınması zorunludur. Somut olaya gelince; yukarıda açıklanan ilkeler ve hükmüne uyulan bozma ilamı uyarınca yapılan soruşturma sonucunda; davacı ve davalının evlerinin çok katlı olmaları ve birbirlerine çok yakın konumda bulunmaları, dava konusu olan ahırında evlerin arasında kalması nedeniyle hava sirkülâsyonu sağlanamadığı, ortama hayvan gübresi kokusu yaydığı gibi gübrenin sinek ve böceklenmeye neden olabileceği, dolayısıyla davacıların zararının doğduğu, doğan zararın giderilebilmesi, oluşabilecek etkilerin minimum seviyeye indirilebilmesi için havalandırma borularının evlerin çatılarına kadar yükselecek biçimde havalandırma sistemi yapılması ve yaz aylarında sinek, böcek ve kemirici hayvanların üremesini önlemek için düzenli aralıklarla ilaçlama yapılması gerektiği ya da ahırın başka bir yere taşınması gerektiği de konunun uzmanı olan bilirkişilerce saptanmıştır. O halde, davalının ahırı nedeniyle davacıların uğradığı zararın giderilmesi için gereken önlemler bilirkişilerce saptandığına göre, bu önlemlerin alınmasına hükmedilmesi gerekirken, bilirkişinin belirlediği zarar ve giderim tarzı gözardı edilerek davalının ekonomik ve sosyal çıkarlarını tamamen ortadan kaldıracak, taraflar arasındaki çekişmeyi ortada bırakacak şekilde yıkıma karar verilmesi isabetsizdir.Kabule göre de; yapının ahır dışında başka amaçla kullanılabileceği gözetilerek ahır olarak kullanılmasından men edilmesi gerekirken ahır olan binanın yıkılmasına karar verilmesi doğru olmadığı gibi kümes ve arıların da davacılara zarar verdiği belirlendiği halde yazılı şekilde hüküm kurulması doğru değildir. Tarafların temiz itirazları yerindedir. Kabulüyle hükmün açıklanan nedenlerden ötürü HUMK.'nun 428.maddesi gereğince BOZULMASINA, alınan peşin harcın temyiz edene geri verilmesine, 12.04.2010 tarihinde oybirliğiyle karar verildi.