Anasayfa / İçtihat / Yargıtay Karar No : 415 - Karar Yıl 2014 / Esas No : 2219 - Esas Yıl 2013





Taraflar arasındaki “maddi ve manevi tazminat” davaından dolayı yapılan yargılama sonunda; Bitlis Asliye Hukuk (İş) Mahkemesi’nce davanın kısmen kabulüne dair verilen 19.07.2012 gün ve 2012/113 E.-2012/201 K. sayılı kararın incelenmesi taraf vekilleri tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesi’nin 09.10.2012 gün ve 2012/18858 E.-2012/16849 K. sayılı ilamı ile;(...1-Dosyadaki yazılara, Hükmün bozmaya uygun olmasına ve dayandığı yasal gerektirici nedenlere göre tarafların aşağıdaki bendin kapsamı dışındaki diğer temyiz itirazlarının reddine,2-Dava iş kazası sonucu ölen sigortalının yakınlarının maddi ve manevi zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir.Mahkemece, davacı eş ve 1 çocuk için maddi tazminat davasının Kurumca zararları karşılandığından reddine,manevi tazminat davalarının kısmen kabulü ile eş için 70.000TL, 5 çocuk için ayrı ayrı 50.000,00’er TL,anne ve baba için ayrı ayrı 20.000,00’er TL, 4 kardeş için ayrı ayrı 7.000,00’er TL manevi tazminat istemlerinin kabulüne karar verilmiştir.Davacılar murisi sigortalının öldüğü iş kazasında sigortalının %30, davalı işverenin %70 oranında kusurlu olduğu dosya içeriğinden anlaşılmaktadır.Borçlar Kanunu’nun 47.maddesi hükmüne göre hakimin özel halleri göz önünde tutarak manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği bir para tutarı adalete uygun olmalıdır. Hükmedilecek bu para, zarara uğrayanda manevi huzuru doğurmayı gerçekleştirecek tazminata benzer bir fonksiyonu olan özgün bir nitelik taşır. Bir ceza olmadığı gibi, mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını da amaç edinmemiştir. O halde, bu tazminatın sınırı onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır. 26.06.1966 günlü ve 7/7 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı’nın gerekçesinde takdir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar her olaya göre değişebileceğinden hakim bu konuda takdir hakkını kullanırken ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçülere göre isabetli bir biçimde göstermelidir.Manevi tazminatın tutarını belirleme görevi hakimin takdirine bırakılmış ise de Hakimin bu takdir hakkını kullanırken, ülkenin ekonomik koşulları, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, paranın satın alma gücü, tarafların kusur durumu, olayın ağırlığı, olay tarihi gibi özellikleri göz önünde tutması, bunun yanında olayın işverenin sağlığı ve güvenliği önlemlerini yeterince alınmamasından kaynaklandığı da gözetilerek gelişen hukuktaki yaklaşıma da uygun olarak tatmin duygusu yanında caydırıcılık uyandıran oranda manevi tazminat takdir edilmesi gerektiği açıkça ortadadır. ( HGK 23.6.2004, 13/291-370)Bu ilkeler gözetildiğinde davacılar yararına hükmedilen manevi tazminat miktarının BİR MİKTAR FAZLA olduğu açıktır.3-Davacıların peşin yatırdıkları başvurma ve nispi harçların; davalıdan alınıp davacılara verilmesi yönünde karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.O halde, tarafların bu yönleri amaçlayan temyiz itirazları kabul edilmeli ve karar bozulmalıdır... )gerekçesiyle bozularak dosya yerine geri çevrilmekle, yeniden yapılan yargılama sonunda, mahkemece önceki kararda direnilmiştir.TEMYİZ EDEN: Davalı vekiliHUKUK GENEL KURULU KARARIHukuk Genel Kurulu'nca incelenerek direnme kararının süresinde temyiz edildiği anlaşıldıktan ve dosyadaki kağıtlar okunduktan sonra gereği görüşüldü:Dava, maddi ve manevi tazminat istemine ilişkindir.Davacılar vekili, dava dilekçesinde özetle, davacıların murisi muini Reşit Topdemir'in 26.06.2008 tarihinde yol yapımı işinde çalışmakta iken geçirmiş olduğu iş kazası sonucu vefat ettiğini ileri sürerek asıl davada maddi, birleşen davada ise, ölen sigortalının eşi için 120.000,00 TL, çocukları için ayrı ayrı 100.000,00'er TL, annesi ve babası için ayrı ayrı 40.000,00'er TL ve kardeşleri için ayrı ayrı 15.000,00'er TL, olmak üzere toplam 760.000,00 TL manevi tazminatın kaza tarihi olan 26.06.2008 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini talep ve dava etmiştir.Davalı Bitlis İl Özel İdaresi vekili cevap dilekçesinde özetle; açılan davanın hukuki dayanaktan yoksun olduğunu toprak dökmek için yol kenarına yanaştığı esnada aracın damperini kaldırmasına rağmen toprağın dökülmemesi üzerine davacıların murisinin araçtan inerek damperin arka kapağını açmaya çalışırkan kapağın yüzüne çarpması sonucu dengesini kaybederek damperden boşalan toprak içine düşüp nefes alamayarak boğulmak suretiyle ve tamamen kendi kusurlu davranışları sonucu vefat ettiğini, olayda davalının kusura dayalı ya da objektif sorumluluğunun bulunmadığını bu nedenle, davacıların murislerinin ölmesi nedeniyle uğradıklarını iddia ettikleri zararın tazmini için açtıkları davanın hukuki dayanağı bulunmadığını belirterek davanın reddini savunmuştur.Yerel Mahkemece, davanın kısmen kabulü ile maddi tazminat talebinin reddine, eş için 70.000,00 TL, çocuklar için ayrı ayrı 50.000,00'er TL, anne ve baba için ayrı ayrı 20.000,00'er TL, kardeşler için ayrı ayrı 7.000,00'er TL manevi tazminatın olay tarihi olan 26.06.2008 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacılara verilmesine dair verilen karar, taraf vekillerinin temyizi üzerine, Özel Daire'ce yukarıda açıklanan gerekçelerle bozulmuş; Mahkemece, bozma ilamına harç yönünden uyulmasına karar verilerek davacılar için takdir edilen manevi tazminat miktarı yönünden direnilmiştir.Direnme hükmünü, davalı vekili temyize getirmiştir.Direnme yoluyla Hukuk Genel Kurulu önüne gelen uyuşmazlık; iş kazası nedeniyle ölen işçinin yakınları lehine takdir edilen manevi tazminat miktarının fazla olup olmadığı toplanmaktadır.Manevi tazminat isteminin temelinde, davalıların haksız eylemi yatmaktadır. Bilindiği üzere, haksız eylemin unsurları; zarar, fiil ile zarar arasında illiyet bağı, fiilin hukuka aykırı olmasından ibarettir.Öte yandan, mülga 818 sayılı Borçlar Kanunu'nun 47. (6098 sayılı Türk Borçlar Kanunu'nun 56.) maddesinde düzenlenen manevi tazminatta kusurun gerekmediği, ancak takdirde etkili olabileceği, 22.6.1966 tarih ve 1966/7 Esas 1966/7 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında açıkça vurgulanmıştır. Bu kararın gerekçesinde, taktir olunacak manevi tazminatın tutarını etkileyecek özel hal ve şartlar da açıkça gösterilmiştir. Bunlar, her olaya göre değişebileceğinden, hâkim bu konuda taktir hakkını kullanırken, ona etkili olan nedenleri de karar yerinde objektif ölçüleregöre isabetli bir biçimde göstermelidir.Yine BK 47 (TBK 56). maddesi hükmüne göre; hâkimin özel halleri gözönünde tutarak, manevi zarar adı ile hak sahibine verilmesine karar vereceği tutar adalete uygun olmalıdır. Bu para tutarı, aslında ne tazminat ne de cezadır. Çünkü mamelek hukukuna ilişkin zararın karşılanmasını amaç edinmediği gibi, kusurlu olana yalnız hukukun ihlalinden dolayı yapılan bir kötülük de değildir. Aksine, zarara uğrayanda bir huzur duygusu uyandırmayı, aynı zamanda ruhi ızdırabın dindirilmesini amaç edindiğinden, tazminata benzer bir fonksiyonu da vardır. O halde bu tazminatın sınırı, onun amacına göre belirlenmelidir. Takdir edilecek miktar, mevcut halde elde edilmek istenilen tatmin duygusunun etkisine ulaşmak için gerekli olan kadar olmalıdır.Manevi tazminat, duyulan elem ve ızdırabın kısmen ve imkan nisbe-tinde iadesini amaçladığından hâkim, MK'nın 4.maddesi gereğince hak ve nesafete göre takdir hakkını kullanarak, manevi tazminat miktarını tespit etmelidir.Hâkim belirlemeyi yaparken somut olayın özelliğini, zarar görenin ekonomik ve sosyal durumunu, paranın alım gücünü, maluliyet oranını, beden gücü kaybı nedeniyle duyulan ve ileride duyulacak elem ve ızdırabı gözetmelidir (Hukuk Genel Kurulunun 28.05.2003 gün 2033/21-368-355 ve 23.06.2004 gün 2004/13-291-370 sayılı kararları).Somut olayın incelenmesinde, 26.06.2008 tarihinde meydana gelen iş kazası nedeniyle, davacıların yakınının ölümü ile sonuçlanan olayın meydana gelmesinde davacıların yakınının %30 işverenin ise %70 oranında kusurlu oldukları hususlarında uyuşmazlık bulunmamaktadır.Hukuk Genel Kurulundaki görüşmeler sırasında, somut olay itibariyle mahkemece hükmedilen manevi tazminat miktarının isabetli olduğu görüşü dile getirilmiş ise de çoğunluk tarafından bu görüşe iştirak edilmemiştir.Tarafların karşılıklı iddia ve savunmalarına, dosyadaki tutanak ve kanıtlara, bozma kararında açıklanan gerektirici nedenlere, olayın meydana geldiği tarihteki paranın alım gücü dikkate alındığında hükmedilen manevi tazminat miktarının fazla olduğunun anlaşılmasına göre, Hukuk Genel Kurulu'nca da benimsenen Özel Daire bozma kararına uyulması gerekirken, önceki kararda direnilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bu nedenle direnme kararı bozulmalıdır.SONUÇDavalı vekilinin temyiz itirazlarının kabulü ile, direnme kararının Özel Daire bozma kararında gösterilen nedenlerden dolayı 6217 sayılı Kanunun 30.maddesi ile 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'na eklenen “Geçici Madde 3” atfıyla uygulanmakta olan 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanunu'nun 429.maddesi gereğinceBOZULMASINA,istek halinde temyiz peşin harcının yatırana geri verilmesine, 5521 sayılı İş Mahkemeleri Kanunu'nun 8/3.fıkrası uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 28.03.2014 gününde oyçokluğu ile karar verildi. Bilmeniz halinde fark yaratacak kararlar Avukatın danışıklı icra takibi ve haciz, satış işlemleri yapmasının zincirleme şekilde kamu görevlisinin resmi belgede sahtecilik suçu oluşturacağı DAVA VE KARAR: Mahalli mahkemece verilen hüküm temyiz edilmekle dosya incelenerek, gereği düşünüldü. Yapılan yargılamaya, toplanıp karar yerinde gösterilen delillere, mahkemenin soruşturma sonuçlarına uygun olarak oluşan kanaat ve takdirine, incelenen dosya içeriğine göre ye Tarafların görevsiz mahkemede yaptığı usuli işlemlerin geçerliliği - görevsiz idari yargıda açılan dava Taraflar arasındaki “menfi tesbit- ödeme emrinin iptali” davasından dolayı yapılan yargılama sonunda; Tokat (1.) İş Mahkemesince davanın kabulüne dair verilen 23.08.2006 gün ve 1135-629 sayılı kararın incelenmesi davalı vekili tarafından istenilmesi üzerine, Yargıtay 21.Hukuk Dairesinin 26.06.2007 g DERDESTLİK KOŞULLARI - TEMYİZ DİLEKÇESİ - Dava açılması - Dava şartları - TEMYİZ HARCI - hukuki yarar - usul hukuku - dava sebebi - ilk itiraz - DAVA ŞARTI - ayni dava MAHKEMESİ : MERSİN 1. ASLİYE TİCARET MAHKEMESİTARİHİ : 04/12/2014NUMARASI : 2014/866-2014/352Taraflar arasındaki muarazanın giderilmesi davasının mahkemece yapılan yargılaması sonucunda, davanın derdestlik nedeniyle reddine yönelik olarak verilen hükmün, süresi içinde davacı vekili tarafından temyiz Yargıtay Yargıtay Karar Arama Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Arama Yargıtay Ceza Dairesi Kararları Arama Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır ? Yargıtay Daire Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Yerel Mahkeme Bilgileri İle Dosya Sorgulama Yargıtay Kanunu Yargıtay İş Bölümü Yargıtay Haberleri Karar Arama Yargıtay Kararları Yargıtay Hukuk Dairesi Kararları Yargıtay Ceza Dairesi Kararları BAM Kararları Danıştay Kararları Anayasa Mahkemesi Kararları Uyuşmazlık MAhkemesi Kararları Karar Arama Nasıl Yapılır? Emsal Karar ve Emsal Karar Arama Nedir? Yargıtay Karar Arama Nasıl Yapılır? BAM Karar Arama Nasıl Yapılır? Danıştay Karar Arama Nasıl Yapılır? Anayasa Mahkemesi Karar Arama Nasıl Yapılır?